Bingöl Baro Başkanı Ahmet Alp, avukatlık sınavı ile ilgili yasa tasarıları ve tekliflerinin TBMM'nde görüşülüyor olmasının, sadece avukatlık mesleğine ve barolara yönelik siyasi amaçlı bir tasfiye eyleminin olmadığını, daha çok hukuku ve hukukun üstünlüğü ilkesini, hukuk devletini tahrip etmeye yönelik kabul edilemez bir olumsuz gelişme olduğunu savundu
Avukatlık sınavının kaldırılmasıyla ilgili bir basın toplantısı düzenleyen Bingöl Baro Başkanı Ahmet Alp, İktidarın, Türkiye Barolar Birliği ve 78 baronun muhalefetine rağmen Avukatlık Yasası'nda değişiklik yapmak suretiyle avukatlık sınavını kaldırmış olmasının, sadece avukatlık mesleğine yönelik bir saldırı olmadığını söyledi. Alp, bu kararın aynı zamanda vatandaşın hak ve yararlarının tehlikeye atılmasına yönelik talihsiz ve öngörüsüz bir adım olduğunu belirtti.
İktidarın zorunlu müdafilik kapsamında yapılan avukat görevlendirmelerinde ve CMK ödenekleri konusunda Türkiye Barolar Birliğini ve baroları etkisiz kılmak, Adalet Bakanlığı'nın mali ve idari vesayeti altında görev yapacak yeni bir CMK avukatlığı türü ihdas etmek ve avukatları angarya ile çalıştırmak amacının olduğunu kaydeden Alp; ”5271 sayılı CMK ve 5237 sayılı TCK da değişiklik içeren yasa tasarıları ve tekliflerinin TBMM'nde görüşülüyor olması, sadece avukatlık mesleğine ve barolara yönelik siyasi amaçlı bir tasfiye eylemi değil, daha çok hukuku ve hukukun üstünlüğü ilkesini, hukuk devletini tahrip etmeye yönelik kabul edilemez bir olumsuz gelişmedir” dedi.
Alp, Avukatların taleplerini 5 madde halinde şöyle sıraladı.
- CMK'nın 150. maddesi ile CMK Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 13. maddesinde değişiklik yapılmak üzere hazırlanan tasarı ve teklifin geri çekilmesini,
- 1136 Sayılı Avukatlık yasası ve 5271 Sayılı CMK Yasası ile Baroların ve Avukatlık Mesleğinin kazanımlarına saygılı olmasını,
- 5271 Sayılı CMK ve 5237 Sayılı TCK'nunda değişiklik yapılması önerilen yasa tasarı ve teklifleri ile uzlaşma kurumunun kapsamını genişleterek, cezaların genel önleme ve caydırıcılık özelliklerini ortadan kaldıracak, yanı sıra zorunlu müdafilik uygulamasının alanını daraltacak ve yine savunma hakkına önemli ölçüde kısıtlama getirecek düzenlemelerden vazgeçilmesini,
- 01 Ocak 2007 tarihinden itibaren uygulamaya konulacak olan yasa ile,çalışmak zorunda kalan tüm emeklilerin maaşlarından vazgeçmelerini veya aylık gelirin %35'ine varan oranda ek pirim ödemelerini ön gören ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin anayasal niteliklerinden olan sosyal devlet ilkesine aykırı düzenlemeden ivedilikle geri dönülmesini,
- Uluslar arası sözleşmelerle güvence altına alınan mahpus ve sanık haklarına saygılı olunmasını, bu bağlamda ceza ve tutukevlerinde uluslar arası standartlara uyulmasını, talep ediyoruz.
Alp, bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde Türkiye Barolar Birliği ve barolar olarak, her türlü hukuki ve demokratik haklarını kullanarak kamuoyunun ve yürütme erkinin bilgilerine sunacaklarını sözlerine ekledi.
bingöl kent haber