Geceyarısı ekspresi hatırlatmasıAylık Ulusa Sesleniş programında konuşan Başbakan Erdoğan ülkedeki barış ortamına dikkat çekerek " Türkiye bu noktaya Geceyarısı Ekspresi'nden geldi" dedi.![]() Başbakan Erdoğan, televizyonlarda yayınlanan Ulusa Sesleniş konuşmasında hükümetin icraatları hakkında bilgiler verdi. Son dönemde, kalkınma yolunda büyük adımlar attıklarını belirten Erdoğan, ''Şimdi geldiğimiz noktayı, dört yıl önce bazıları hayal bile edemiyordu'' dedi. Eski dönemlerin kriz ve kaos ortamından kurtularak, çok önemli hedefleri yakaladıklarını vurgulayan Erdoğan, ciddi başarılar elde ettiklerini söyledi. Bu başarıların, her türlü göstergeden okunmasının mümkün olduğunu kaydeden Başbakan Erdoğan, günlük hayatta da bu başarıların vatandaşlar tarafından görüldüğünü dile getirdi. ''Ama daha da güzeli, bu gerçeği Türkiye'nin bütün dünyada hızla yükselen grafiğinde, itibarında görmemizdir'' diyen Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: ''Açık, net söylüyorum: Türkiye artık, bizim devraldığımız o eski Türkiye değildir. Bazıları görmek istemese de, sizlerin görmenizi engellemeye çalışsa da gerçek budur. Artık Türkiye'nin imajı değişmiştir. Türkiye artık, kabuk değiştiren bir ülkedir. Unutmayalım ki biz bugünlere 'gece yarısı ekspresi'yle, ekonomik krizlerle, demokratik zaaflarla anıldığımız günlerden geldik. Memnuniyetle ifade edebilirim ki Türkiye, bugün bütün dünya için bir ilgi odağıdır, bir cazibe merkezidir. Son dört yılda dış itibarımızın ne kadar arttığını, imajımızın nasıl değiştiğini görmek için, sadece Kasım ayında art arda ev sahipliği yaptığımız uluslararası zirve ve toplantılara bir göz atmak bile yeterli olacaktır.'' -''BÜTÜN BUNLAR NEDEN DÜN OLAMIYORDU DA BUGÜN OLABİLİYOR?''- Kasım ayının, dünyada bütün gözlerin Türkiye'ye çevrildiği bir ay olduğunu belirten Erdoğan, bu ay boyunca, dünyanın geleceğine dair her alanda çok temel projeksiyonların yapıldığı, rotaların çizildiği, stratejilerin belirlendiği çok sayıda önemli uluslararası toplantıya ev sahipliği yapıldığını ifade etti. Bu buluşmaların en önemlilerinden biri olarak Türkiye'nin İspanya ile birlikte yürüttüğü Medeniyetler İttifakı girişiminin İstanbul zirvesini gösteren Erdoğan,başta BM Genel Sekreteri Kofi Annan olmak üzere pek çok önemli misafirin 13 Kasımda, bu zirvede bir araya geldiğini hatırlattı. 21. Yüzyılın küresel barış projesi olan Medeniyetler İttifakı girişiminin eylem planını bu zirvede bütün dünyaya açıkladıklarını kaydeden Erdoğan, zirvenin yankısının büyük olduğunu, bütün dünyada Türkiye ve İstanbul'un konuşulduğunu söyledi. Erdoğan, 6 Kasım 2006'da Uluslararası Telekomünikasyon Birliği Genel Kurulu, 13 Kasım 2006'da Dünya Muhasebe Kongresi, 15 Kasım 2006'da Dünya Sağlık Örgütü Obezite ile Mücadele Avrupa Bakanlar Konferansı, 18 Kasım 2006'da Dünya Türk İş Adamları Kurultayı, 20 Kasım 2006'da İslam Konferansı Örgütü Üye Ülkelerde Kadının Kalkınmadaki Rolü Konferansı, 22 Kasım 2006'da MÜSİAD tarafından organize edilen 10. Uluslararası İş Forumu ve 23 Kasım 