BDP Grup Başkanvekili ve Bingöl Milletvekili İdris Baluken, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na, Seraveşai için Meclis Araştırması için önerge verdi.
Gerekçesini şu sözlerle açıklayan Baluken: “1923 yılında Kürt halkının inkâr ve ret edilmesi temelinde gelişen politikalar, Kürt halkını haklarını arama ve bunun için mücadele etme yoluna sevk etmiştir. Bu mücadele kısa sürede Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı coğrafyaya yayılmış, devlet aklı ise müzakere ve tanıma yolu ile direnişi sonlandırmak yerine askeri yollara başvurmuştur. Askeri yöntemlerin merkeze alınması, birçok toplu ölümü, tarifi imkânsız acıları ve belleklerde silinmeye görüntüleri açığa çıkarmıştır. Askeri yöntemlerin en yoğun olarak uygulandığı bölgeler ise Şeyh Sait isyanının genişlediği coğrafyada gerçekleşmiştir. Bu coğrafyanın merkezi ise genel anlamda Palu, Genç, Bingöl, Elazığ ve buradan hareketle komşu yörelerdir. Şeyh Sait isyanının zor, baskı ve şiddet yöntemleri ile beraber sönümlendirilmek istenmesi sonucunda birçok katliam yaşanmıştır. Bu katliamlar, devlet politikası neticesinde Şeyh Sait isyanında da devam etmiştir. Şeyh Sait ve arkadaşlarının idam edilmesinden sonra askeri operasyonlar devam etmiş ve acılar katlanarak büyümüştür. Bingöl'ün Genç ve Solhan ilçeleri de bu şiddet politikalarından nasibini ziyadesiyle almıştır. Yöre halkında “Séravéşai” olarak adlandırılan, anlamı ‘yakıldığımız sene' olarak geçen zaman aralığında; sadece bir bölgede toplam dört köyden 76 kadın ve çocuğun yakılarak, Guêv köyünde ise 11 erkeğin süngülenerek, 1 erkeğin de köyde silahla vurularak katledildiği kaydedilmektedir” dedi.
“EN AZ BİN 500 KADAR SUÇSUZ KÖYLÜ YA YAKILDI VEYA ÖLDÜRÜLDÜ”
Yapılan araştırma yaşanan dramı şu sözlerle açıklayan Baluken : “Bingöl'ün Solhan ilçesi Bozkanat köyünün bugün bir mezrası olan Guév (Topluca mezrası), 1925 tarihinde gerçekleşen Şeyh Said ayaklanmasına bölgenin verdiği destek nedeniyle daha sonra devlet tarafından, bölgenin cezalandırılıp, etkisizleştirilerek insansızlaştırılmasını amaçlayan Bicar Tenkil Hareketi çerçevesinde katliama uğramış köylerden sadece biridir. Gerçekleştirilen harekât; Hani bölgesini, Lice'nin Kuzeyini, Kulp'un Batısını, Murat Nehri'nin Güney kısmını ve Palu'nun Doğusu'nu içine alan yerleşim alanlarını kapsamıştır. Guêv bu alanda gerçekleştirilen katliamların sadece bir köyü kapsayan halkasıdır. Devlet, harekâtın resmi gerekçesi olarak, Şeyh Said ayaklanmasında faal olarak rol oynayıp bu süre zarfında yakalanamayan kişilerin söz konusu sınırlar içersin de saklandığı ve yöre halkının da bunları barındırarak beslediğine yönelik iddia olarak ortaya koyar. (Ömêr'eFaro, Yado'yıDimbıllı ve Emin-é Mıko grupları buna delil gösterilir.) Bölgedeki dağ ve mağaralara saklandığı iddia edilen yaklaşık 2 bin – 2bin 500 civarındaki kişinin öldürülmesi maksadıyla 7 Ekim 1927 tarihinde Elazığ'daki 8. Kolordu tarafından görevlendirilen Albay Mustafa Muğlalı (33 kurşun olayında Generaldir. İdama mahkûm edilir.) komutasında başlayan Bicar Tepeleme Harekâtı 17 Kasım 1927 tarihinde askeri birliklerin merkez üs olan Lice'ye dönmeleriyle sonuçlanır. Guêv Katliamı, 13–22 Ekim arasındaki harekâtın ikinci aşamasında yer Seyfan (Uyanık), Ziktê, Arşik Dağı ve Arduşen'in batısındaki yerleşim yerlerinin ayaklanmacılardan arındırılmasını amaçlayan harekât sırasında gerçekleştirildi. Bu bölgede ayaklanmacılara yataklık ettiği düşünülen 60 kadar köy yakıldı, en az bin 500 kadar suçsuz köylü ya yakıldı veya öldürüldü. Olayın tanık ve aktarıcılarının hepsinin söylediklerinde, katliamın gerçekleştirilme tarihini veren gün tam olarak belirlenememiştir. Ancak 13 ile 22 Ekim 1927 tarihleri arasında Genç ilçesinden aynı hat üzerinden Doğuya doğru olarak, Valêr'den (Çaytepe) başlanarak, Şemson, Gırnuês ve Solhan'a bağlı bir köy olan Guêv katliamları aşağı yukarı 48 saatlik süre içersin de peş peşe gerçekleştirilmiştir. Guêv Katliamı, 1927 yılının Ekim ayında toplam dört köyden 76 kadın ve çocuğun yakılarak, Guêv'den 11 erkeğin ise süngülenerek ve 1 erkeğin de köyde silahla vurularak öldürülmesinden müteşekkil, duygusal olarak trajedi ama hukuk ve insanlık tarihi açısından ise bir soykırımdır” ifadelerini kullandı.
Baluken: “Tüm bu tarihsel gerçeklikler ve tanıklıklardan hareketle söz konusu katliamın tüm boyutları ile açığa çıkarılması, olayın aydınlatılarak resmi özür dilenmesinin yollarının açılması, sorumlularının tarih ve insanlık önüne yargılanması amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasını talep ediyoruz” şeklinde konuştu.