Anayasa Mahkemesi Başkanlığı, cumhurbaşkanlığı seçim turlarında 367 şartına ilişkin yapılan başvurunun ardından Mahkemeye yönelik söylemlerle ilgili resmi internet sitesinde bir açıklama yayınladı. Anayasa Mahkemesinin, kendisine yapılan başvurularda her türlü siyasi düşüncenin ve çekişmenin dışında kalarak, Anayasada ve diğer yasalarda belirtildiği şekilde hukukun üstünlüğüne dayalı, tam bir bağımsızlık ve tarafsızlık içinde vicdani kanaatine göre karar verdiği belirtilen Başkanlık, cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde yazılı ve görsel basında yer alan Mahkemeye yönelik söylemler nedeniyle açıklama zorunlu görüldüğü bildirdi.
VİCDANI KANAATİMİZLE KARAR VERDİK
Açıklamada, CHP Genel Başkanı Deniz Baykalın Anayasa Mahkemesinin 367 milletvekili bulunmadan cumhurbaşkanı seçilebileceği yönünde karar vermesi durumunda, Türkiyenin tehlikeli bir çatışma ortamına sürükleneceği şeklindeki sözleri anımsatılarak, Baykalın ifadeleri tahrik edici olarak değerlendirildi. Çeşitli kişi ve kurumların Mahkemenin verdiği kararları tartışmalı hale getirecek yayın ve ifadeler de kullandığı, bunların da kabul edilemez sorumsuz davranışlar olduğu vurgulanan açıklamada şöyle denildi:
Anayasa Mahkememizin, Cumhurbaşkanı seçimine yönelik bir davanın önüne gelmesini arzu etmemesinin nedeni, Üyelerimizin bu konuda karar vermekten kaçınmaları değil böyle bir sorunun Meclis içinde çözümlenmesinin demokratik parlamenter sürece daha uygun olduğu yolundaki düşüncesinden kaynaklanmaktadır.
Her vesileyle ifade edildiği gibi, Anayasal örgütlenmenin temeli olan erkler ayrılığı konusuna Mahkememiz önem vermekte ve yargı görevini Anayasa ve Hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde yerine getirmeye özen göstermektedir. Üyelerimiz, devlet ciddiyeti anlayışı içinde bütün Cumhurbaşkanlarına gerekli saygıyı duymakla birlikte kendilerini seçen Cumhurbaşkanına bir diyet borcu olduğunu düşünmemektedir. Bu bakımdan hangi Cumhurbaşkanının kimi seçtiği gibi bir tespitle değerlendirmeye tabi tutulmaları saygıdan uzak, ciddiyetsiz bir tutum olarak nitelendirilmiştir.
Mahkemelerin bağımsızlığını düzenleyen Anayasanın 138. maddesindeki, Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. şeklindeki açık hükme rağmen, yüklendikleri görev ve sorumluluk bilinciyle bağdaşmayan ve alışılmamış davranışlarının kabul edilmez etkisi ve olumsuzluğunun değerlendirilmesi kamu oyunun takdirine bırakılmaktadır.
BAYKALIN SÖZLERİ SUÇ
Açıklamada bu tür hukuka aykırı açıklama ve yayınların Anayasanın 138. maddesinin açık hükmüne ters düştüğü ve Türk Ceza Kanunu anlamında suç sayılacağının izahtan vareste olduğu belirtildi.
ERDOĞAN MAHKEMEYİ HEDEF GÖSTERMİŞTİR
Açıklamada, Mahkemenin kararını vermesinin ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın bugünkü grup toplantısındaki değerlendirmelerine de yanıt verildi. Açıklamada, Mahkeme kararını verdikten sonra yapılan hukukun katledildiği demokrasiye kurşun sıkıldığı gibi açıklamalar amacını aşan ve kurumu hedef gösteren aynı sorumsuz davranışlar kapsamında değerlendirilmektedir denildi.
Anayasa Mahkemesinin, geçmişte olduğu gibi bundan sonra da, tam bir bağımsızlık ve tarafsızlık içinde, Türk milleti adına karar veren ve yüksek yargı organına yakışır şekilde vicdani kanaatine göre davranacağı vurgulanan açıklamada Anayasa ve Hukuk devleti ilkeleri doğrultusunda çalışmalarını sürdürmeye devam edecektir denildi.
İŞTE AÇIKLAMANIN TAM METNİ!
Anayasa Mahkemesi Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada, Anayasa Mahkemesi'nin cumhurbaşkanı seçiminin birinci turuna ilişkin karar sürecindeki açıklamalar konusunda, ''Bu türlü hukuka aykırı açıklama ve yayınların Anayasa'nın 138. maddesinin açık hükmüne ters düştüğü ve Türk Ceza Kanunu anlamında ise suç sayılacağı izahtan varestedir'' denildi.
