Hakim hürriyet'in haberini reddettiAlmanya'daki Deniz Feneri davasında mehkeme heyeti mali komiser Böhm'ü dinledi. Böhm, Hürriyet'in haberini delil gösterince fırçayı yedi.![]() Almanya'daki Deniz Feneri derneğinde yapılan yolsuzluk iddialarıyla ilgili davanın duruşmalarına bugün devam edildi. Hakim Müller duruşmanın başında bu davayla ilgili Türkiye'den ve Almanya'da herhangi bir kimse ya da kuruluştan baskı görmediklerini ifade ederek, "Burası Almanya. Burada yargı bağımsızdır. Türkiye'yi bilmem. Bize herhangi bir kimse ya da kuruluş baskı yapmadı ve yapamaz da" diye konuştu. Yerel saat ile 10.00'da başlayan davada hakim Johann Müller başkanlığındaki mehkeme heyeti mali komiser Alexander Böhm'ü dinledi. Böhm Hürriyet gazetesinde yer alan Süleymaniye mahallesi muhtarının "Biz kimseden yardım almadık" ifadesini mahkeme heyetine göstererek, sanıkların yardım derneği olarak kurulan Deniz Feneri Derneğinde yardım dışında her türlü siyasi ve ticari faaliyet yürüttüklerini söyledi. Mahkeme başkanı Müller ise gazete haberleri ile bu davanın yürümeyeceğini ifade ederek Böhm'ün daha gerçekçi delilleri anlatmasını istedi. Böhm yapılan incelemelerde Türkiye'de herhangi bir parti, başbakan ya da başbakanlığa para gönderildiğine dair bir belge ya da bulguya rastlamadıklarını kaydetti. Böhm buna karşın derneğin muhasebe işlerinden sorumlu Firdevsi Ermiş'in bilgisayarında Mehmet Gürhan'ın Türkiye'de başbakanlığa teslim edilmek üzere ibaresi yer alan bir imzasız bir belgesini bulduklarını ve üzerinde miktar yazmadığını belirterek, "Bu belge Türkçe hazırlanmış ve üzerinde başbakanlığa verilmek üzere teslim alan Mehmet Gürhan teslim eden ise Firdevsi Ermiş ibaresi var. Ancak bu para ne başbakanlığa ne de başka bir yere gitmiş. Herhangi bir resmi ya da gayrı resmi bir evrak yok. Tercümede başbakanlık yerine başbakan yazılmış. Tercüme hatasının neden kaynaklandığını ben bilemiyorum. Ancak bu miktarı belli olmayan paranın Tsunamide zarar görenler için Endenozya'ya gönderildiğini Ermiş'in ifadelerinden anladık" dedi. Bu ifadeye karşın sanık avukatları söz alarak başbakan ile başbakanlığın farklı olduğunu belirterek tercüme hatasının neden kaynaklandığını sordular. Komiser Böhm ise tercümenin Mehmet Taşkan tarafından yapıldığını ve neden başbakanlık yerine başbakan yazdığını anlayamadığını ifade etti. Mahkeme Başkanı Müller "Bizim için tercümenin farkı olmayabilir ama Türkiye için çok önemli. Başbakan ya da başbakanlık ifadesi" dedi. Müller salonda bulunan tercümana başbakan ve başbakanlıkın tercümesini sordu. Tercüman da tercümeyi doğru şekilde mahkeme heyetine söyledi. Böhm, sanık Firdevsi Ermiş'in bu evrakın sadece bir form olduğunu ve her zaman değiştirebileceğini anlattığını belirtti ve Ermiş'in "Almancam iyi olmadığından Mehmet Taşkan'a Almancasını yazdırdım. Bu "alındı" belgesinin tercümesini Mehmet Taşkan yaptı. Miktar belli değildi" şeklindeki ifadesini okudu. Böhm şöyle devam etti: "Gayrı resmi muhasebede "teslimat ZK" ibaresini bulduk. Ermiş'e paranın nereye gittiğini sorduk o da "Paranın Zekeriya Karaman'a ödendiği görülüyor ancak Tsunamiden zarar görenlere gittiğini biliyoruz" dedi." -"ZAHİT AKMAN KURYE MİYDİ, BİLMİYORUZ" Komiser Alexander Böhm yaşanan para trafiğini anlatarak Firdevsi Ermiş'in ifadesinde, "RTÜK Başkanı Zahid Akman ve Kanal 7 yöneticisi olan Zekeriya Karaman'a yıllar içinde 639 bin Avro para gönderildiğini söylediğini" belirtti. Ancak bu paraların kaydını gösterir kesin bir belge olmadığını bildirdi. Belgelerde sadece ZA'dan ZK'ya yapılan ödemeler olduğunu bildiklerini kaydetti, "Ermiş'in ifadesine göre ZA'nın Zahid Akman ZK'nın da Zekeriya Karaman olduğunu