KİM KİMDİR FİRMA REHBERİ Hemen Üye Ol Üye Girşi
Uye Girişi
Giriş
Beni Hatırla
Yeni Üye Kayıt
Haber sitemizin aktivitelerinden yararlanmak için üyelik başvuru yapın.
Hemen Üye Olun
Uye Hizmetleri
 
18 Haziran 2025 Çarşamba
°C

Etrafta uçuşan anayasa senaryoları

Son günlerde bir kısmı fısıltı gazetesi yoluyla dolaşan, bazı hayalî anayasa senaryoları ne kadar gerçekçi? Anayasa değişikliğinin mahkemece şekil yönünden iptali mümkün mü?

Etrafta uçuşan anayasa senaryoları
29 MAYIS 2007 SALI 13:06
0
751
0
AA aa
Hukukî varlığı yeni Meclis'in seçilmesine kadar devam edecek olan Meclis'in, bu süre içinde Anayasa ile kendisine verilen tüm yetkileri eksiksiz olarak kullanabileceği, bu arada isterse Anayasa'yı da değiştirebileceği, fazla açıklama gerektirmeyecek kadar açıktır. Böyle bir değişikliğin Anayasa Mahkemesi'nce şekil yönünden iptal edilebileceği iddiası da, aynı derecede mesnetsizdir.

Son günlerde bir kısmı fısıltı gazetesi yoluyla dolaşan, bir kısmı da medyaya yansıyan bazı hayalî anayasa senaryoları, siyasî görüşü ne olursa olsun, her dürüst hukukçunun dudaklarını uçuklatacak niteliktedir. Bunlar hukuken cevaplandırılmaya bile değer olmamakla birlikte, içinde yaşadığımız psikolojik iklimi aydınlatmak açısından üzerlerinde kısaca da olsa durmak gereklidir. Bunlardan, oldukça yaygın şekilde ileri sürülen ve bazı anayasa hukukçuları tarafından da savunulan bir tanesi, cumhurbaşkanı seçememe dolayısıyla "derhal yenilenme" sürecine giren TBMM'nin anayasa değişiklikleri yapamayacağı (aynı gerekçe ile, normal kanunlar da çıkaramayacağı), aksi halde bu anayasa değişikliklerinin şekil yönünden Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilebileceği iddiasıdır. Bilindiği gibi, Anayasa'nın 77'nci maddesine göre "yenilenmesine karar verilen Meclis'in yetkileri, yeni Meclis'in seçilmesine kadar devam eder".

Meclis'in sürekliliği ya da istimrarı adı verilen bu ilke, sadece 1982 Anayasası'nın emredici bir hükmü değil, Cumhuriyet hukukunun 1921 Anayasası'ndan bu yana süregelen ve daha sonraki bütün anayasalarda da tekrarlanan temel bir ilkesidir. Kökleri Millî Mücadele döneminde olan bu ilke, ülkenin bir an için bile olsa, Meclis'siz kalmamasını amaçlamaktadır. Hukukî varlığı yeni Meclis'in seçilmesine kadar devam edecek olan Meclis'in, bu süre içinde Anayasa ile kendisine verilen tüm yetkileri eksiksiz olarak kullanabileceği, bu arada isterse Anayasa'yı da değiştirebileceği, fazla açıklama gerektirmeyecek kadar açıktır. Böyle bir değişikliğin Anayasa Mahkemesi'nce şekil yönünden iptal edilebileceği iddiası da, aynı derecede mesnetsizdir. Anayasa'nın 148'inci maddesine göre, "kanunların şekil bakımından denetlenmesi, son oylamanın, öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı, Anayasa değişikliklerinde ise, teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususları ile sınırlıdır".

Önümüzdeki olayda bu unsurlardan hiçbirinin mevcut olmadığı açıktır. Anayasa Mahkemesi, 148'inci maddede sayılanlar dışında hiçbir sebeple bir Anayasa değişikliğini şekil yönünden iptal edemez.

