Doktor sıkıntısı, çalışmayan cihazlar, kapasitesi yetersizliği, bitirilemeyen hastane ve daha birçok nedenden dolayı sağlık alanındaki dışarıya sevklerle; milyonlarca liralık ihalelere rağmen şehirlerarası yollardaki çal-çukurlarla; ilçe yollarındaki rezaletlerle; gençlerin sürüklendiği uyuşturucu bataklıklarıyla; istihdam alanındaki yetersizliklerden kaynaklı işsizliklerle; İstanbul başta olmak üzere çevre illere verilen göçlerle; tarihi turistik mekânlara ilgisizlikleriyle; eğitimdeki başarısızlığıyla ve daha birçok faktörle sürekli gündemde kalan Bingöl, sorun yumağı olmaktan kurtulamıyor.
TABLO İÇLER ACISI
Siyasilerin, ‘havaalanı, üniversite, duble yollar' ve benzeri açıklamaları, gözle görülen gerçeği değiştirmeye yetmiyor. Bürokrasinin hantallığı, siyasilerin takipsizliği, yüklenici firmaların rant koşuşturmacaları, Bingöl'ün geldiği noktayı gözler önüne seriyor. Gün geçtikçe ‘sahipsizlik' unvanını pekiştiren il, geri kalmışlığın acısını iliklerine kadar hissediyor.
YETİM İL: BİNGÖL
Bingöl'ün içinde bulunduğu durumu ‘yetim il' olarak değerlendiren Zaza Dil Kültür ve Tarih Derneği Başkanı İbrahim Bukan, dışa bağımlılığı şu sözlerle özetliyor; “Bir İl'e yapılacak en büyük kötülük bu olmalı, bütün organlarıyla dışa bağlı. Bakanımız var, vekillerimiz var. Cumhuriyetten bu yana Bingöl halkı 60'a yakın vekil yolladı Ankara'ya, lakin her giden halimizi unutuyor”
“PSİKOLOJİMİZ İSE 6-7 ŞİDDETİNDEKİ BİR DEPREME MARUZ KALMIŞ”
Çevre illerde yapılan hizmetlerin kalitesine imrenerek baktığını belirten Bukan: “İlimizi ve çevre ileri geziyorum. Yolarına ve zaman zaman da yapılan hizmetlerine gözüm takılı veriyor. Yapılanlara bakarak birde Bingöllün hizmet tablosuna bakıyorum. Bu işte bir tersliğin olduğu kesin de ama ne! Tatbiki bir atasözünü göz ardı etmiyorum; ‘istisnalar kaideyi bozmaz' mutlaka ufak tefek kusurlar çıkıyor ama adamlar hemen müdahale ediyor ikinci gittiğimde onun onarıldığını görüyorum. Bizde ise, her kış hizmetlerimizde ciddi tahribatlara yol açıyor. Psikolojimiz ise 6-7 şiddetindeki bir depreme maruz kalmış gibi ancak Haziran'ın sıcağıyla atabiliyoruz. Demek ki bunu kendimize layık görüyoruz da ondan bunu hep yaşıyoruz. Fazla ötelere gitmeden 3-4 bin yıl önce ilkel insanların yaptıkları sanat yapıları ve birçok eserleri hala yapıldıkları gibi hayata olduklarını görüyoruz. Biz se sözde bilim ve teknoloji çağındayız ama yaptığımız hizmetlerimizin birçoğu birkaç yıl hayata kalamıyor. Bu ciddi bir çelişki değil mi sizce de? Güzel hizmeti kendimize layık mı görmüyoruz yoksa kıt kanat şeylerle ancak bu kadarını mı yapabiliyoruz” dedi.
YÜKSEK KIRIMLI İHALELER
Karayolu yapımındaki noksanlıklara değinen Bukan, şöyle devam etti: “Yüksek kırımlı ihaleler… Bir işin ülke genelinde yaklaşık bir maliyeti ve bir bedeli vardır. Yüzde 40-50 kırımlarla alınan bir işin kalitesiz malzeme ve imalatın yapıldığını bu işlerden bi haber olan yayladaki çobana bile sorsanız size söyler, ‘O iş iki yıl ayakta kalmaz” der. Bu işlerin tek kişi tarafından yapılmadığınızda hepimiz biliriz. İşi veren, işi denetleye, işi yapan, projeyi yapan ve hizmeti alan, nerdeyse dört beş denetimden geçiyor. Acaba terslik bunun neresinde! Bu işin bir boyutu. Esas Bingöllü ilgilendiren ve onu üvey evlat konumunda bırakan diğer yönleri var. Hangisinden başlı yak bilmiyoruz ki. En iyisi yine ayağımızın takılıp bize en erken acıyı his ettiren yolarımızdan bahis edelim. Bingöl dört komşu İl ile karayolu bağlantısı var hangi ilden Bingöl il sınırına girerseniz yolun bozukluğuyla Bingöl il sınırına girdiğinizi fark edersiniz. Karayollarımız Elâzığ'a bağlı, Onun için ‘çanakta bir şe kalırsa bize düşer' Elâzığ bizim ağız tadımızı bilmediği için lezzetine bakmayacağız. Bingöllün coğrafyasının yüzde 80 sekseni orman Elâzığ'ın ise yüzde otuz bölge Elâzığ yani yine Elâzığ'a bağlıyız. Devlet su işlerimiz Elâzığ'a bağlı. Bölgedir ya! Kültür İl Müdürlüğümüz Erzurum'a bağlı. Hastanemizin bir ayağı Elâzığ'a bir ayağı Diyarbakır'a bağlı. Tomografilerimiz diyar, diyar gezinir... Odalarımız ha keza mühendisler odası, makine mühendisleri odası vs. yeterli çoğunluk sağlayamadıkları için onlarda başka sofraya dâhil edilmişler. Sofra orda kurulur, günü birlik acıkmak yok. İşi acil olanda bir hafta beklesin kural koymuşuz ya uyulacak çaresi yok. Teknoloji hızlı ama biz yavaşız önemi yok birkaç gün hayatımızdan gitmiş olur vs.vs. Bunlarda Diyarbakır Elâzığ'a bağlı. Dahası, dahası… “