Genç Anadolu Lisesi'nde sınıfların kız ve erkeklere göre ayrılmasının ardından, ilgili kurum amirine soruşturma açıldığı öğrenildi. Yaşanan gelişmenin ardından açıklamalarda bulunan Bingöl Eğitim Bir Sen İl Başkanı Yunus Kava, söz konusu talebin velilerden geldiğini iddia etti.
Kava, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Genç ilçemizde Genç Anadolu Lisesi, velilerin talebi üzerine yeni bir uygulama başlattı. Okul Aile Birliği'nde alınan karara göre öğrenciler için ayrı ayrı erkek ve kız sınıfları açıldı ve karma duruma son verildi. Her fırsatta demokrasi ve özgürlük kelimelerini dilinden düşürmeyen Eğitim-Senin hedef göstermesi sonucu velilerin isteğini yerine getirme suçu(!) sebebiyle okul müdürü hakkında inceleme başlatıldı.
Aslında bu işi cinsiyetçi bir tutum olarak gösteren bu sendikamsı yapıların ise bu milletin cinsiyet ayarlarını bozmak için “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” adı altında LGBT komisyonları kurup cinsiyeti ortadan kaldırma çabası ise herkesin malumudur. Bu sendikamsı yapılar işine gelince hukuk maskesi takar ama, işin aslında ise bütün hukuku ayaklar altına alan marjinal yapıların karargâhı haline gelmiştir.
Karma Eğitim Pedagojik Değil, İdeolojik Eksende Tartışılıyor
Aslında bu mesele ne Genç Anadolu Lisesi'nin ne de herhangi bir okulun özel meselesi değil ülkemizin belki de dünya ülkelerinin sürekli tartıştığı, bilimsel yönden ele aldığı bir konudur. Batı'nın, ‘yüzyılın pedagojik yanlışı' olarak görüp vazgeçtiği karma eğitimin Türkiye'de ısrarla uygulanmak istenmesinin ve her gündeme geldiğinde bir rejim sorununa dönüştürülmesinin altında başka sebeplerin yattığını düşünüyoruz, “Cumhuriyet'in ilk yılları ile birlikte ve 1924'te Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun kabulüyle tüm eğitim kademelerinde karma eğitim esas olmuş, 1927 yılında Orta Öğretim Dairesinin hazırladığı tasarının Talim ve Terbiye Dairesinin olumsuz görüşüne karşın devrin Bakanı Mustafa Necati'nin oluru ile karma eğitim uygulanmaya başlamıştır. 28 Şubat süreci ile eğitimde mütedeyyin kesime karşı Ortaçağ engizisyon mahkemelerini andıran katsayı, başörtüsü yasağı, zorunlu ilköğretim yasası, kız ve erkek liselerinde karma eğitime geçilmesi vb. kararlar alınmış; 1999 seçimlerinden sonra Bülent Ecevit başbakanlığında kurulan hükümette Millî Eğitim Bakanı olan Metin Bostancıoğlu döneminde, 28 Şubat süreci ile resmi eğitim ve öğretim kurumlarında sıkı bir şekilde uygulanan antidemokratik uygulamalar, yetişkinlerin katıldığı halk eğitim kurslarında ve özel okulları da kapsayacak şekilde genişletilmiştir
Türkiye'de karma eğitim pedagojik eksende tartışılmıyor, ideolojik eksende tartışılıyor. Karma eğitim Türkiye'de bir rejim meselesi gibi algılanıyor. Türkiye'ye girişi de aynı bu çerçevede bu konunun. Siyasal iktidarların tutumuna, durumuna göre değişen bir düzenlemeden ziyade bu konuda temel hak ve özgürlükler çerçevesinde bakıp velilerin kendi çocuklarını tek cinsiyetli okullara gönderip gönderememe anlamında devletin bir dayatma uygulamak yerine onlara seçimlik hak vermesi açısından biz bu konuya yaklaşıyor ve karma eğitimin dayatılmasına karşı olduğumuzu her fırsatta ifade ediyoruz.
Velilerin ve Öğrencilerin İradesine İpotek Konulmamalıdır
Karma eğitimde yapılan akademik çalışmalar sonucunda bugün birçok ülkede karma eğitimden tekli eğitime geçiş imkânı veren yasal düzenlemelerin yapıldığını görmekteyiz, “Okullarda eğitim; eğitimin türüne, ihtiyaç ve zorunluluklarına göre kız ve erkekler birlikte, yalnızca erkek veya yalnızca kız öğrencilere yönelik olacak şekilde verilmelidir. Karma eğitim mecburiyeti kaldırılmalı derken, bir dayatmadan vazgeçilmesini, farklı tercihlerin önünün açılmasını kastediyoruz. İnsanlar çocuklarını istediği yere göndermekte seçme hakkına sahip olsun. İsteyen kız, isteyen erkek, isteyen de karma eğitim veren okula çocuğunu göndersin.
Genç Anadolu Lisesi'nde yaşanan bu olaya rejim maskesi ile değil pedagojik bir yönle bakılması gerekiyor. Bölgenin hassasiyeti dikkate alındığında kız çocuklarının okullaşması için bu tarz dayatmaların kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz ki neticede bakıldığında veli talebi gözetilerek bir adım atılmıştır. Bu vesile ile sürekli özgürlük nidaları atanların aslında özgürlüğü sadece kendi sapkın ve marjinal fikirleri için istediğini bir kez daha görmüş olduk.
Türkiye'de özgürlüklerin çağ atladığı bir dönemde bırakın bu uygulamaya son vermeyi, bu uygulamanın karma eğitim dayatmasına son verilmesi adına örneklik teşkil etmesi için bir fırsat olarak görülmesi gerektiğine inanıyoruz.
İktidar, vesayet kurumlarıyla hesaplaşırken, 28 Şubat uygulamasının hâlâ devam ettiriliyor olması yeni Türkiye'nin gerçekleriyle uyuşmamaktadır. Toplumun beklenti ve taleplerine cevap verecek şekilde kız, erkek ve karma olmak üzere farklı uygulama biçimlerinin hayata geçirilmesi için düzenleme yapılması yönündeki talebimizi bir kez daha seslendiriyorum. Sonuç olarak isteyen ailelerin karma eğitim uygulaması yapmayan okullara, isteyen ailelerin de karma eğitim yapan okullara öğrencilerini göndermesi en temelinde insani, vicdani bir hak olup bu haklı talebe ideolojik gözlüklerle bakılmasını yanlış buluyor ve kınıyoruz.”