Meclis'in yetkileri tam anlamı ile devam ediyor

Bu iddia ile bağlantılı sayılabilecek bir iddia da, 102'nci maddede değinilen "derhal yenilenme" durumunun, erken seçime gidilmesine yol açan diğer iki yoldan bağımsız, kendisine özgü bir "üçüncü yol" teşkil ettiği, dolayısıyla diğer iki yoldan farklı değerlendirilmesi gerektiği hususudur. Bilindiği gibi diğer iki yol, Meclis'in beş yıllık yasama dönemi dolmadan seçimin yenilenmesine karar vermesi (m. 77) ve 116'ncı maddede belirtilen şartların varlığı halinde cumhurbaşkanınca seçimlerin yenilenmesine karar verilmesidir. 102'nci madde, bunların dışında bir "üçüncü yol" yaratmış değildir. Anayasa'nın hiçbir yerinde, 102'nci maddede öngörülen durumun, 77'nci madde gereğince Meclisçe erken seçim kararı alınmasından farklı bir yol olduğuna dair bir işaret bulunmamaktadır. Maddede "derhal" kelimesinin anlamı ve seçimlerin yenilenmesine ve tarihine kimin karar vereceği konusunda açıklık yoktur. "Derhal" kelimesi elbette ertesi gün anlamına gelemeyeceği gibi, seçimlerin yenilenmesine ve tarihine karar verecek olan merci de, ancak TBMM olabilir. Aksi halde bu konuda Yüksek Seçim Kurulu'nun yetkili olduğunu kabul etmek gerekecektir ki, bu takdirde Türkiye, yasama meclisinin hukukî varlığına bir yargı mercii kararı ile son verildiği ilk ve tek ülke olarak, dünya anayasa hukuku literatürüne geçecektir. Kaldı ki, bu kadar saçma bir yorum kabul edilse bile, 77'nci maddenin âmir hükmünü, yani Meclis'in yetkilerinin yeni Meclis'in seçilmesine kadar devam edeceği ilkesini göz ardı etmek gene de mümkün olamayacaktır.

Benzer bir iddia, 102'nci maddenin öngördüğü cumhurbaşkanını seçememe durumunda, TBMM'nin diğer yetkilerini kullanmaya devam edebileceği; fakat erken seçim kararı alamayacağı iddiasıdır. Bu iddia da, seçim kararını ve seçim tarihinin belirlenmesini Yüksek Seçim Kurulu'na bırakması itibarıyla, yukarıda değinilen gerekçelerle reddedilmelidir. 102'nci maddedeki durumun varlığı, Meclis'in hiçbir yetkisinde azalma meydana getiremez. Aksini düşünmek, 77'nci maddenin sözüne ve ruhuna tümüyle aykırıdır. Aynı şekilde, TBMM'nin seçimlerin yenilenmesine ve seçim tarihinin 22 Temmuz olarak belirlenmesine dair kararının, herhangi bir nedenle Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilebileceği düşünülemez.

Hukuken hiçbir geçerliliği olmayan bu iddialara, AK Parti hakkında seçimlerden önce kapatma dâvası açılabileceği, böylece seçmen davranışlarının etkilenmeye çalışılacağı gibi inanılması güç bir senaryo da eklendiğinde durumun ciddiyeti ortaya çıkmaktadır. Bütün bu iddialar bir sinir harbinin parçaları ise elbette ayıp ve tehlikelidir. Ama bunun ötesinde ciddî bir planın unsurları olarak düşünülüyorsa, o zaman ortada gerçekten vahim bir durum var demektir. Bu zihniyet, toplumun ne kadar kutuplaşmış olduğunu ve demokrasi görüntüsü altında bir vesayet rejimini savunanların nelerden medet umduklarını göstermesi açısından ibret vericidir. Son günlerde vesayet rejimi taraftarlarının seslerini daha yüksek ve daha cüretkâr biçimde duyurmaya başlamaları ilginçtir. Bir televizyon programında çok ünlü bir anayasa hukuku profesörü, Türkiye'de devrimin tamamlanmamış olduğunu, devrim tamamlanana kadar birtakım süzgeçlere ve filtrelere ihtiyaç bulunduğunu söyleyebilmiştir. Hangi devrimin, kimin tarafından ve nasıl tamamlanacağı sorularının cevabı açık olmamakla birlikte, filtre ve süzgeçlerden, askerî ve bürokratik makamların vesayeti altında yarım, hattâ çeyrek porsiyon bir demokrasinin kastedildiğinde kuşku yoktur. Benzer şekilde, Cumhuriyet mitinglerinin düzenleyicilerinden biri olan saygın bir profesör, ordunun siyasal süreçte görüşlerini belirtmeye hakkının olduğunu ve aynı zamanda bir sivil toplum kuruluşu olarak çalıştığını ifade etmiştir. (Türkan Saylan'la röportaj, Star, 15 Mayıs 2007) Bu örneklerin listesini alabildiğince uzatmak mümkündür.