2006'da Dünya Ekonomik Forumu bölgesel toplantısına Türkiye'nin ev sahipliği yaptığını da hatırlattı. Erdoğan, şunları kaydetti: ''Lütfen bir düşününüz... Bütün bunlar neden dün olamıyordu da, bugün olabiliyor? Hatırlarsınız, eskiden hep Türkiye'nin stratejik öneminden bahsedilirdi. Ama kimse bu stratejik önemin ne olduğunu, hangi imkanları barındırdığını açıklamazdı, açıklayamazdı. İşte şimdi bu stratejik önem, sadece lafta kalmıyor, her alanda hayata geçiyor. Önceki dönemlerde katılmayı bile son derece önemli ve itibarlı gördüğümüz dev zirveler bugün ülkemizin ev sahipliğinde gerçekleştiriliyor. Yatırım fırsatlarından dünya ekonomisindeki yeni trendlere, telekomünikasyondan muhasebeciliğe, sağlık sorunlarından küresel barış imkânlarına kadar, dünya meseleleri, artık Türkiye'de konuşuluyor. Bu toplantıların her biri Türkiye'nin imajına, tanıtımına, ekonomisine büyük katkılar sağlıyor. Yalnızca ülkemizde değil, uluslararası toplumun buluştuğu her zeminde fikirlerimizi, önerilerimizi, barıştan yana aktif tutumumuzu sergilemeye devam ediyoruz, devam edeceğiz. İşte Ürdün'e yaptığımız iki günlük ziyaretin ardından Letonya'nın Riga kentindeki NATO zirvesine katıldık. Bütün bu trafik Türkiye'nin, küresel yolların kesişme noktasındaki konumunun giderek güçlendiğini açıkça ortaya koyuyor.'' -SOSYAL RESTORASYON SÜRECİ- Ülke olarak geleceğin dünyasına barışın hakim olması, çatışmaların yerini uzlaşmanın, önyargıların yerini karşılıklı anlayışın, tahammülsüzlüğün yerini hoşgörünün alması için uluslararası her zeminde etkin bir biçimde yer aldıklarını vurgulayan Erdoğan, ''Biliyoruz ki bunu başaramazsak insanlığın sadece bugünü kararmakla kalmayacak, aynı zamanda geleceğimizi de tehlikeye atacağız'' dedi. Erdoğan, şöyle konuştu: ''Savaş ve çatışmaları sona erdirmeden, küresel boyuttaki ekonomik dengesizlikleri de gideremez, dünya nüfusunun yarıya yakınının çektiği sıkıntılara, yoksulluğa, açlığa ve hastalıklara çare bulamayız. Barışı tesis etmeden, istikrarı sağlamadan, gelir adaletsizliklerini gideremez, refahı yaygınlaştıramayız. Burada bir hususa öncelikle dikkatinizi çekmek istiyorum. Bütün dünya ülkelerine bakın. Göreceksiniz ki nerede müreffeh bir toplum varsa, mutlaka kendi içinde barışıktır. Aynı şekilde kendi içinde kavgalı hiçbir toplumda da refahın oluşmadığını göreceksiniz. Çünkü refah bu tür toplumlarda sadece belli bir zümrenin ayrıcalığı olarak ortaya çıkar. Eğer bugün Türkiye'de fakir ve zengin arasındaki makas daralmaya başladıysa asgari ücretin satın alma gücü arttıysa, cumhuriyetimizin temel nitelikleri, milletimizin ortak paydası haline geldiyse biz doğru istikametteyiz demektir. İşte benim, toplumsal yapımızı güçlendiren sosyal restorasyon süreci dediğim şey budur. Onun için diyorum ki Türkiye'mizin bu dönemde en önemli kazanımlarından biri siyasi ve ekonomik istikrar olmuştur. Dışarıda artan itibarımızla birlikte değişen imajımız, içeride de yeniden ortaya çıkmaya başlayan orta sınıfımız, her şeyden evvel yakaladığımız istikrarın neticeleridir. Refah