2023'e kadar milletvekiliyim

2012 yılı Ramazan ayının 16'ıncı günü. Bir gün öncesinde tarafıma iletilen bir sitem üzerine Danışmanı tarafından görüşme saati ayarlanıyor. Yazın o kavurucu sıcağı….. Saat 14.30'u gösterdiğinde AK Parti Bingöl Milletvekili Eşref Taş ile meşhur Devlet Su İşleri misafirhanesinde buluşuyoruz.

Selamlama merasimi bitiyor ve basından yana dert yanmalar başlıyor. Bingöl'de geçirdiği 16 günlük temaslarının basında yer almamasından dert yakınıyor Eşref Bey.

16 gün boyunca gazetecilerle bir araya gelememesinin, varsa yaptığı bir çalışmanın, üzerinde durduğu projenin veya hayata geçirdiği icraatın paylaşılmamasının bir siyasetçi adına ciddi bir eksiklik olduğunu söylediğimde, Bakan Bey'in haberlerinin basında sıklıkla yer almasından dem vuruyor Eşref Bey.

Basının “milletvekilini takip etme gibi bir görevinin ve zorunluluğunun bulunmadığını” aktarıp, sorunun kendi düşünce ve tutumundan kaynaklandığını söylediğimde “basına maddi anlamda onca giderde bulunduğunu” ima eden Eşref Bey, reklâm karşılığı verdiği ücretlerin basına bir katkı olduğunu düşünüyor olacak ki, “onca katkının karşılığı bu mu?” şeklinde bir yaklaşımı da esirgememişti.

“Gazetelere bayram veya kandil mesajı karşılığında verdiğiniz 100 lira ile basını terbiye edeceğinizi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. O ücretler reklâmınızın karşılığında ödenmiş ücretlerdir. Hayrınıza ödediğiniz paralar değil. Gerekirse bu paraları iade de edebiliriz. Varsa bir icraat ya da faaliyetiniz, basın toplantısı düzenler duygularınızı paylaşırsınız. Burada basını suçlamak yerine sorunu kendinizde ararsanız daha doğru edersiniz” sözlerim karşısında içindeki nefreti kusmuştu.

Aday olmanın kolay yolunu bulduğu için kendinden emin gözüken ve gelecek yıllar için kesin söz aldığı yönünde bir yaklaşım ortaya koyan Eşref Bey, Bingöl seçmeninin iradesini hiçe sayan bir tutumla içindeki gerçeği aktarıyor:

“BENİM BASINA İHTİYACIM YOK. ZATEN 2023'E KADAR MİLLETVEKİLİYİM”

Bu sözler karşısında açıkçası neye uğradığımı şaşırmıştım. Bir siyasetçi, basına ihtiyacı olmadığını ve halkın hiçbir söz hakkının bulunmadığını rahatlıkla söyleyerek önümüzdeki 2–3 dönem daha Bingöl'de milletvekili olacağını söylüyordu.

“Helal olsun” demekten başka bir söz bulamamış, “Basına ihtiyacınız yoksa neden buradayım ve neden bu konuları tartışıyoruz?” diyerek görüşmeye noktayı koymuş ve oradan ayrılmıştım.

O gün yaşananları neden bugün anlattığımı düşünenler olabilir. İşte bu yüzden;

Tarih: 20 Ocak 2013.

Havaalanı ödenekleriyle ilgili haberi yayınladık. AK Parti İl Başkanı Cevdet Çalbay, 89 milyon lira harcanan Bingöl Havaalanı'nın bu yıl harcanacak 33 milyon lira ile toplamda 122 milyon liralık ödenekle tamamlanmış olacağını belirtiyor ve ekliyor: “Havaalanımızın yapım sürecinde emeği geçen başta Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a, Kalkınma Bakanımız Sayın Cevdet Yılmaz ile Ulaştırma Bakanımız Sayın Binali Yıldırım'a şükranlarımızı sunarız.”

Açıklamadaki kelimeler aynen böyleydi. Yani Eşref Bey'den bahsedilmemişti. Bizim ekleme ve çıkarma yapmamız da söz konusu dahi değil.