İşin daha da üzüntü verici tarafı, bu tahriklere yargı organının da âlet edilmesine çalışılmasıdır. Bağımsız ve tarafsız bir yargı, hürriyetçi demokrasinin olmazsa olmaz şartıdır. Bu bağımsızlığın örselenmesi ne kadar tehlikeli ise, halk iktidarının bir çeşit yargı iktidarına (juristocracy) ya da bir hâkimler hükümetine dönüştürülmesi de o kadar kabul edilemez. Herkesçe bilinmesi gerekir ki, yukarıda değinilen senaryolardan bir tekinin gerçekleşmesi halinde dahi, yurt içinde ve dışında hiçbir sağduyu sahibi demokratı Türkiye'de gerçek bir demokratik rejimin var olduğuna inandırmak mümkün olmayacaktır. Türkiye, vesayetçi yarı-demokrasi ile gerçek liberal demokrasi arasında tercihini yapmak zorundadır.

BİLKENT ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ PROF. DR. ERGUN ÖZBUDUN





haber7
YORUM YAZIN
Profiliniz ziyaretci statüsünde görünüyor. Yorumlarınız aşağıdaki isimle yayınlanacaktır
Değiştir
Dilerseniz web sitemize üye olarak daha özgün bir profil oluşturabilir ve yorumlarınızı hesabınızdan takip edebilirsiniz
Kodu Girin
Yapacağınız yorumların şiddet ve hakaret içermemesine lütfen dikkat edin. Aksi taktirde yorumlarınız onaylanmayacaktır. Gönder
18.06.2025
13:47
Bingöl`de 15 bin kök kenevir ele geçirildi
Bingöl'de 15 bin kök kenevir ele geçirildi
Bingöl'ün Genç ilçesinde jandarma ekiplerince yapılan çalışmada, 15 bin 300 kök kenevir bitkisi ele geçirildi.
18.06.2025
13:40
12Bingölspor ismini ve logosunu değişti!
12Bingölspor ismini ve logosunu değişti!
Daha önce çeşitli sebeplerle isim değişikliğine uğrayan ve son olarak '12Bingölspor' adıyla faaliyet gösterirken M.Engin Özturan öncülüğündeki yönetim tarafından alınarak 3. Lig'e çıkarılan yeşil beyazlı temsilcimiz, kurumsal kimliğini yenileyip ismini ve logosunu değiştirdi. Yeni ismi Bingölspor FK olarak tescillendi, logosunda ise Bingöl'ün folklorik sembolü olan kartal ile güneş ve dağ figürleri yer aldı.
18.06.2025
13:34
Bingöl`de Hungo Bungo Derneği Kuruldu
Bingöl'de Hungo Bungo Derneği Kuruldu
Alurca'da 'Çiçekleri Öpmek' anlamını taşıyan 'Hungo Bungo' adıyla arıcılık ve doğa alanındaki etkinlikleriyle öne çıkan grup, dernekleşme kararı aldı ve kuruluş dilekçesini Solhan Kaymakamlığına sundu. Hedeflerini ise 'Bingöl Balından sonraki hedefimiz Bingöl'e Milli Park kazandırmak' olarak açıkladılar.
17.06.2025
17:09
Vali Usta`dan yatırımcılara Bingöl çağrısı!
Vali Usta'dan yatırımcılara Bingöl çağrısı! 'Asla pişman olmayacaksınız'
Yeni Yatırım Teşvik Sistemi Bilgilendirme Toplantısı'nda iş dünyasına Bingöl'e yatırım çağrısında bulunan Bingöl Valisi Dr. Ahmet Hamdi Usta; 'Bingöl'e gelin, asla pişman olmayacaksınız ve kazanacaksınız. Gelin, avantajlarla dolu bu yeni yatırım döneminde siz de yerinizi alın. Bingöl'ün üretim gücünü birlikte büyütelim.'
17.06.2025
16:00
Bingöl`ün Mayıs 2025 kaza bilançosu açıklandı
Bingöl'ün Mayıs 2025 kaza bilançosu açıklandı
Bingöl'de mayıs ayında meydana gelen 108 kazada 145 kişi yaralandı. Trafik kazalarında en sık görülen sürücü hataları ise şöyle sıralandı:
17.06.2025
15:49
Bingöl`de menengiçler fıstık olacak
Bingöl'de menengiçler fıstık olacak
Bingöl Valisi Ahmet Hamdi Usta, Genç ilçesinde fıstık aşılama çalışmalarını inceledi.
Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir
©Copyright 2017
Haberler, Fotoğraf Galerisi, Video Galerisi, Köşe Yazıları ve daha fazlası için arama yapın