Yerel seçimlere yaklaşıyoruz. Türkiye tarihi bir süreçten geçiyor. Türkiye'de bir panik ve korku ortamı yaşanıyor. Türkiye bu iktidarla son iki yıl içinde büyük bir depreme maruz bırakıldı. Ergenekon Operasyonu'nda gözaltına alınanlarla ilgili geçerli bir açıklama yapılmadı. Hiçbir demokraside böyle birşey yoktur. Bizim hukuk sistemimizin 4 temel dayanağı var. Laik olacak, demokratik olacak, sosyal olacak ve bir hukuk devleti olacak. Bu sütunların en temellerinden biri de laiklik. Anayasa Mahkemesi kararıyla bugünkü iktidarın laikliğe karşı eylemlere odak bulunduğu görülmüştür.
Türkiye'de bir korku toplumu egemen olmaya başlamıştır. Eğitim, sağlık paralı olmuştur. Sosyallik seçim döneminde dağıtılan kömürlere indirgenmiştir. Türkiye'nin hukuk devleti olduğunu söyleme inandırıcılığını kaybetmeye başlamıştır. Kısa süre önce 74 barosu bu memleketin, içlerinde AKP yöneticiliği yapmış baro başkanları var, "Böyle iş olmaz. Hukuk standartlarına uymaz" dediler!
Ucu açık bir iddianame var. Böyle birşey olmaz. İnsanlar ne zaman biteceği belli olmayan bir davayla ailelerinden kopartılıyor. Hukuk devleti böylece Türkiye'de kanatılmıştır, kanatılmaktadır. Türkiye çağdaş bir demokrasi olmaktan hızla uzaklaşmaktadır. Olay bu.
Çevrek porsiyon demokrasi, yarım porsiyon hukuk, az biraz sosyallik, laiklik kenarda. Böyle olmaz. Bu ağır bir tablodur. Bu yanlışlığın bir yerden dönmesi lazım.
Biz bütün yanlışların döneceği bir mahkeme arıyoruz. Önümüzdeki seçim bir mahkeme olacak. Ancak dalgaların altında gözaltına alınanlar kalmayacak. Bu insanların Türkiye'nin meşru hukuk mekanizması içinde hesaplarını en güzel şekilde vereceğine inanıyorum. Biz de sessiz kalmanın sorumluluğunu üstlenemeyiz. Sendikacılar, aydınlar gözaltında bu da Türkiye'ye yakışmıyor. Yerel seçimlerde bunların hesabını alacağız..