KİM KİMDİR FİRMA REHBERİ Hemen Üye Ol Üye Girşi
Uye Girişi
Giriş
Beni Hatırla
Yeni Üye Kayıt
Haber sitemizin aktivitelerinden yararlanmak için üyelik başvuru yapın.
Hemen Üye Olun
Uye Hizmetleri
 
19 Nisan 2024 Cuma
19 °C Güneşli

Hukuk profesöründen 'gülsüm koç' raporu

Hukuk Profesörü Penny Green, Bingöl'de 15 Mayıs 2011 tarihinde polis aracına düzenlenen ve 1 polisin yaralandığı silahlı saldırıya katıldığı iddiasıyla ömür boyu hapis cezasına çarptırılan lise öğrencisi Gülsüm Koç’a ilişkin rapor hazırladı.

Hukuk profesöründen `gülsüm koç` raporu
27 AĞUSTOS 2014 ÇARŞAMBA 06:20
0
3366
0
AA aa

Raporuna ‘Türkiye'nin doğusunda dağlar arasındaki Bingöl kentinde, genç bir Kürt kadınının tutuklanması, mahkûmiyeti ve hapsi, Türk suç yargılaması ve yıpratıcı siyasetinin çarpıklığının sembolü oldu' başlayan Green, Koç'un bir kamu görevlisini öldürme teşebbüsü ve ülkenin birliğini ve bütünlüğünü parçalamakla suçlandığını belirtti.

Raporunda Türk siyaseti ve ceza yargısını sert ithamlarla eleştiren Green, Gülsüm Koç davasının, Türk siyasi ve yasal reformlarının eksikliklerini gösterdiğini, hukuki ve siyasi reformların önünü tıkayan güçlerin varlığını da gözler önüne serdiğini ifade etti.

“DİYARBAKIR AĞIR CEZA MAHKEMESİ GÜLEN HAREKETİNE BAĞLI”

Gülsüm Koç'un Recep Tayyip Erdoğan ve Gülen hareketi arasında giderek şiddetlenen siyasi çatışmanın ve devlet organlarının kurumlar arasında yürütülen ciddi bir savaşın kurbanı olduğunu savunan Green, raporunda şöyle devam etti: “Gülenciler, Türkiye'nin ceza yargısı bürokrasinde önemli mevkilerde bulunuyor ve hakimlik, savcılık, polis teşkilatı ve gizli servis üyeliğinde orantısız bir çoğunluk sağladığı söyleniyor. Ceza yargısı işleyişinin Hizmet hareketine geçtiği çokça tartışılıyor. Wikileaks tarafından ortaya çıkarılan 2009 cable'da, zamanın ABD, Türkiye büyükelçisi James F.jeffrey, Gülen hareketinin polis teşkilatında güçlü bir varlığının olduğunu kaydetti ve şöyle dedi;

“Türk Polis Teşkilatı'nın Gülen hareketi tarafından kontrol edildiği iddiasını doğrulamak imkânsız fakat bu iddiaya karşı çıkan tek bir kişiye rastlamadık.' Ayrıca Gülen emeklileri denilen TPT adaylarına TPT giriş sınavı öncesinde cevapların verildiğine dair söylentiler duyuyoruz. Bingöl insan hakları derneği üyelerinden biri, Gülen destekçisi bir yakınının mezuniyetinin 2 yılında Yargıtay kürsüsüne yükseldiğini söylüyor. Gülsüm Koç'un lise öğretmeni muharrem Cici'ye göre ise Gülsüm Koç'u mahkûm eden Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi Gülen hareketine bağlı. Türkiye'deki en önemli iki gücünün siyasi hırs yarışları, tüm bunların Gülsüm Koç için neden önem taşıdığını özetlemektedir. Başbakan( yakında cumhurbaşkanı) Fethullah Gülen ve onun hizmet destekçilerini, ceza yargı sistemi içindeki büyük etkileriyle hükümet reformlarını baltalamak ve kendisine ve yakın çevresine yolsuzluk suçu yükleyerek ‘paralel bir devlet' yürütmekle suçlamaktadır.”

