Bir bardakla insan neler yapabilir?Normal olarak çoğu kimse “bir şey içmeye yarar” diye cevap verir bu soruya. Tınaz Titiz'e göre ise bu cevabı insanlara öğretmek için çok para harcamak gerekiyor.![]() Turgut Özal'ın prenslerinden olan eski Devlet Kültür ve Turizm Bakanlarından Tınaz Titiz'in Okulda Yeni Eğitim adlı kitabında eğitim sorgulaması yapılırken oldukça önemli bir örnek veriliyordu. Okuma ve eğitim üzerine yeniden kafa yorulmaya başlandığı bir dönemde titiz'in kitabında yer alan ilginiç bir örneği hatırlamakta yarar var. Hazır okullar yeniden açılıyorken, eğitim kadrolarına ve velilerin dikkatini çekeceğini umdumuz bu metinin sorgulayan ve şüpheci bir nesil yetişmesine katkısı olmasını umut ediyoruz... Titiz'e göre, "Müfredat (içerik) denilen, çocuk ve gençlere yararlı olduğunu (ya da ileride olacağını) düşündüğümüz bilgilerin belirli bir sıra dahilinde işlenmesi, yarım milyon öğretmenimizin pratikteki tek yol göstericisi, Milli Eğitim Bakanlığımızın da başlıca performans ölçütüdür" ![]() "Üniversite bitirmiş rastgele 1000 kişi arasında ondalik kesir çarpımında virgülün yerinin nasıl belirleneceği, çeyrek pastanın üç tam çeyrek kişi arasında nasıl pay edileceeği, Yeşilköy'de hangi anlaşmanın yapıldığı, dünya ekseninin eğikliğinin neye, nasıl yol açtığını vb gibi basit temel bilgilerden oluşan bir "okur-yazarlık sınırı saptama sınavı" yapılsa, acaba %20'den daha fazla kişi on üzerinden beş numara alabilir mi?" diyen Titiz'in ilginç bir sorusu ve verilen cevap üzerine ilginç bir yorumu var: Bir “Bardak” Ne İşlere Yarar ? Bebeklik çağlarından itibaren kişilere, her şeyin neye yaradığı “öğretilir” ve o kişi o nesneyi öğretilenden farklı bir şekilde kullanmaya katlığında garipsenir. Gerçekte ise “her şey bir çok şeye yarar!” Örneğin bir “bardak” şunlar için kullanılabilir:
Bunlar bir bardağa yükleyeceğiniz işlevlerin ancak küçük bir bölümüdür. Çevresine, her şeyin nelere yarayabileceğini soran gözlerle bakmayı öğrenmiş bir çocuğun nasıl üretken birisi olacağı kolayca tahmin edilebilir. Çocuk ve gençlerimize, çevrelerine böyle bakmalarını öğretmenin maliyeti sıfırdır. Bunu akıl etmek yeterlidir. Çünkü tüm canlılar (yalnız insanlar değil) doğuştan yaratıcıdırlar. Bu yaratıcılık nasıl öldürülür ve bardağın, ancak tek işe yarayacağı nasıl öğretilebilir? Cevap: Bunu yapabilmek zordur. Çok para harcamak ve “ezber” denilen kuşkusuzluğu bir ulusal özellik haline getirmek gerekir. Tabii ki bu da kolay değildir ve üniversite, politika, sanayi ve aydınların işbirliğini gerektirir. YORUM YAZIN ![]()
|
|