Yazılı açıklamada, Anayasa Mahkemesi'nin kendisine yapılan başvurularda her türlü siyasi düşüncenin ve çekişmenin dışında kalarak Anayasa'da ve diğer yasalarda belirtildiği şekilde, hukukun üstünlüğüne dayalı tam bir bağımsızlık ve tarafsızlık içinde vicdani kanaatine göre karar verdiği kaydedildi.
Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde yazılı ve görsel basında mahkemeye yönelik yer alan söylemler konusunda açıklama yapılmasının zorunlu görüldüğü vurgulanan açıklamada, şöyle devam edildi:
''Bu bağlamda 'Anayasa Mahkemesinin 367 milletvekili bulunmadan cumhurbaşkanı seçilebileceği yönünde karar verilmesi durumunda Türkiye'nin tehlikeli bir çatışma ortamına sürükleneceği' şeklindeki tahrik edici açıklamalar ile çeşitli kişi ve kurumların, mahkememizin verdiği kararları tartışmalı hale getirecek yayın ve ifadeleri kabul edilemez sorumsuz davranışlardır.
Anayasa Mahkememizin cumhurbaşkanı seçimine yönelik bir davanın önüne gelmesini arzu etmemesinin nedeni, üyelerimizin bu konuda karar vermekten kaçınmaları değil, böyle bir sorunun meclis içinde çözümlenmesinin demokratik parlamenter sürece daha uygun olduğu yolundaki düşüncesinden kaynaklanmaktadır.
Her vesile ile ifade edildiği gibi anayasal örgütlenmenin temeli olan erkler ayrılığı konusuna mahkememiz önem vermekte ve yargı görevini Anayasa ve hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde yerine getirmeye özen göstermektedir.
Üyelerimiz devlet ciddiyeti anlayışı içinde bütün cumhurbaşkanlarına gerekli saygıyı duymakla birlikte kendilerini seçen cumhurbaşkanına bir diyet borcu olduğunu düşünmemektedir. Bu bakımdan hangi cumhurbaşkanının kimi seçtiği gibi bir tespitle değerlendirmeye tabi tutulmaları saygıdan uzak, ciddiyetsiz bir tutum olarak nitelendirilmiştir.
Mahkemelerin bağımsızlığını düzenleyen Anayasa'nın 138. maddesindeki 'Hakimler görevlerinde bağımsızdırlar. Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz' şeklindeki açık hükme rağmen yüklendikleri görev ve sorumluluk bilinciyle bağdaşmayan ve alışılmamış davranışlarının kabul edilmez etkisi ve olumsuzluğunun değerlendirilmesi kamuoyunun takdirine bırakılmaktadır.
Ancak bu türlü hukuka aykırı açıklama ve yayınların anayasanın 138. maddesinin açık hükmüne ters düştüğü ve Türk Ceza Kanunu anlamında ise suç sayılacağı izahtan varestedir.
Mahkeme kararını verdikten sonra yapılan 'Hukukun katledildiği', 'Demokrasiye kurşun sıkıldığı' gibi açıklamalar amacını aşan ve kurumu hedef gösteren aynı sorumsuz davranışlar kapsamında değerlendirilmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi geçmişte olduğu gibi bundan sonra da tam bağımsızlık ve tarafsızlık içinde Türk milleti adına karar veren ve yüksek yargı organına yakışır şekilde vicdani kanaatine göre davranacak, Anayasa ve hukuk devleti ilkeleri doğrultusunda çalışmalarını sürdürmeye devam edecektir.''
ERDOĞAN, GRUPTA NE DEMİŞTİ?
Partisinin TBMM Grup toplantısında konuşan Erdoğan, Anayasa Mahkemesi kararına değindi. Erdoğan, kararı eleştirirken şu sözleri kullandı:
'Aynı zamanda bu nedir, biliyor musunuz? Bu, demokrasiye sıkılmış bir kurşundur. Bu, halkın çoğunluğunu teslim ettiği iradeyi, azınlığın iradesine mahkum etmektir. Bu bunu gerektirir. Yani, burada azınlığı temsil eden bir parti, icabında kalkacak, çoğunluğu temsil eden bir partiyle pazarlığa oturacak. Ya benim istediğim olacak, ya benim dediğim olacak Demokrasilerde böyle bir şey yok. Herkes layıkını bulacak, hakkını bulacak. Hakkının karşılığını alması gerekir. Hakkından fazlası olduğu zaman bunun adı adalet olmaz. Bu blokajı aşmak için referandum gerekirse, referandum diyoruz.' CHPnin millete saygısının olmadığını, bu yüzden millete gidemeyeceğini savunan Erdoğan, 'Cumhurbaşkanını millete seçtiremez, bundan da kaçacaktır' diye konuştu.