Rektörler alarm'daAnayasa değişikliği ile yükseköğretim kurumlarında türbanın serbest bırakılacağı önerisi üniversiteleri ayağa kaldırdı.
![]() Rektörler Komitesi, 19 Eylül Çarşamba günü YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç başkanlığında olağanüstü toplanacak. Komite, YÖK binasında yapacağı toplantıda, Anayasa değişikliği paketini ele alacak. Toplantıdan önce, rektörlerin yeni anayasa taslağında yer alacak türban serbestliği hakkındaki görüşleri; ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ural Akbulut'un açıklaması; Herşeyden önce Anaysasanın hazırlanış süreci çok demokratik olmadı. Temel fikirlerin çok daha katılımcı bir şekilde belirlenmesi daha doğru olurdu. Çünkü Türkiyedeki herkesin içine sinecek bir Anayasa olması gerekir. Zaten var olan Anayasa, üzerinde pek çok değişiklik yapılmış olan bir metin. Çok acil bir değişiklik yapılması gerekmiyor. Ancak burada asıl bizleri rahatsız eden Anayasa taslağında bazı fikirlerin mutlaka yer alması şeklindeki bir zorlama, örneğin bütün mahkeme kararlarına karşın türbanla üniversiteye girişin serbest bırakılması hususundaki ısrar bu kararların temeline baktığımızda dini simgelerle eğitim kurumu olan üniversitelere ve diğer eğitim kurumlarına girilmemesi gerektiği açıkça benimsenmiş şu anda. Zaten türban takan insanlar da bunu dini sebeplerle taktıklarını söylüyorlar. Dolayısı ile türbanın dini bir simge olduğunu gösteriyor. Bu da anayasamızın laiklik ilkesi ile çelişen bir durum. Bir ülkede laiklik ya vardır ya yoktur. Bunun ortası ya da grisi olmaz. Buradaki Atatürkçü ve laiklik ilkesine bağlı insanları rahatsız eden husus Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerindeki durumun Türkiyenin de başına gelmesi korkusudur. Kısa bir süre sonra toplumsal bir baskı ile türban takmayanların üniversitelere girmesi zorlaşacak, belki de başı açık olarak sokakta yürümesi baskı altına alınacak. Saatinde namaza gitmeyenler baskı altında tutulacak. Bu senaryo çevremizdeki Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde tek tek yaşandı. Örneğin; Libyada başı açık gezmekle ilgili hiçbir yasak yok ama buna rağmen 20 yıl içerisinde toplumsal baskı ile üniversitedeki bütün kızlar başörtülü olmuştur. ![]() Yine bazı Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde sokakta perçemi açık gezen veya Malezyada olduğu gibi oruç tutmayan insanlar taciz edilebiliyor hatta karakola götürülebiliyor. Bu nedenle laikliğin en küçük zedelenmesi ile kısa bir sürede laikliğin kalkması anlamına gelir. Laikliğin kalkması ise demokrasinin aşındırılıp sonra da ortadan kalkmasına neden olur. Türkiye Cumhuriyetini diğer İslam Ülkelerinden ayıran husus Laiklik ilkesinin demokrasinin temelini oluşturmasıdır. Bu nedenle demokrasinin de laikliğin de korunması gerekir. Buna herkesin özen göstermesi gerekir. Bu konuda tüm parlamento ve diğer kurumların hassasiyet göstermeleri gerektiğini düşünüyorum. İnönü Üniversitesi Rektörü Fatih Hilmioğlu'nun açıklaması; Üniversitelerin kadro, ödenek gibi bir milyon sorunu varken türban deniliyor. Türk üniversitelerinde türban bir sorun olmuştur, ama artık çözümlenmiştir. Öğrenciler de alıştı. Bunu yeniden gündeme getirmek Türkiye'yi kaosa sokar. YÖK Üyesi Enver Hasanoğlu: Henüz ortalıkta bir şey yok, kılık kıyafetle ilgili önerilerin yasalaşacağına inanmıyorum. Taslak çıkarsa tartışırız. CHP İstanbul Milletvekili Prof. Nur Serter: Türbanın serbest olması durumunda başı açık öğrencilere türban takmaları konusunda siyasal İslamcılardan baskı gelecek. Ancak Atatürk'ün kadın ve kızları bu baskılara boyun eğmez. Türkiye'yi sert ve gergin günler bekliyor. Dokuz Eylül Üniversitesi basın danıişmanlığından yapılan açıklamada Prof.Dr. Emin ALICI'nın yeni anayasa metnini görmediği için görüş bildirmeyi uygun bulmadığını açıkladı. Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Ayşe Soysal da rektörler toplantısından önce açıklama yapmayı uygun bulmadığını bildirdi. Hürriyet YORUM YAZIN ![]()
|
|