KİM KİMDİR FİRMA REHBERİ Hemen Üye Ol Üye Girşi
Uye Girişi
Giriş
Beni Hatırla
Yeni Üye Kayıt
Haber sitemizin aktivitelerinden yararlanmak için üyelik başvuru yapın.
Hemen Üye Olun
Uye Hizmetleri
 
18 Ağustos 2025 Pazartesi
°C

Afetlere karşı gerçekçi çözüm çağrısı! 'Mevzuat ve belgeler bizleri korumuyor'

Alban: 'İmar, Afet, Planlama, Yapı Üretim ve Denetim, Kentsel Dönüşüm, Afet Risk Azaltma, Afetlere Müdahale' yasaları gibi çoğunluğu kâğıt üzerinde kalan stratejiler, planlar, yasal mevzuat ve belgeler bizleri korumuyor.'

Afetlere karşı gerçekçi çözüm çağrısı!
18 AĞUSTOS 2025 PAZARTESİ 02:48
0
154
0
AA aa

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Bingöl İl Temsilcisi Mehmet Alban, 17 Ağustos 1999 Marmara Depreminin yıl dönümünde yaptığı açıklamasında, Türkiye'nin afet gerçeğine dikkat çekti ve kâğıt üzerinde kalan stratejiler, planlar, yasal mevzuat ve belgelerin halkı korumadığını vurguladı.

Başta depremler olmak üzere volkanik faaliyetler, heyelanlar, kaya düşmeleri, sıvılaşma, tsunami, sel, taşkın, kuraklığın doğa kaynaklı olaylar olduğunu belirten Alban, bu olayları afete dönüştürenin ise toplumların sahip olduğu ekonomik, sosyal, kültürel, siyasal kırılganlıklar olduğunu ifade etti.

Alban, yaptığı açıklamada, şunları söyledi;

“Bugünlerde karşı karşıya kaldığımız sahte diploma skandalı, meslek odalarının Anayasal yetkilerinin gasp edildiği, katılımcılığın, liyakatin, şeffaflığın, hesap verebilirliğin hiçe sayıldığı, demokratik kanalların kapatıldığı, kamusal denetimin bilinçli olarak zayıflatıldığı bir sistemin, hayatın her alanında olduğu gibi afet yönetiminde de bizleri nasıl büyük bir acizliğe sürüklediğini gördük ve görmeye de devam edeceğiz. Bunun en güncel ve somut örnekleri yurdumuzun dört bir yanından gelen, her biri ekolojik bir felakete dönüşerek içimizi yakan orman yangınları, 10.08.2025 günü, Türkiye saati ile 19.53'te meydana gelen merkez üssü Sındırgı (Balıkesir) olan 6,1 büyüklüğündeki deprem olmuştur.

Yaşadığımız bu olaylarda; bir yanda ormanlarımızı kurtarmak için canlarını feda etmekten çekinmeyenler, diğer yandan ormanları, tarım alanlarını, zeytinlikleri, sulak alanları, milli parkları ranta ve talana açarak afetlere davetiye çıkartan bir sistem.

Bir yanda 6 büyüklüğündeki depremi zarar verici olmaktan çıkartan gelişmiş dünyanın uyguladığı risk azaltma politikaları, diğer yandan, 6 büyüklüğündeki bir depremde onlarca binası yıkılan kırılgan bir Türkiye.

Bugün dünyada bilim ve teknolojide gelinen nokta, afetlerle mücadelede kazanılan deneyimler ve çıkartılan dersler bizlere bir şeyi açık ve net olarak göstermektedir ki; başta depremler olmak üzere volkanik faaliyetler, heyelanlar, kaya düşmeleri, sıvılaşma, tsunami, sel, taşkın, kuraklık gibi doğa kaynaklı olaylar, gezegenimizin jeodinamik süreçlerinin doğal ürünüdür. Bu olayları afete dönüştüren toplumların sahip olduğu ekonomik, sosyal, kültürel, siyasal vb. kırılganlıklardır ve bu kırılganlıklar azaltılabildikçe/riskler düşürülebildikçe afet zararları da azalmaktadır.

"KÂĞIT ÜZERİNDE KALAN PLANLAR BİZLERİ KORUMUYOR"

Türkiye her afet olayında, daha önce hiçbir afet olayı yaşamamış gibi afetlere her seferinde hazırlıksız yakalanan ve her seferinde ağır faturalar ödeyen bir ülke görünümündedir. Sıradan doğa olaylarının felakete dönüşmesini engelleyemeyen, doğal çevremizi yok eden, bizlerin ve doğadaki diğer canlı varlıkların yaşam hakkını korumayan, adı ve kaynağı ne olursa olsun bir türlü çalışmayan ya da çalıştırılmayan ve de güncel bilgi ve teknoloji çerçevesinde yenileyemeyen “İmar, Afet, Planlama, Yapı Üretim ve Denetim, Kentsel Dönüşüm, Afet Risk Azaltma, Afetlere Müdahale” yasaları gibi çoğunluğu kâğıt üzerinde kalan stratejiler, planlar, yasal mevzuat ve belgeler bizleri korumuyor.