“GÜLSÜM, GÜLEN'İN RAYDAN ÇIKARMA TAKTİĞİNİN KURBANI OLDU”

AK Parti'nin PKK lideri hükümlü Abdullah Öcalan'la girdiği barış görüşmelerinde, Gülen'in her türlü müzakereye karşı olduğunu kaydeden Green, raporunun tamamında şu ifadelere yer verdi: “Buna karşılık, Kürt vatandaşlara eğitim ve diğer hakların verilmesini desteklerken, Kürtlerin, Türk kültürüne entegrasyonunu amaçlamakta ve PKK'nin tasfiyesini istemektedir. Bu dava ile ilgili olan siyasi çevreler, Gülen hareketinin, yargı sistemindeki kuvvet üssü ile Kürt Hareketinin öne çıkan şahıslarını uzun süre alıkoyarak barış sürecini sekteye uğratma girişiminde olduğuna inanıyor. Gülsüm; ( Barış ve Demokrasi Partisi, şimdi HDP-halkların demokratik partisi) Türk parlamentosunda 27 vekili ile tanınan bir parti olan BDP'de yer almasından dolayı polis tarafından alıkonulan genç, aktif ve politik bir genç kadındır. Gençliği ve siyasi ününün eksikliğine rağmen, Gülsüm, Gülen'in raydan çıkarma taktiğinin kurbanı oldu. IHD Bingöl şubesi üyesi ve Türkiye'de İslami hareket üzerine akademik uzman olan Mehmet Kurt'a göre, Gülsüm davası Gülen Hareketinin Kürt meselesini ele alış biçiminin bir kazası olmuştur. Açıkça görülüyor ki, bu dava, Gülen Hareketi üyelerinin Kürtlere karşı daha az baskıcı olduğu başka bir zamanda görülseydi, düşerdi veya daha az bir ceza verilirdi. Şanssızlığı, bu kazanın tüm Kürt politikacılarının ve Kürt hareketi destekçilerinin sebepsiz olarak mahkûm edildiği bir zamana gelmesidir. Gülen hareketi ve hükümet arasındaki mücadeleden bağımsız bir dava görülseydi, daha iyi bir şansı olabileceğine inanıyorum.”

“SANIK KOLTUĞUNDA SİYASİLER”

Bingöl avukatları ve insan hakları aktivistlerine göre, bu Dava (Diyarbakır 4.nolu ağır ceza) ve onaylanan temyiz kararı (Ankara Yargıtay 9.suç dairesi) yasal bir saçmalıktan öte değil. Muharrem Cici'ye göre; “mahkeme Gülsüm'ü kendi sanılarına göre yargıladı, onu siyasi bir eylemci olarak gördüler, hapiste tutuklu olarak yargılanırken girdiği açlık grevi ve diğer cezaevi direnişlerini göz önünde bulundurdular. Ayrıca Gülsüm Kürtçe savunma yapmak istedi” Türk devleti için bu tür eylemler PKK üyesi olmakla eşdeğerdir. Muharrem Cici, Gülsüm‘ün mahkum edilmesinin sadece polis arabasına olan saldırıdan değil (Gülsüm'ün masum olduğuna inanıyor) ,mahkeme salonunda ve hapisteki eylemlerinden dolayı olduğuna inanıyor. Diyarbakır 4.ağır ceza mahkemesi Gülsüm'ü 82. ve 302. madde gereği polis memurlarına saldırıya karışmaktan suçlu buldu. Mahkumiyeti ilan edildiğinde ‘çok yaşa Öcalan' diye slogan attı. Ve bu durum onun daha ileri bir suçlamaya götürdü ve terör örgütü propagandasından (Diyarbakır ağır ceza mahkemesinde, anti-terör yasası 7.madde gereği) suçlanması için öncelikli faktör oldu. ‘mahkeme bunların PKK'nın benimsediği eylemler olduğunu ve bundan dolayı Gülsüm'ün PKK ile bağlantısı olabileceği iddia etti. Asıl suçlandığı şey buydu. Duruşmaya katılan Muharrem Cici ve Türkiye insan hakları örgütü (IHD)' ne göre, duruşmada Gülsüm'ün sorumlu tutulduğu suç değil, onun BDP eylemleri baskındı. Eldeki verilere bakılırsa, polis saldırganlarının kimliğinin belirlenmesi için özel bir aciliyet vardı. Polis memurlarına yapılan çözülememiş saldırı akını, Ankara‘nın, emniyet müdürünü kınamasına sebep olmuştu. Muharrem Cici şöyle aktarıyor: “bir günah keçisine ihtiyaçları vardı hem de hemen. Gülsüm uygun bir kurbandı, BDP eylemlerine katılıyordu ve BDP merkezi, polisin yaralandığı yerin hemen yanındaydı. Gülsüm saldırının olduğu yerde görülmüştü fakat yaşadığı yer zaten olayın olduğu yerdeydi. Sadece Yanlış zamanda yanlış yerdeydi”

