Türk'e haddini bildiren türk basını!'Büyük Türk Medyasının zeki ve çalışkan milletine duyurduğu sonuç : Avrupa başörtüyü yasaklıyor. O halde Türkiye buna uymalı, konu kapanmalı, yasak ve sürek avı sürmeli'![]() Diz çök! Türbana bir darbe daha. Hukukun üstünlüğü ilkesi önünde diz çökmek yerine hak hukuk diye BM' e başvuruyorlar. Anlaşılan AİHM' nin verdiği nihai karardan yeterince ders almamışlar. Kavgayı BM'e taşıyan türban lobisinin yüzüne kapılar bir kez daha kapandı. Türban yüzünden işinden atılan öğretmene bir red de BM' den. (11-12 Nisan Büyük Türk Basını) (11-12 Nisan Büyük Türk Basını) Televizyondaki konuşmalara hiç girmeyelim. Diz çöktürmek, dersini vermek, haddini bildirmek. Yine neler oluyor diye kulak kabarttığımızda mesele anlaşılıyor. Türkiye'nin onayladığı bir sözleşmeye göre Türkiye'de hak ihlali gerekçesiyle iç hukuku tüketen insanlar BM insan hakları komitesine başvuruda bulunabiliyor. Bir öğretmenimiz kadına karşı ayırımcılık komitesine başvuruda bulunmuş, komite de iç hukukta hakkını ararken iddiasını insan haklarına dayandırarak aradığı gerekçesiyle-teknik bir nedenle-ayrımcılık komitesine başvuruyu usulden kabul etmemiş. Bu sevindirik olma halinin nedeni buymuş. Oysa BM Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesinin (CEDAW) 2005 Kasım ayında yayınladığı Türkiye raporunda bu yasak kadına yönelik bir ayırımcılık olarak nitelenmiş ve buna maruz kalan kadınlar üzerindeki olumsuz etkilerinden endişe edildiği dile getirilmişti. Bu sorunun en geç Ocak 2009'a kadar çözülmesi ve taraf olan devletin bu yolla okullardan ve üniversitelerden dışlanan genç kızların sayısı hakkında bilgi vermesi istenmişti. * * * Danıştay bir öğretmenin ya da emsal olarak genişletilirse bir devlet memurunun, iş yerinde başı açık olsa bile özel hayatındaki başörtüsünün kötü örnek olacağı gerekçesini ileri sürerek, başarılı bir insanın işine son verdiğinde, hukukun üstünlüğü önünde diz çökmeliydi insanlar demek ki. Ya da ben inancımın saf bir gereği ve tezahürü olarak ... diye söze başlayan bir kadının sözü güç bende edasıyla kesildiğinde, Yök başkanı “siz kadınlığınızdan utandığınız için örtünüyorsunuz, bu böyledir” diye kestirip atarak, Danıştay kararına şerh düşme hakkını kendinde gördüğünde, binlerce kadın dersini alıp susmalıydı. * * * Fransa da türbana geçit vermedi. (Büyük Türk Basını) 2003 de toplanan Stasi Komisyonunun tavsiyesi uyarınca devlet ilk ve orta öğrenimde dini semboller ve başörtüsünü yasaklandı. İsteyen dini okullarda, özel liselerde ve vakıflara bağlı okullarda öğrenimini başörtülü sürdürebilirdi. Fransa'da üniversite için bir tartışma söz konusu değil. * * * Lordlar kamarası türbana geçit vermedi. (22 Mart 2003 Büyük Türk Basını) Lordlar okulda tesettüre hayır dedi. Bangladeş asıllı Begüm cilbab örtmesine izin verilmediği için 2002'de lise öğrenimine ara verip dava açmış. İngiliz yüksek mahkemesi 2004'de okulu haklı buldu. Çünkü okul tesettürlü öğrenciler için amaca uygun bir okul forması geliştirmişti, doğal olarak buna uyulmasını istiyordu. Temyiz mahkemesi buna rağmen Begüm'ü haklı buldu ve eğitim bakanlığının okulların insan haklarına uygunluğunu gözden geçirmesini istedi. Okul itiraz etti ve Lordlar Kamarası nihai kararı verdi. Çevrede cilbabla gidebileceği üç devlet okulu varken, kendi okulu da tesettüre izin verirken yerel giysisinde ısrar etmesi uygun görülmedi. İngiltere'de üniversite için bir tartışma söz konusu bile değil. * * * Artık konu kapandı, nihai karar Avrupa'dan geldi. Üniversitelerde türbana geçit yok. Bölücüler art niyetliler konuyu gündemde tutamayacak. (Temmuz 2005 Büyük Türk Basını) AİHM 29 haziran 2005'de Leyla Şahin'nin başvurusunu karara bağladı. Kararı gelecekte başkalarının hak ihlali olasılığıyla gerekçelendirdi özet olarak. Bir üçüncü dünya ülkesi olarak Türkiye'nin özel koşullarından sözetti. Bu karar alınırken Leyla Viyana üniversitesinden mezun oldu. Orada doktorluk yapıyor, Viyana halkına hizmet veriyor. ( Mahkeme Avrupa'nın Leyla gibi merhametli ve sevgi dolu bir kızı kaçırmaması için onu Tükiye'den uzak tutmuş olabilir mi). Avrupa'da üniversite için hiç bir tartışma söz konusu değil. Asya'da üniversite için hiç bir tartışma söz konusu değil. Afrika'da ve Amerika'da üniversite için hiç bir tartışma söz konusu bile değil. Antartika'da, Ekvator'da ve Avustralya'da hiçbir tartışma… * * * AB Türkiye karma parlamento komisyonu eşbaşkanı Joost Lagendijk, AİHM'nin türbanla ilgili kararını şiddetle eleştirerek 18 yaşındaki bir kızın üniversiteye türbanla gidememesini anlayamadığını, mahkeme kararlarıyla yasaklı kamusal alanın sürekli genişletildiğini söyledi. (Büyük Türk Medya'sında yer almadı). İnsan Hakları İzleme Örgütü, Türkiye'deki yasağın, dini yaşama ve ifade etme hakkını açık biçimde ihlal ettiğini, AİHM kararının binlerce kadını ortada bıraktığını söyleyen bir rapor yayınladı. (Büyük Türk Medyasında yer almadı). Büyük Türk Medyasının zeki ve çalışkan Türk milletine duyurduğu sonuç : Avrupa başörtüyü yasaklıyor. O halde Türkiye buna uymalı, konu kapanmalı, yasak sürmeli ve üniversitelerdeki sürek avı devam etmeli. Bu okura ve izleyiciye şiddet uygulamaktan başka nedir. Dünyada hiçbir yerde –pardon! Tunus'u unutmamalı-böyle bir yasak olmaması yurt dışına çıkınca bize Müthiş Türklerin aşağılanması ve kapalı bir rejimden gelmiş muamelesi görmesi olarak geri dönüyor. İnsanların dünyayı birbirlerine dar ettikleri bir ülkenin vatandaşları olarak bize yukarıdan Liberty Equality Fraternity yağdırması için yüzümüzü Avrupa'ya dönüyoruz. Onlar mesafe koyduğunda ise kaldığımız yerden, bilumum farklılıklardan çatışma üretmeye devam ediyoruz. Ne trajikomik! YORUM YAZIN ![]()
|
|