Gs'deki kavganın nedenini yazdıGalatasaray'da 'liseli-alaylı' kavgasının perde arkasını yazan Ergün Gürsoy göre, Bizans entrikalarını aratmayan çekişmenin nedeni Canaydın'ın Adnan Polat'a verdiği bir söz:![]() Galatasaray yönetiminde yaşananlar karşısında Bizans'taki entrikalar bile masum kalıyor. Seçimler yaklaştıkça, sevgili başkanımızın, Adnan Polat'a gelecek seçim için verdiği "başkanlık sözü"nden nasıl çark edeceğinin sıkıntısı içinde olduğunu da yine en iyi ben anlayabiliyorum... Galatasaray sadece Galatasaraylılar'ın değil, kazandığı uluslararası başarılarla tüm Türkiye'nin takımı olduğunu kanıtlamıştır. Dünya çapında markalaşmış adıyla ülkemizin de tanıtımına büyük katkı sağlamıştır. Galatasaraylı yöneticilerin açıklamaları şöyle: İşler yolunda gitmiyor, Ön plana çıkmak isteyen, Galatasaray değerlerine aykırı düşen kişiler var, Galatasaray'a yakışmayan şeyler oluyor, Galatasaray'a saygısızlık yapılıyor, Galatasaray etiğine uygun olmayan ters şeyler var, Doğru işler yapılmıyor, Bir kısım üyeler arasında mantalite uyuşmazlığı mevcut... Bunlar benim değil, altını çiziyorum, Galatasaraylı yöneticilerin Galatasaray yönetimiyle ilgili tespitleri... İstifa eden, uzun süredir toplantılara katılmayan, birbirlerine küskün, kırgın yöneticiler... Yönetim önce bölünmüştü; şimdi hızla parçalanmaya doğru gidiyor. Asıl endişem, bu parçalanma tehlikesinin camiaya da sıçrama eğiliminde olması... Bazı yöneticiler, haklı olarak tepkilerini ortaya koyuyorlar. Ancak bunlar da tepkilerini ortaya koyuş biçiminde öyle yanlışlar yapıyorlar ki, haklılıkları gölgeleniyor. Galatasaray Lisesi önünde objektiflere poz verip röportaj yapıyorlar. Hani akıllarınca, "Biz, Galatasaray Liseliyiz; Galatasaray Lisesi de arkamızda..." imajı vermeye çalışıyorlar. İster röportajı yapan gazetecinin dolduruşuyla, ister kendi sivri zekalarıyla olsun, böyle bir mizansende oynayarak affedilemeyecek hata yapmışlardır. Yönetimin içinde artık çekişme boyutuna varan pek çok konudan biri olan, yapay "liseli-alaylı" ayırımını medyaya taşıyarak tehlikeli bir adım atmışlardır. Galatasaray Lisesi, ilköğretimi ve üniversitesi ile birlikte hepimizin övündüğü güzide bir ilim ve irfan yuvasıdır. Spordan sanata, siyasetten bilime pek çok alanda ülkemize değerli katkılarını hepimiz biliyor ve takdir ediyoruz. Pek çok G.Saray Liseli dostum, arkadaşım, ağabeyim, kardeşim var. Büyük rahatsızlık duydukları bu yapay ayrıma en başta onlar karşı çıkıyorlar. Bir bütün olan Galatasaray spor camiasını kamplaştırmaya kalkışmak, Galatasaray'a yapılacak en büyük ihanettir. Anlaşılıyor ki, Galatasaray Lisesi tahsili dahi bazı mezunların sadece cehaletini alıyor... Elli bin kişilik stadyumu Galatasaray Lisesi mezunlarıyla mı dolduracaksınız? Galatasaray, sadece Galatasaraylıların değil, tüm Türkiye'nin takımıdır. Aklınızı başınıza toplayın! Fikir boyutundaki her tartışmanıza evet... Ama, kişisel çatışma ve çekişmelerinizde Galatasaray Lisesi'ni obje olarak kullanıp çıkarlarınıza alet etmenize, hayır... Aslında tüm anlaşmazlık, uyuşmazlıkların nedeni belli... Başka türlü yansıtılmaya çalışılsa da çekişmeler, mevki kaparak medyada görünme isteği ve futbol şubesinin yönetilmesinden kaynaklanıyor. Galatasaray yönetiminde yaşananlar karşısında Bizans'taki entrikalar bile masum kalıyor. Ve bütün bu olumsuz gelişmeler karşısında sevgili başkanımızın tek başarısı, sahip olduğu yüksek ikna gücü sayesinde, yöneticileri istifalarından vazgeçirmesi... Çok yakın ve kendisini iyi tanıyan bir dostu olarak sevgili başkanımızın yaşadığı sıkıntıları anlayabiliyorum. Örneğin, itiraf edemese de, aynen benim yönetimde olmamdan duyduğu pişmanlığı, şimdi Adnan Polat ile onun yönetime soktukları, profesyonel olarak işe aldırdıklarıyla yaşadığını çok iyi biliyorum. Seçimler yaklaştıkça, sevgili başkanımızın, Adnan Polat'a gelecek seçim için verdiği "başkanlık sözü"nden nasıl çark edeceğinin sıkıntısı içinde olduğunu da yine en iyi ben anlayabiliyorum... Ama ne yaparsınız ki, sevgili başkanımızın değişmez anlayışı bu... Birinci önceliği, ne pahasına olursa olsun, başkanlık seçimini kazanmaya ve başkanlığını sürdürmeye verdiğinden, böyle istenmedik sonuçlara da katlanmak zorunda kalıyor. Sevgili başkanımızın, seçimi kazanmasında Adnan Polat'ın etkinliği olmasa bile bunu açıklamasını doğru bulmadım. Seçim çalışması, ekip işidir. Seçim sürecinde yanınıza alıp birlikte çalıştığınız insanları, seçimi kazandıktan sonra yok saymayı etik bulmadığım gibi, sevgili başkanımıza da yakıştıramıyorum. 100 oy getiren de sadece kendi oyunu veren de sana seçimi kazandırdı. Sevgili başkanımızın yapması gereken, kendisi için emek ve çaba sarf edenlere teşekkür etmektir. Sevgili başkanımızın yönetiminden bütün Galatasaraylılar şikayetçi... Ama hakkını yemeyelim, memnun olanlar da var: rakiplerimiz... Camia da, maalesef, yaşananlardan olumsuz etkileniyor. Tribünlerdeki tehlikeli pankart savaşlarının başka bir açıklaması olamaz... Geleneğimizde bulunmayan "pankartla konuşma" üslubu Galatasaray'a hiç yakışmıyor. Bunları kim yapıyor ya da yaptırıyorsa, günün birinde bumerang gibi kendisini vuracağından hiç kuşkusu olmasın. Galatasaray'a yakışmayan bu tavırlardan büyüklerimiz, eşlerimiz, çocuklarımız kısaca bütün camia rahatsızlık duyuyor. Bir an evvel son bulmalı... Sportif başarısızlıklarınızı gelecek sezon kazanacağınız başarılarla telafi edebilirsiniz. Ama şimdiki yönetim biçiminizle Galatasaray'da neden olacağınız kalıcı tahribatın nelere mal olacağını düşünmek dahi istemiyorum... Kötü sona hızla yaklaşıyorsunuz... Köklü Galatasaray geleneğinin de bir tahammül sınırı olduğunu ve sizi yönetimden uzaklaştıracak refleksleri bulunduğunu unutmuş gözüküyorsunuz... haber7 YORUM YAZIN ![]()
|
|