Âlimler Cemiyeti Başkan Yardımcısı Şenlik, zekât hakkında bilgilendirmede bulunarak, Müslümanların, genellikle zekâtlarını Ramazan ayına denk getirerek bu ayda zekâtlarını verdiklerini hatırlattı.
İslam deyince imandan sonra ilk akla gelen iki rükün var olduğunu belirten Şenlik: “ Bunlardan birincisi namaz, ikincisi de zekâttır. Kitabımız Kuran-ı Mübin, namazla zekâtı hep bir arada yan yana zikretmektedir. ‘Namaz kılın!' derken, ardından da Zekâtı verin!” diye emrettiğini ifade etti.
“ZEKÂT KİŞİYİ, GÜNAH VE CİMRİLİK KİRLERİNDEN TEMİZLER”
Bir şeyin önemi, insanlığın ona olan ihtiyacı ve temin ettiği fayda ile ölçüldüğünü belirten Şenlik: “Zekâtın; zekât veren, zekât alan ve zekât alınıp verilen toplumda sağladığı faydalar göz önüne alındığında, ne derece büyük bir önem ifade ettiğini daha iyi anlamış olacağız. Zekât, her şeyden önce kulun Allah'ın emrine itaat edip, kulluğunu göstermesinin en güzel nişanesidir. Çünkü zekât vermeyi Allah emretmiştir. Kulun vazifesi; öncelikle neden ve ne içinin araştırmadan Rabbi tarafından emrolunduğu şeyi yapmasıdır. Müslüman; sevdiği, inandığı Rabbinden aldığı emri, canının yongası olan malın hiç bir maddi karşılık beklemeden vererek, kulluk borcunu en güzel şekilde ödemiş olur. Bunun yanı sıra zekât kişiyi, günah ve cimrilik kirlerinden temizler. İnsandaki, mal sevgisini kırıp, Allah sevgisinin ön plana geçmesine sebep olur” dedi.
Zekâtın fakirler açısından da son derece önemli ve onlar için en büyük garanti olduğuna dikkat çeken Şenlik: “Çünkü o sadece fakirin hakkıdır ve mutlaka fakire verilmelidir. İnsanların koydukları vergilerin toplanma ve sarf edilme yerleri devirlere ve devletlere göre değişebilir. Devlet gelirlerinin sarfında fakirlerden çok zenginlerin gözetildiği de olabilir. Kaynak ve harcama yerini Allah ve Resulünün tespit ettiği zekât ise böyle değildir. Bunun kimden alınıp kime verileceği Kur'an'da belirtilmiştir. Bunu hiç bir kimsenin değiştirmesi mümkün değildir. Yani bu fon sadece Kuran'da belirlenen sekiz sınıf için kullanılır.” diye konuştu.
Kur'an'da Zekâtın namazla beraber zikredildiğini ifade eden Şenlik: “Zekâtın namazla aynı ehemmiyet çerçevesinde emredilmesi, İslâm dininin, sadece uhrevî hayat ve ibadetle meşgul olan bir din olmayıp bir medeniyet dini olduğunun, dünya hayatını ahiret hayatından, ahiret hayatını dünya hayatından ayırmayan, ikisini birlikte mütalaa eden bir hayat dini olduğunun delilidir. Bunun tevili mümkün değildir.” Şeklinde devam etti.
“ ZEKÂT NE SIRF BİR VERGİ NE DE SIRF UHREVÎ MAKSATLI BİR İBADET DEĞİLDİR”
Zekât ne sırf bir vergi ne de sırf uhrevî maksatlı bir ibadet olmadığının altını çizen Şenlik: “Evet, zekât verilerek hem maddi ve hem de dünyevi hayatımız tanzim edilecek, müstakil bir ümmet olmanın fiilî ve maddi ifadesi olan devletin hayat damarı kana kavuşacak, hem de Allah'ın rızası elde edilerek ebedî hayat kazanılacaktır. Görüldüğü üzere zekât ne sırf bir vergi ne de sırf uhrevî maksatlı bir ibadettir. Ama her ikisidir de: Hem devletin hayatiyeti olan vergi hem de ahiretin şartı olan en büyük ibadettir” ifadelerini kullandı.
“ZEKÂT, İSLAM'IN KÖPRÜSÜDÜR”
Zekâtın, İslam'ın köprüsü olduğuna vurgu yapan, Şenlik: “Ahiret yakası ile dünya yakası arasına atılmış, ikisini birleştiren bir köprü; fâni ile bakiyi, ümmetle devleti, fakirle zengini, madde ile manayı, Allah'la kulu birleştiren bir köprüdür. Zekâtla zenginin malı kirden, ruhu cimrilikten temizlendiği gibi, fakirin de gönlü kinden temizlenir. Böylece cemiyetin iki zümresi barış ve güven içinde yaşar. Zekât farizasına uyarak yardım elini uzattığı fakir zümreye zenginin merhamet hisleri uyanır, fakir de zengine hürmet ve muhabbetle dolar, müteşekkir olur. Bu, bir cemiyetin huzuru ve saadeti için şart olan toplumsal barıştır” şeklinde devam etti.
“ZENGİNLERİN ÇOĞU ZEKÂTINI HAKKIYLA VERMEMEKTEDİRLER”
Bugün zenginlerin çoğu zekâtını hakkıyla vermediğinin altını çizen Şenlik şunları kaydetti: “Arabaya zekât düşmüyor, binaya düşmüyor, fabrikaya düşmüyor, altına düşmüyor... Diye duymuşlar. Peki, bunların aynına düşmüyorsa gelirine de mi düşmüyor? İşte burayı kimse kurcalamıyor ya da kurcalamak istemiyor! Zengin zaten nakit parayı elinde tutmuyor, hemen yatırıma dönüştürüyor. Belki biraz da borca girerek sürekli işini büyütmeye çalışıyor. Bu durumda ticari zekât sadece borçla harçla açılmış bakkallara mı kalıyor?” diye sordu.