BİN-DER (Bingöl Sosyal, Kültürel Ve Ekonomik Kalkınma Derneği) Başkanı Doğan KARASU :'Dün bu da yoktu düşüncesi sağlıklı hizmet almamızı engelliyor. Neden mi? KÖYDES güzel bir uygulamadır ama, ‘yapılan işlerin kalitesi düşüktür, ehil olmayanlar bu işleri yapıyor, bir-iki yıl sonra tüm bu yapılan işler dökülecek; yapılan işler kaliteli olsun, pahalı olsun' diyorduk ama, Bingöllüler ‘önemli değil, daha dün bu da yoktu' diyorlardı. Bugün KÖYDES dökülüyor.
Dün bizleri, yapılanları görmemekle eleştirenler bugün gazete sayfalarına tel tel dökülen KÖYDES'in (su, yol, kanalizasyon vb.) açmazlarını ve döküntülerini şikayet ediyorlar. Yazık değil mi? Dün bu kaynaklara sahip çıksaydık hem kendimize kaliteli bir hizmet sağlardık, hem de ülke kaynaklarının bu denli israf edilişini engellemiş olurduk', dedi.
BİN- DER Başkanı KARASU: ‘Bingöl-Elazığ Yolu ‘duble değil, 3 şerittir, Bingöl'ün sahibi yok, bu yolun diğer şeridi kayıptır' diyoruz. Bingöllüler ‘önemli değil, daha birkaç yıl öncesine kadar bu da yoktu' diyor. Dün ‘Elazığ'da da Duble Yol yoktu, bugün onların yolu dubledir, bizimki ne hikmetse 3 şerittir. Bu çifte standardın nedeni nedir?' sorusunu kimse sormuyor.
Bingöl Üniversitesi ‘fiziki anlamda gelişiyor ama, Bingöl Üniversitesi'ndeki ideolojik kadrolaşma, tek tiplilik yapılanma önümüzdeki 50 yılın en yıkıcı konusudur' diyoruz ama, Bingöllüler ‘daha düne kadar bu da yoktu' diyerek farkında olmadan bu yanlış ve yanlı yapılanmaya destek veriyor. Sorun Bingöllülerin bireysel düşünmesidir, toplumsal sorunlarına ortak bir şekilde sahip çıkmamalarıdır. Bireysel menfaatlerini toplum menfaatlerine değişmeleridir', dedi
BİN- DER Başkanı KARASU: ‘'Dün bu da yoktu' ifadesi kasıtlıdır. Bir hizmetten alınabilecek yüksek faydayı engelliyor. Yapılan yanlışları doğru göstermeye çalışan, eksik ve yanlış işleyişi dile getirmeye çalışan kesimleri de ötekileştiren bir argümandır. ‘Dün bu da yoktu' manipülasyonunu siyaseti kendisine meslek edinmiş 500-700 kişi yapıyor.
Onlar kendi kısa süreli menfaatlerini düşünüyor ve bu yapılan yanlışlardan geçiniyor. İşin ilginç tarafı ise siyasetin, yönetim kadrolarının referansı da bu kesimdir. Bu siyaset rantçısı kesim kimi ötekileştiriyor, kimi yüceltiyorsa siyasetçi ve yöneticiler de aynı şeyi yapıyor. Bu kesim üretmiyor, değer üretmiyor, katma değer üretmiyor. Sadece siyasetten geçiniyor.
Tek sermayeleri de ‘çok iyisiniz, doğru yapıyorsunuz, sizi eleştirenleri boş verin, herkes sizin hakkınızda bizim gibi olumlu düşünüyor' demeleridir. Bu kesim her dönem siyasetçiyi kuşatıyor. Onun doğruları görmesini engelliyor. Siyasetçiler de dünyayı, kendilerini kuşatan bu siyasetten geçinen çemberde yer alanlardan ibaret zannediyor. Kuşatılan siyasetçiler toplumu doğru okuyamamanın bedelini bir sonraki dönem konumunu kaybetmekle öderken, siyasetten geçinenler ise ‘her devrin adamı' olarak yollarına devam ediyor', dedi.