Daha önce, Gülsüm'ün kuzeni Tayfun Demirci, iki gizli tanığın olduğunu ve olay gecesiyle ilgili çelişkili ifadeler verdiğini söylüyor. “tanıklardan biri Gülsüm'ün etek giydiğini söylerken, diğer tanık farklı bir şey söyledi” 2.tanık ifadesini belirtilmeyen sebeplerden dolayı geri çekti. Eski bir üniversite öğrencisi olduğu söylentiler arasında olan 2. Gizli tanık, duruşmadan önce şahitliğini geri çekti.

YARGILAMANIN HER EVRESİNDE ADALETSİZLİK

Gülsüm sabah 7 sularında gözaltına alındı, sorasında saldırı gerçekleşti, fakat onu suçlu ilan eden delil Gizli tanık tarafından aynı gün sabah 9 da verildi, bu tutuklamadan önce değil sonraydı. Bu tanık, saldırının gerçekleştiği üniversite yakınlarında Gülsüm'ü gördüğünü iddia etti.

Bingöl Barolar Birliği başkanı Erdal Aydemir, Gülsüm davası ile yakından ilgili ve bu davayı bir adalet komedisi olarak görüyor “tüm süreç boyunca, tutuklanmasından, soruşturma ve kovuşturma işlemlerine kadar yargılamanın bütün safhalarında polisin, savcıların ve hakimlerin kayıtsız tavrına tanık olduk. Delil yoktu ve daha önemlisi delil toplamaya karşı herhangi bir istek yoktu. Saldırının olduğu yeri, Gülsüm'ün gittiği okul çevresi ve yakınındaki üniversite çevresini çeken Güvenlik kameraları var, fakat polis ve savcılar anlaşılan o ki kameraları inceleyemedi ya da incelememeyi tercih etti. (İHD bağlantılı avukatların dikkatleri buna çekme girişimi başarısız oldu) Ayrıca yaralı polis memuru, Gülsüm'ü saldırganı olarak teşhis etmedi.

Daha ziyade, Gülsüm'ün yakınlardaki bir kafede, yerel bir gazete üzerinde bulunan parmak izleri yeterince suçlayıcı kanıt olarak görüldü.

“ Saldırı sonrası polis raporu, davada kilit belge oldu ve Gülsüm'ün suçlanmasında bu baz alındı” Aydemir: “polis raporu savcıya ulaştırıldığında, değiştirildiğini ve hakimin mahkemede raporun içeriği ile ilgili soru soramadığını iddia etti. Hakim de kanıtla ve gizli bir tanığın şahitliğiyle ispatlanmamış bir rapora güvenmekten memnun görünüyordu.

“Nasıl bakarsanız bakın, ne adil bir muamele ne de adalet görürsünüz. Bu dava Türkiye'de hukuk sisteminde büyük bir yara oluşturmuştur.”

BENİM GİBİ YÜZLERCE İNSAN İÇERDE”

Sakin haline rağmen, kızının mahkûmiyeti Derya Koç'un yüzündeki gerginliğinin kanıtı gibi. Geleneksel bir Kürt eş ve anne olan Derya aile hayatını koruyor ve Gülsüm'ün 12 yaşındaki küçük kardeşi Şiyar'a bakıyor. 24 yaşındaki Diğer oğlu Hakan İstanbul'da çalışıyor. 16 Mayıs 2011 de tutuklandığı ev bir aile eviydi “sınavlarına hazırlanıyordu. Polis arabasına saldırının ertesi günü kahvaltı yaparken polis geldi ve onu masada tutukladı.”

