Türkiye'nin demokrasi serüveninde derin yaralar bırakan ve kanlı darbe olarak hatırlanan tarih, 12 Eylül 1980...
Kod adı "Bayrak Harekâtı" olarak belirlenen darbe planının uygulanması için ordu komutanlarına 11 Temmuz 1980 günü saat 04.00'te harekete geçilmesi emri verildi. Ancak Süleyman Demirel'in başbakanlığındaki hükümetin 2 Temmuz'da güvenoyu almasıyla darbeciler bu planı erteledi.
Tarihler 12 Eylül'ü gösterdiğinde, Türkiye demokrasisine darbe vuracak plan, sabaha karşı uygulandı. Anayasayı kaldıran darbeciler, ardından TBMM'yi lağvederek antidemokratik faaliyetlerine hız verdi.
Kanlı uygulamaların yanı sıra demokrasinin askıya alındığı süreçte 650 bin kişi gözaltına alındı, 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı, 7 binden fazla kişi hakkında idam talep edildi.
Hukukun askıya alındığı o günlerde, 517 kişi ölüm cezasına çarptırıldı ve 50 kişi hakkında idam kararı yerine getirildi.
Onlarca gazeteci hakkında binlerce yıla varan hapis cezası istendi, 14 bin kişi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarıldı, 30 bin kişi ise "sakıncalı" olduğu iddiasıyla işinden edildi. 4 bine yakın öğretmen ve çok sayıda üniversite görevlisinin işine son verildi.
Kültür ve sanat hayatının da hedef alındığı 12 Eylül'de, yaklaşık bin film sakıncalı bulunduğu için yasaklandı.
Korkutata: “Türkiye'yi daha güçlü bir demokrasiyle geleceğe taşıma kararlılığındayız”
Demokrasinin kara lekesi 12 Eylül Darbesi'nin 44. Yıldönümü münasebetiyle bir mesaj paylaşan AK Parti Bingöl Milletvekili Zeki Korkutata, 12 Eylül'den 15 Temmuz'a kadar her türlü ihanet şebekesinin millet iradesi karşısında yenildiğini vurguladı.
Korkutata, mesajında şunları kaydetti;
“12 Eylül Darbesi, demokrasimize vurulan en büyük darbelerden biri olarak, milletimizin iradesini hiçe saymış, özgürlükleri kısıtlamış ve toplumumuzda derin yaralar açmıştır. Darbenin ardından geçen 44 yıl, milletimizin demokrasiye olan inancını ve kararlılığını daha da pekiştirmiştir. Bugün, millet iradesine kasteden tüm girişimlerin karşısında dimdik durarak, demokrasiye olan bağlılığımızı güçlü bir şekilde savunmaya devam ediyoruz.
AK Parti olarak, darbe ve antidemokratik müdahalelere karşı milletin egemenliğini savunmayı bir görev bildik. 12 Eylül'den 15 Temmuz'a kadar her türlü ihanet şebekesi millet iradesi karşısında yenildi. "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ilkesi, bizim en yüksek prensibimizdir ve bu ilkeye zarar vermeye kalkan her türlü girişim ihanettir.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, millet iradesine sahip çıkarak Türkiye'yi daha güçlü bir demokrasiyle geleceğe taşıma kararlılığındayız.”