“AFETE YOL AÇAN JEOLOJİK KIRILGANLIKLAR ARAŞTIRILMALI”

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası olarak sadece afetlerin nedenlerini söylemekle yetinmedik neler yapılması gerektiğini de kamuoyu ile her zaman paylaştık ve paylaşmaya da devam edeceğiz. 17 Ağustos 1999 Depreminin 26. Yıldönümünde bu konudaki yaklaşımımızı bir kez daha sizlerin aracılığıyla kamuoyuyla paylaşmak isteriz.

Yaşanan her afet olayı ‘Takdiri İlahi' değil hazırlıklarını ve risk azaltma yatırımlarını zamanında yapmayan idareden kaynaklı, takdiri idaridir.

Afete yol açan jeolojik kırılganlıklar araştırılmalı, tehlike ve risk haritaları üretilmeli, arazi kullanımına ve yapılaşmaya yönelik kısıtlayıcı kararlar geliştirilerek mekânsal planlamaya mutlaka entegre edilmelidir. Aksi takdirde hazırlanan tehlike ve risk haritaları bugün olduğu gibi duvarlarımızı süsleyen görsel birer tablo olmanın dışında bir anlam ifade etmeyecektir.

Afet yönetimini devletin tek başına yürüteceği bir faaliyet alanı olarak gören anlayıştan ve katılımsız karar süreçlerinden hemen vazgeçilmelidir.

“İMAR AFFI YASAKLANMALI”

Plansız Alanlar İmar Yönetmeliği gibi adıyla plansızlığı teşvik eden ve ucu açık bırakılmış düzenlemeler ivedilikle kaldırılmalı; “yapı kayıt belgesi” gibi farklı adlarda ama özü imar affı olan uygulamalar yasaklanmalı; Bu kapsamda Ulusal afet risk yönetim sistemini destekleyen bir afet hukuk sistemi oluşturulmalı ve alanında uzmanlaşmış afet mahkemeleri kurulmalı; “afet suçları” için özel yasalar çıkarılarak veya Türk Ceza Kanuna eklemlenerek bu suçları işleyen kişi ve kurumlar için ağır cezalar tanımlanmalıdır. Ülkemizin afetlere hazır ve dirençli hale gelebilmesi için acil bir şekilde “Afet, Acil Durum ve İklim Değişikliği Bakanlığının” kurulması sağlanmalıdır.

Yukarıda sıralanan genel önerilere mesleki derinliğimiz ve deneyimlerimiz açısından aşağıdaki yaklaşım ve önerileri ilave edebiliriz;

İmar, Yapı Üretim ve Denetim, Afet ve Risk Azaltma mevzuatı yeniden oluşturularak dünyada afet risk yönetim anlayışının genel kabul gören Sendai Afet Risk Azaltma Çerçevesi gibi belgelerinde vurgulanan jeoloji mühendisliği yaklaşımları bu yeni mevzuata entegre edilmelidir. Bu çerçevede jeoloji mühendisliğini görmezden gelen yapı üretim ve denetim mevzuatı yerine bilimsel ve kamu yararı ekseninde yeni bir mevzuat geliştirilmelidir.

1968 yılında yayımlanan “Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik”in 6'ıncı Bölüm 3 üncü maddesiyle resmi ve özel tüm binalar için zorunlu hale getirilen ancak daha sonraki yıllarda alınan yanlış uygulama kararların bir sonucu olarak muğlaklaştırılan; TBMM'de 3194 sayılı İmar Kanun Tasarısını görüşmeleri sırasında “zemin etüdü projesinin” yasa kapsamında zorunlu bir belge olması için verilen değişiklik önergesinin Bayındırlık ve İmar Komisyonu ile dönemin Hükümetinin karşı çıkması sonucu ret edilen zemin ve temel etütleri 1999 depremlerine kadar unutulmuştur. Bu sürecin ne yazık ki bir tekrarı yaşanıyor; başta içinde yaşadığımız binalar olmak üzere yapılı çevrenin afetlere karşı dayanıklılığının güvencesi ve ilk adımı olan zemin ve temel etüt çalışmalarını bir yük olarak gören; bu etütlerin ve raporlarının hazırlanmasının ana bileşeni jeoloji mühendislerini yok sayan örnekler artmıştır. Planlama ve yapı üretim ve denetim süreçlerinde jeoloji mühendisliği hizmetlerine hak ettiği değeri ve önemi veren bir yaklaşım geliştirilmelidir.