Herkesin dediğine bakılırsa; Gülsüm; zeki, sevilen ve gayretli bir öğrenciydi. “veli toplantıları için okula her gittiğimizde tüm öğretmenleri onun derslerdeki başarısını ve iyi kişiliğini övüyorlardı. En büyük hayali gazeteci olmaktı, bir kamerası vardı ve fotoğraf çekmeye başlamıştı”

Annesi Derya usulca ağlayarak devam ediyor “ona paramız yok ama sen kamera alıp resim çekiyorsun“ dedim. Kuzeni Tayfun araya giriyor: “Gülsüm İlkeleri olan biriydi, vejetaryendi, içerde de hala vejetaryen. Bir şeye inanıyorsa, onu yapan birisidir…”

GÜLSÜM İÇİN BİR GELECEK

Gülsüm için birkaç muhtemel evre var; ilki yasal ikincisi siyasal. Gülsüm'ün avukatları, Avrupa insan hakları mahkemesinden önce Türkiye Anayasa Mahkemesine kişisel bir başvuru yapabilir. Ya da bunun yerine Gülsüm, Recep Tayyip Erdoğan ile Gülen arasındaki savaşta bir silah haline gelir. hukuki olarak, bu dava, yeni deliller gün ışığına çıktığında tekrar görülebilir fakat siyasi olarak tasavvur etmesi pek zor değil, Erdoğan popülist bir hamle ile, yeniden yargılama isteyebilir veya yargılamadaki eksiklikler ve hukuka aykırılıklar sebebiyle Gülsüm koçun tahliyesinin gerçekleşmesini sağlayabilir. Böyle bir hamle Gülencilerin itibarını zayıflatmakla beraber, Türk siyasi elitiyle uzun bir düşmanlığı olan toplumda Erdoğan'ın saygınlığını arttırır…” 

YORUM YAZIN
Profiliniz ziyaretci statüsünde görünüyor. Yorumlarınız aşağıdaki isimle yayınlanacaktır
Değiştir
Dilerseniz web sitemize üye olarak daha özgün bir profil oluşturabilir ve yorumlarınızı hesabınızdan takip edebilirsiniz
Kodu Girin
Yapacağınız yorumların şiddet ve hakaret içermemesine lütfen dikkat edin. Aksi taktirde yorumlarınız onaylanmayacaktır. Gönder
18.04.2024
15:19
Karahan`a TRT`de yöneticilik görevi
Karahan'a TRT'de yöneticilik görevi
Uzun süreden beri TRT'de programcılık yapan, ekranlardan tanınan ve herkesin beğenisini kazanan hemşerimiz Faysal Karahan'a TRT'de yöneticilik görevine verildi.
18.04.2024
15:02
BİŞHAK`tan Şehitler Haftası Anması
BİŞHAK'tan Şehitler Haftası Anması
Bingöl Şehit Aileleri Gazileri ve İnsan Hakları (BİŞHAK) Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Vahap Baysal, şehitleri andı.
18.04.2024
12:59
AYM`den kamu işçilerini ilgilendiren kritik karar
AYM'den kamu işçilerini ilgilendiren kritik karar
Anayasa Mahkemesi, sendika konfederasyonları ile hükümet tarafından imzalanan ve kamu işçilerinin mali-sosyal haklarını belirleyen 'çerçeve anlaşma protokolleri'nin bağlayıcı olacağına dair düzenlemeyi anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptal etti.
18.04.2024
12:14
Bingöl`de ‘Hüzün Çiçeği` kartpostallık görüntüler oluşturdu
Bingöl'de 'Hüzün Çiçeği' kartpostallık görüntüler oluşturdu
Bingöl dağlarında 'ağlayan gelin' veya 'hüzün çiçeği' olarak bilinen ters laleler, bahar ayının gelişiyle kendini göstermeye başladı. Açan çiçekler kartpostallık görüntüler oluşturdu.
18.04.2024
11:53
Bingöl`de ayı sürüsü görüntülendi
Bingöl'de ayı sürüsü görüntülendi
Bingöl'de karların erimesiyle kış uykusundan uyanan ayılar cep telefonu kamerasıyla görüntülendi.
18.04.2024
11:27
Bingöl ekibi sunduğu lezzetler birinciliği kaptı!
Bingöl ekibi sunduğu lezzetler birinciliği kaptı!
Bitlis'in Tatvan ilçesinde düzenlenen 'MEB Gastronomi Festivali ve Yemek Yarışması'nda Bingöl Karşıyaka Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi birinci oldu.
Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir
©Copyright 2017
Haberler, Fotoğraf Galerisi, Video Galerisi, Köşe Yazıları ve daha fazlası için arama yapın