KİM KİMDİR FİRMA REHBERİ Hemen Üye Ol Üye Girşi
Uye Girişi
Giriş
Beni Hatırla
Yeni Üye Kayıt
Haber sitemizin aktivitelerinden yararlanmak için üyelik başvuru yapın.
Hemen Üye Olun
Uye Hizmetleri
 
29 Mart 2024 Cuma
15 °C Kısmen güneşli
Savaş Sekin
savassekin@gmail.com

Milletin zaferi ve yeniden diriliş

21 TEMMUZ 2016 PERŞEMBE 16:32
5
9384
0
AA aa

Ülke tarihimizde kara bir leke ve büyük yıkım getiren askeri darbe kavramının, hiçbirimizin ummadığı ve artık gerçekleşmesine ihtimal dahi vermediği böylesi bir dönemde sarsıcı bir şekilde gündeme gelmesi tarihi ve bir o kadar da acı ve endişe verici bir durum oldu.

 Tarihin asla unutmayacağı, sebep olan piyonların ve hainlerin her daim nefretle ve ibretle anılacağı bu cüretkâr kalkışmaya dair çokça şeyler yazıldı ve yazılmaya devam edecek. Zaten milletimiz de meseleyi ve arka planını gayet iyi biliyor. Bu cüretkârların, bu aklını kaçırmışların tasmasındaki ipleri tuttuğumuzda o iplerin bizi hangi ellere götürdüğü, o ellerin yanında bu hainlerin önüne atılmak üzere hangi kemiklerin olduğu milletimizce gayet iyi biliniyor. Bu sebeple meselenin başka bir yönüne değinmek istiyorum.

 Kanaatimce bu elim hadisede millet olarak bizim açımızdan üç önemli nokta var.

 İlk olarak;

 Son yıllarda, refahın, zenginliğin, yaşam standartlarının yukarıya doğru tırmanmasının da etkisi ile kimyamızda değişiklikler meydana geldi. Rahata erdikçe rahatlığın esiri olur hale geldik. Rahatlığı ufkumuzun daha da genişlemesi, davamızın daha da ileri noktalara taşınmasına hizmet aracı olarak kullanmak yerine, onu nefsimize hizmet aracı haline getirdik.

 Düşünen, tefekkür eden, olgunlaşan ve geldiği noktanın üstüne yeni bir şeyler katarak gelişen bir çizgiye sahip olmamız gerekirken, akli melaikelerinde zaaflar oluşan, tüketen, israf eden, duyarsızlaşan ve bencilleşen bir kimliğe büründük.

 Öyle ki; bu toplumda önemli bir kesim, yanı başında kendisine sığınan mültecileri aşağılamaktan, hor görmekten, hakaret etmekten hiç de geri durmadı.

 Sahip olduklarımızı Allah'tan değil, kendimizden bilmeye başladık.

 Bu ruh hali, İslam'ın adeta son sığınağı, son cephesi durumunda olan ve asırlarca emaneti omuzlarında taşımış bu millete yakışmayan bir haldir. Hele ki; düşmanın en sinsi, en iki yüzlü, en yoğun ve en güçlü şekilde taarruzda olduğu böyle bir zamanda, böyle bir ruh hali asla kabul edilebilecek bir şey değildir.

 İkinci olarak;

 Bu milletin sarsıcı bir şekilde kendisine gelmesi, içinde bulunduğu sefahat uykusundan uyanması, üzerindeki ölü toprağını silkelemesi gerekiyordu. Allah, bizi uykumuzdan uyandırmak için başımıza bu darbecileri musallat etti ve bizi onların eli ile uyardı. Ya bu uyarıyı doğru okuyup kendimize gelecek, ya da onu da yanlış okuyup karanlıklara gömülecektik.

 Üçüncü olarak;

 Darbe teşebbüsünün ilk saatlerinde milletimiz durumun ehemmiyetini hemen kavradı, meselenin nerelere gideceğini anladı, içinde bulunduğu rahatlığın kıymetini, sahip olduğu tarihi sorumluluğu, içindeki kahramanlığı ve feraseti yeniden fark edip topyekûn meydanlara dökülerek tarihin unutamayacağı bir direniş destana imzasını attı.

 Ayrıca direnişin toplumun en ince kılcallarına kadar inmesi ve neredeyse her kesim tarafından sahiplenilmesi oldukça manidardır. Birbiriyle siyasi olarak ayrı düşen, gündelik hayatta birbirinden nefret eden insanların meydanlarda aynı safta yer alması, aynı sloganları atması, aynı amacı edinmesi, içimizdeki anlamsız kutuplaşmaları da en aza indirgeyeceğine ve unuttuğumuz birçok değeri yeniden hatırlayarak hayatımıza tatbikine katkı sağlayacağını düşünüyorum. 

 Ayrıca darbe direnişi birbirimize düşmanlık etmekten, düşmanın esasında kim olduğunu anlamamız için büyük bir psikolojik zemin doğurdu.

 Kısacası darbe kalkışması bize hem kendimizi hatırlattı, hem de gerçek düşmanımızı…  O yüzden bu durumu da bir fırsata çevirmeyi de bilmek durumundayız.

 Bu elim hadiseye dair asla unutmamız gereken şeyler de var.

 Millet sokaklarda destansı bir şekilde direnirken, darbe kalkışmasının başarılı olması için ellerine ovuşturan haçlıları asla unutamayız.

 Kalkışmanın ilk saatlerinde durum çok vahim görünüyorken, saklandıkları mağaralarından kafalarını dışarı çıkarıp sosyal medyada sinsice imalı mesajlar verip, ilerleyen saatlerde kalkışmanın başarılı olmayacağını sezince bu sefer duruma göre pozisyon alıp, sanki hiçbir şeyden haberleri yokmuş gibi kibar üsluplarla demokrasi yanlısı görünüp darbe istemediklerini beyan eden riyakârları asla unutamayız.

 Böylesi bir kalkışmanın bir tiyatrodan ibaret olduğunu iddia edecek kadar zavallılaşan ve hainleşen sosyal medya darbecilerini asla unutamayız.

 Netice olarak milletin fedakârca ve destansı direnişi adeta uyuyan bir devi uyandırmaya vesile olmuştur.

 Nasıl ki; bu darbe kalkışması sadece bu millete karşı değil, tüm Müslümanlara karşı yapılan bir kalkışma ise, aynı şekilde milletin bu tarihi zaferi de tüm Müslümanların zaferdir.

Zaferin asıl sahibine sonsuz şükürler olsun…

 

 

YORUM YAZIN
Profiliniz ziyaretci statüsünde görünüyor. Yorumlarınız aşağıdaki isimle yayınlanacaktır
Değiştir
Dilerseniz web sitemize üye olarak daha özgün bir profil oluşturabilir ve yorumlarınızı hesabınızdan takip edebilirsiniz
Kodu Girin
Yapacağınız yorumların şiddet ve hakaret içermemesine lütfen dikkat edin. Aksi taktirde yorumlarınız onaylanmayacaktır. Gönder
Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir
©Copyright 2017
Haberler, Fotoğraf Galerisi, Video Galerisi, Köşe Yazıları ve daha fazlası için arama yapın