Dosyanın, basın kanununun hükümlerine göre mahkeme konusu bile olmayacağını, Cumhurbaşkanlığı makamının şikayet dilekçesiyle bir dava uydurulduğunu savunan Bazencir, şunları kaydetti: “Hukukun keyfiyete alet edildiği bu dava sonucu ne olursa olsun yok hükümdedir. MİT Tırlarıyla ilgili gerçekler bir sene müddetçe hükumet gazeteleri dahil her yerde tefrika edilmişken, Can Dündar ve Erdem Gül yazınca ‘'Devlet sırrı' olarak ilan edilmiş ve casusluk suçlamasıyla iki gazete tutuklanmıştır. çalışanları, FETÖ olarak nitelendiren cemaat tarafından defalarca eziyete uğratılan ve hatta hapse atılan Cumhuriyet gazetesinin kurumsal olarak en öndeki iki çalışanı, bu örgüte yardım/yataklıkla suçlanarak kamuoyunun zekasıyla alay edilmiştir.”
Mahkeme kararının basın tarihine, en vicdansız kararlarından biri olarak geçeceğini belirten Bazencir, “Bu karar, tüm ortakları için utanç vesikası olacaktır. Ancak bu tutuklama kararı Türkiye'nin demokrasi ve özgürlük mücadelesinde yeni bir başlangıcın da müjdecisidir. Çünkü karar, Erdoğan ve ekibinin korkularının tescilidir. Korkularına esir olmuş bu sözde iktidar sahipleri kaçak saraylarının içinde kendilerine yarattıkları dünyadan başlarını dışarı her uzattıklarında yalnızlıklarıyla baş başa kalacaklardır. ‘Bizler casus değiliz, hain değiliz, kahraman değiliz Bizler gazeteciyiz burada yapılan şeyde baştan sona gazetecilik faaliyetidir' diyen can Dündar ve ‘'bir gazeteci, ülkenin tehlikede olduğunu görüyorsa bu haberi yapmak onun görevi, zorunluğudur' diyen Erdem Gül'ün en içten duygularımızla kucaklıyoruz. sevgili can ve erdem. Sizleri tanıyor olmaktan gurur duyuyoruz. Halkın haber alma özgürlüğüne duyduğunuz sarsılmaz inanca yıllardır duyduğumuz hayranlığı bir kez daha ifade etmeyi zorunluluk görüyoruz. Meslektaşlarımızla sürdürdüğünüz eşsiz dayanışma, kapınızı çalan tüm mağdurlara karşı gösterdiğiniz yakın ilgi için sizlere teşekkürlerimizi iletiyoruz. biliyoruz ki başınız dik girdiğiniz o ceza evinden, başınız dik olarak çıkacaksınız, ancak siz ceza evine girerken sevinç çığlıkları atanlar , ‘oh olsun' diyenler korkak yürekleri ve karanlık yüzlerinin teşhir olduğunu unutmasın. Haksız karara rağmen şahsi menfaatleri için susmayı tercih edenlerde unutmasın ki onlar boğacak da bu suskunluklardır. Onlar, silinmeyecek bir utancı kişisel tarihlerine not ettiler. Susmayanlar, bu haksız karar tepki gösteren tüm vatandaşlarımızın da Can ve Erdem'in şahsımca selamlıyoruz, gösterdiğimiz bu dayanışma, Türkiye'nin gelişmesinin önünde duran tüm kötülük ve engellerin yok edilmesinde önemli kilometre taşlarından biri olacaktır” ifadelerini kullandı.