ve istikrar arasında kurduğumuz bu ilişki, bizim dünyaya bakışımızın, gelecek vizyonumuzun da bir gereğidir.'' -''DİSİPLİNLİ, KARARLI VE ETKİLİ BİR EKONOMİ YÖNETİMİ''- Türkiye'nin değişiminde, Hükümetin ekonomi alanında elde ettiği başarıların büyük payı olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, disiplinli, kararlı ve etkili bir ekonomi yönetimiyle Türkiye'nin sadece son dönemin değil, son elli yılın kronik sorunlarından kurtulduğunu ve Cumhuriyet tarihinin rekorlarını kırdığını söyledi. ''Bugün, istikrar içerisinde büyüyen ve en önemlisi önüne dev hedefler koyarak geleceğini planlayan bir Türkiye var'' diyen Erdoğan, enflasyonun dizginlendiğini, Türk insanının özgüvenini yeniden kazandığını, yatırımda, üretimde büyük bir atılım gerçekleştiğini ifade etti. Erdoğan, bütün bunların, son dört yılda Hükümetin uyguladığı kararlı politikaların, gerçekleştirilen tarihi reformların neticeleri olduğunu dile getirdi. ''Çok şükür bugün artık, statik değil dinamik, kırılgan değil dayanıklı, günü kurtaran değil ileriye bakan güçlü bir ekonomiye sahibiz'' diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Peki, yapılacak işler bitti mi? Elbette hayır... Biz, Cumhuriyet tarihinin pek çok açıdan en önemli ekonomik atılımını gerçekleştirmiş olmamıza rağmen, bugün bulunduğumuz yeri bir başlangıç olarak görüyoruz. Böyle görmeye de mecburuz. Şimdi odaklanmamız gereken sorunlardan biri işsizliktir.Türkiye genç bir nüfusa sahip. Dört yıldır, kapanan kepenklerin yeniden açılması, yeni yatırımların, yeni iş imkânlarının ortaya çıkması için çaba harcıyoruz. Çok şükür bugün, nüfus artışımıza rağmen Türkiye işsizler ordusuna yeni işsizler ekleyen bir ülke olmaktan çıkmıştır. Henüz istediğimiz seviyede olmasa da istihdamın artmaya başlaması gerek ekonomimiz, gerekse toplumsal hayatımız açısından çok önemli bir gelişmedir. İşsizlikteki artış eğilimini tersine çevirmek, bir ekonominin en zor başarabileceği işlerden biridir. O sebepledir ki istihdamdaki bu artış eğilimini çok önemsiyor, gelecek adına da son derece hayırlı, son derece umutlu bir işaret olarak görüyoruz.'' Hükümetin bu konuda aldığı mesafeyi rakamların da açıkça ortaya koyduğunu kaydeden Erdoğan, 2002 yılında Türkiye'de 21 milyon 354 bin kişinin istihdam edilirken, Ağustos 2006'da bu rakamın 23 milyon 279 bin kişiye çıktığını söyledi. Erdoğan, bu rakamın, son dört yıl içinde 2 milyona yakın vatandaşın daha iş bularak çalışmaya, üretmeye, ekmeğini kazanmaya başladığını gösterdiğini ifade etti. Bu rakamın hafife alınmaması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, istihdama katılan bu 2 milyon kişinin, Türkiye'nin şu andaki toplam memur sayısına yakın bir rakam olduğunu bildirdi. Bu başarıyı özel sektörle birlikte yakaladıklarını kaydeden Başbakan Erdoğan, bu hususta başka ümit veren gelişmeler de olduğunu ve son bir yıl içinde 180 binin üstünde vatandaşın tarım sektöründen ayrılarak sanayi ve hizmetler sektörüne geçtiğini, orada iş bulup üretime katıldığını söyledi. YORUM YAZIN ![]()
|
|