Aslında doğru olanda buydu bence. Eşref Bey'in havaalanının yapım süreciyle ilgili katkısı varsa, buyursun açıklasın, ne kadar ödenek aktardığını, hangi işin kolaylaşmasını sağladığını açıklasın bizler de öğrenmiş olalım.

Aylar önce basına ihtiyacının olmadığını söyleyen Milletvekili, yayınladığımız bu haberden sonra bunalım takılıyor, morali alt üst oluyor. Gerekçe ise “adının ve fotoğrafının haberde yer almaması.”

AK Parti İl Başkanı ve diğer yöneticilerini arayıp habere isminin dahil edilmesini, olağan üstü gayretlerinden (!) bahsedilerek haberin yeni halinin diğer basın kuruluşlarına servis edilmesini istiyor.

Velhasılıkelam dilediği de oluyor.

Fakat Eşref Bey'in kaçırdığı bir nokta var. Herkes dünüyle karşılaşır bir gün. İşte bu yüzden paylaştım Ramazan ayında yaşananları. Basına ihtiyacınız yoksa bu telaşınız ve can sıkıntınız neden?

Yazarımız Tunahan'ın kaleme aldıklarından sonra internet sitemizde onlarca yorum yazıldı Eşref Bey'in yakınları tarafından. Profesörlük unvanından dem vurup Eşref Bey'in olağan üstü çalışmalar yaptıklarını iddia edenlere de sormak gerekmez mi “somut bir adım ve çalışmadan bahsedebilir misiniz?” diye.

Atama alanında harcadığı efor haricinde, bu memlekette çaktığı bir çiviyi gösteren olabilecek mi? “Bu iş benim eserimdir” diyebileceği bir iş. Bu bir eleştiri değil. Sadece yanıtını merak ettiğim bir soru.

Kimya alanında eğitim alan ve profesörlük unvanı bulunan Eşref Bey, çok iyi bir insan olabilir, Allah katında hepimizden üstün olabilir. Ama profesör olması iyi bir siyasetçi olduğu anlamına gelebilir mi?

Eğer böyleyse; Bingöllülerin Ankara'daki başlıca adresi olan, milletvekilinden çok ziyaretçisi bulunan, her Bingöllünün derdini kendi derdi görüp çözümünü sağlayan ve “Başın düşerse dara, Feyzi Babayı ara” sloganıyla adını ve namını hafızalara kazıyan lise mezunu ama siyaset profesörü Feyzi Berdibek'i bu işin neresine koyacağız?
Bizler, eleştirildiği için çocuksu bir tavır sergileyip küsenlerden, tavır takınanlardan, burnu yükseklerde dolaşanlardan olmayız. Eleştiri hakkımızı kullanırken, yapılanları da görmezden gelmez, alkışlamayı da biliriz.

Basına ihtiyacı olmadığını, 2023'e kadar milletvekili olarak siyaset sahnesinde kalacağını savunan Eşref Bey'e yine sayfalarımızda yer açarak şu çağrıda bulunmak istiyorum.

Yöneltilecek her soruya, hakkındaki tüm iddialara ve aktarılan tüm eleştirilere yanıt vereceği basın toplantısında buluşalım.

İhtiyaç duymadığınız basın olarak biz hazırız.

Haa bu arada, yakın çevrenizdeki isimlerin diline mukayyet olsanız iyi edersiniz. Aile efradım üzerinden beni vurmaya çalışmanızı, bu yolla kendinizi haklı, şahsımı da itibarsızlaştırma çabanızı basit bir siyasetçi tavrı olarak gördüğümün de altını çizmek istiyorum.

Eleştiren gazetecilere yönelik klasikleşen “Filan siyasetçinin adamı, benden bir şey istedi vermedim, talebini karşılamadım diye eleştiriyor” yaftaları da artık inandırıcı olmuyor. Bence daha inandırıcı cümleler kurun.

Basın toplantısı davetimi ısrarla tekrarlıyorum. Keyif verici bir buluşma olacağına inanıyorum.

Görüşmek dileğiyle. Hoş ve esen kalın.