düşünüyoruz" diye konuştu. Böhm, Akman'ın 2003-2005 arasında Almanya'da ikamet gösterdiğini ve Mehmet Gürhan ile ticari ilişki içinde olduğunu belirterek, "Kendisinin dernekle bir ilişkisi yoktu. Herhangi bir sorumluluk yüklenmemişti. Akman'ın kuryelik yapıp yapmadığı belli değil. Bunu bilmiyoruz" dedi. Böhm, Zekeriya Karaman'ın Türkiye'de siyasete etki yapan İskender Paşa dergahı müritlerinden ve eski başbakanlardan Necmettin Erbakan'ın güvendiği bir milletvekili olduğunu ve kendisine 4,5 milyon Avro para gönderildiğini gayrı resmi muhasebeden anladıklarını kaydetti. Sanık avukatı burada araya girerek ifadelerin yanlış olduğunu ve Karaman'ın hiç bir zaman milletvekili olmadığını sadece parti üyesi olduğunu hatırlatarak Böhm'ün internet üzerinden yaptığı araştırmaların gerçekçi bir araştırma olmadığını ifade ettiler. Böhm daha sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Mehmet Gürhan'ın çektirdiği fotoğrafı ve Zekeriya Karaman'ın oğlu Habib'in düğün görüntülerini sundu. Böhm fotoğrafı Gürhan'ın odasında bulduklarını ve düğünü ise Zekeriya Karaman'ın siyasilerle olan ilişkisine atıfta bulunmak için gösterdiğini kaydetti. Mahkeme başkanı Müller ise kişilerin özel hayatının bu davayla ilişkilendirilmemesini isteyerek Böhm'den düğün görüntülerini bırakmasını istedi. Sanık avukatları da burada söz alarak, 2002'de çekilen fotoğrafta Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakan olmadığını ve Hürriyet Avrupa tesislerinin açılışı için Almanya'da bulunduğunu belirterek, "Normal zamanda yapılan bir açılış için Almanya'ya gelen bir kişinin Kanal 7 televizyonunu ziyeret etmesi gayet normal. Böhm de bunun normal bir ziyaret olduğunu kabul ediyor" dediler. Alexander Böhm, Mehmet Gürhan'ın Milli Görüş üyesi bir kişi olduğunu, çalışmalarında bu ideolojiyi yaymak için çalıştığını ifade ederek, "KRV eyaleti Anayasayı Koruma Teşkilatının yazdığı mektupta kendisine bunlar soruldu. Kendisi de bunu bir ölçüde kabul eden bir mektubu oraya yollamış" dedi. Sanıklar Mehmet Gürhan, Mehmet Taşkan ve Firdevsi Ermiş mahkeme salonuna elleri kelepçeli getirildi. Davayı CHP Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve çok sayıda gazeteci izliyor. AA Komiser Böhm'den, 5 geri adım Almanya'daki Deniz Feneri e.V. davasında suçlamaları yapan komiser Böhm, 5 konuda geri adım attı. Böhm'ün avukatların sorularına verdiği cevaplar: Sedat AÇIKBAŞ'ın haberi Almanya'nın Frankfurt Eyalet Mahkemesi'nde görülen Deniz Feneri e.V. davasında komiser Alexander Böhm ile mahkeme heyeti ve avukatlar arasında ilginç diyaloglar yaşandı. Komiser Böhm'ün Türk medyasında çıkan haberleri mahkemeye sunmaya kalkışması üzerine mahkeme başkanı hakim Johann Müller, "Bu dava gazete haberleri ile yürümez. Gerçekçi delillerin varsa onları ortaya koy" diye uyardı. Komiser Böhm'ün, suçlamalarını sürdürmesi üzerine bu kez sanık avukatları sorularla duruşmaya müdahale ettiler. Böhm, avukatların sıkıştırması üzerine 5 konuda geri adım attı ve net cevaplar verdi. 1- Türkiye Deniz Feneri ile Almanya'dake Deniz Feneri e.V. arasında bir bağ yoktur. 2- Yapılan araştırmalarda Zahit Akman'ın, Deniz Feneri e.V. ile bir alakası olmadığı ortaya çıktı. 3- Mahkeme hazırlık aşamasında ve sonrasında Türkiye'den siyasi bir baskı olmadı. 4- Türkiye'de herhangi bir parti, başbakan ya da başbakanlığa para gönderildiğine dair bir belge ya da bulguya rastlamadık. 5- Bağış yapan kişilere ilişkin 600 klasör evrak bulunuyor. Biz bunların arasından 40'ını inceledik, sadece birinde hata tespit ettik. Komiser Böhm, bütün iddialarının itirafçı sanık Firdevsi Ermiş'in açıklamalarına dayandığına ilişkin sözlerini tekrarladı. İHA YORUM YAZIN ![]()
|
|