Yerleşim alanlarının 1/5000 ve 1/1000 ölçekli jeolojik-jeoteknik ve Mikrobölgeleme etütleri yapılarak deprem, heyelan, su baskını, volkanik tehlikeler, tıbbi jeoloji vb. tehlikelerin yarattığı riskler modellenmeli; bu alanların yerleşime uygunluk değerlendirmeleri yapılarak risk azaltıcı arazi kullanım önlemleri belirtilmeli, her düzeyde hazırlanan planlara işlenmelidir.

Yüzey Faylanması Tehlikesi Değerlendirmesi konusunda yasal alt yapı oluşturularak başta içinden fay geçen yerleşimler olmak üzere sakınım bandı oluşturulmasına karar verilmesi durumunda yapılaşma için gerekli kısıt kararları uygulanmalıdır.

Başta jeolojik araştırmalar olmak üzere yapılan çeşitli bilimsel araştırmalar ülkemiz yerleşimlerindeki jeolojik, yapısal, ekolojik, sosyal, kültürel ve yönetsel kırılganlıklar o derece yüksektir ki; doğa olayları meydana geldiklerinde hızla birer afete dönüşerek önemli can ve mal kayıplarının yaşanmasına yol açabilmektedir. Bu verili durum nedeniyle ülkemizde merkezi ve yerel idarelerin en temel görevlerinden biri gelecekte meydana gelebilecek afetlerden toplumu koruyacak risk azaltma politikalarını uygulamak olmalıdır.

Etkin bir mevzuat altyapısını, güçlü kurumsal yapılanmayı, afet güvenliğini önceleyen bir ekonomiyi, tedbirleri kararlılıkla uygulayan bir siyaseti ve afet farkındalığı yüksek bir toplumu ancak bu temelde mücadele edenler yaratabilir. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası olarak bu yoldaki mücadelemizi sürdüreceğimizi ifade etmek isteriz.”

 

YORUM YAZIN
Profiliniz ziyaretci statüsünde görünüyor. Yorumlarınız aşağıdaki isimle yayınlanacaktır
Değiştir
Dilerseniz web sitemize üye olarak daha özgün bir profil oluşturabilir ve yorumlarınızı hesabınızdan takip edebilirsiniz
Kodu Girin
Yapacağınız yorumların şiddet ve hakaret içermemesine lütfen dikkat edin. Aksi taktirde yorumlarınız onaylanmayacaktır. Gönder
18.08.2025
02:56
Bingöl`de trafik kazası: 11 yaralı
Bingöl'de trafik kazası: 11 yaralı
Bingöl'de iki hafif ticari aracın çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında 11 kişi yaralandı.
18.08.2025
02:55
Dilektepelilerin en büyük dileği sağlıklı su!
Dilektepelilerin en büyük dileği sağlıklı su!
Dilektepe Köyü'nde İçme Suyu Çilesi: Çeşmeden Çamurlu ve Köpüklü Su Akıyor
18.08.2025
02:54
Üniversiteye ‘Sorumluluk` Çağrısı!
Üniversiteye 'Sorumluluk' Çağrısı!
Bingöl Üniversitesi Termal Tesislerinde yaşanan boğulma vakası üzerine açıklamada bulunan Bingöl Kent Konseyi Başkanı Kuyuldar; 'Önlemler, kâğıt üzerinde değil, fiilen ve eksiksiz olarak hayata geçirilmelidir' dedi.
18.08.2025
02:53
Askeri helikopter onlar için havalandı!
Askeri helikopter onlar için havalandı!
Bingöl'de ulaşımın güçlükle sağlandığı bölgede zehirlenen 4 vatandaş, askeri helikopterle alınarak hastaneye ulaştırıldı.
18.08.2025
02:52
Bu yöntemle yama olur mu?
Bu yöntemle yama olur mu?
Karlıova İlçesi Bağlıisa grup köy yolunda toprak üzerine zift serpiştirilerek yama çalışması yapıldığını iddia eden DEM Partili Meclis Üyeleri; 'Yapılan bu asfalt çalışması bırakın bir kışı, sonbahar yağmurlarını bile çıkaramaz' dediler.
18.08.2025
02:50
Dünya Dinlerine
Dünya Dinlerine 'Kuraklığa Karşı Tek Ses Olma' Çağrısı!
Almanya'daki camilere mektup bıraktıklarını, Diyanet İşleri Başkanlığı, Vatikan ve diğer din merkezlerine de mektup göndereceklerini belirten Hungo bungo Hareketi Başkanı Bilal Salcı, gelecek kuşaklara savaşsız, açlık olmayan, yoksulluğun, hastalıkların ve göçün bittiği bir yeni dünya bırakılabileceğinin altını çizdi.
Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir
©Copyright 2017
Haberler, Fotoğraf Galerisi, Video Galerisi, Köşe Yazıları ve daha fazlası için arama yapın