KİM KİMDİR FİRMA REHBERİ Hemen Üye Ol Üye Girşi
Uye Girişi
Giriş
Beni Hatırla
Yeni Üye Kayıt
Haber sitemizin aktivitelerinden yararlanmak için üyelik başvuru yapın.
Hemen Üye Olun
Uye Hizmetleri
 
11 Haziran 2025 Çarşamba
°C

'Uçan imamlar' davası başladı

ABD'de basının "uçan imamlar" adını verdiği bir dava başladı. Davayı uçakta cemaatle namaz kılmak istedikleri için şüpheli bulunup sorgulamaya alınan imamlar açtı.

`Uçan imamlar` davası başladı
11 AĞUSTOS 2007 CUMARTESİ 08:53
0
802
0
AA aa
Ahmet Kurucan'ın haberi

Geçen günlerde basının "uçan imamlar" adını verdiği bir dava başladı ABD'de. Kasım 2006'da havaalanında başlayan ve uçakta cemaatle namaz kılmaya kadar uzanan istekler ile şüpheli davranışları, yolculardan bazılarının şikayetine sebep olmuş ve 6 imam uçaktan indirilerek sorgulamaya alınmıştı. Sorgulamada suç unsuru olabilecek bir şey bulunamaması sonucu, imamlar havayolu şirketini ve ismi açıklanmayan müştekiyi mahkemeye vermişlerdi. Uçan imamlar davasının konusu kısaca bundan ibaret.

Tarafların davalarına dayanak olarak gösterdikleri iki ana unsur şu; dinî özgürlükler ve provokatif davranışlar. Tahmin edeceğiniz gibi imamlar, vakti gelmiş namazı kılmalarının dini bir hak olduğunu, bunu engellemenin dini özgürlükle bağdaşmadığını, dini inanışları yerine getirmenin anayasal hakları olduğunu iddia ediyor. Davalı taraf ise bu iddiaya söyle karşılık veriyor: "İmamlar bir plan dahilinde hareket ediyorlar. Amaçları, 'ABD'de Müslümanların dini ibadetlerini yerine getirmesine izin verilmiyor' manzarasını ortaya çıkartmak, açacakları bir dava ile bunu ABD gündemine oturtmak. Kamuoyuna mal olmuş bu dava ile de Müslümanların bu ülkede mağdur ve mazlum olduğu imajı vermek."

İmamların, savunma makamının iddia ettiği türden şeyler planlayıp planlamadığını ancak Allah bilir. Mahkemenin kararının ne olacağını ise ilerleyen günlerde öğreneceğiz. Bu yazıda olayın görünen bu yüzünden ziyade görünmeyen taraflarına çift taraflı olarak temas etmeyi düşünüyoruz.

Amerikan medyasının görmediği...

Önce ABD cephesi; Medya perspektifinden baktığınızda, 11 Eylül sonrası Müslümanların terörizmle özdeşleştirildiği bir dünyanın merkezi olarak görürsünüz ABD'yi. Irak savaşı başta, Müslüman ülkelere karşı takip edilen politikalardan siyasi demeçlere, gazete köşelerinde yapılan yorumlardan Müslümanlara yönelik haberlerin veriliş keyfiyetine kadar birçok şey bu kanaate hak verdirir cinsten.

Halbuki medyanın görmediği (görmek istemediği demeliyiz belki de) istatistiklere yansımayan ama resmi kayıtlara bakıldığında çok rahatlıkla görülebilecek; mağdurların hep Müslüman olduğu ferdi hak ihlalleri oldukça fazla. 11 Eylül sonrası "dini ve etnik ayırımcılık" temeline oturtulabilecek o kadar çok ihlal var ki, bunlar son tahlilde Müslüman sinesinde bir gerilim meydana getiriyor. Bu tespiti, davacı imamların savunma makamının iddia ettiği türden dahi olsa yapageldikleri şüpheli davranışları haklı çıkartmaya yönelik seslendiriyor değilim. Ama bir sonuca ulaşmadan önce resmin bütün karelerini birden mütalaa etmenin şart olduğu da muhakkak.

Hiç kimse Müslüman olmak, İslam'ı bir din olarak kabullenmek mecburiyetinde değil. Ama 15 asırlık maziye sahip, bugün yeryüzünde 1,5 milyar tabisi bulunan bir dini karalama hakkına da sahip değil. Her dinin mensupları içinde çıkabilecek radikal görüş ve uygulamalardan hareketle, İslam'ı ve bütün Müslümanları tek blok halinde değerlendirip 'terörist' deme, yanlış kelimesinin izahında yetersiz kalacağı kadar büyük bir yanlıştır. Kendi ülkesine, ülküsüne, dini ve kültürel değerlerine saygı bekleyenler, önce başkalarının aynı çizgideki değerlerine saygı göstermek zorundadır.

Bu sebeple resmi ve sivil tüm kuruluşları, toplulukları ile ABD insanının önceliği, İslam dinini tehdit algılamasının dışına çıkarmak olmalıdır. Bu tutum onu hem kendi evinin içindeki Müslümanlara yönelik ayırımcılık iddia ve uygulamalarından uzaklaştıracak hem de bu dünya genelinde ve özellikle Müslüman ülkelerde yaygın olan Amerikan karşıtlığı imajını düzeltmeye yönelik bir adım olacaktır. Artık bu ülkenin yetkili ağızları 19. ve 20. asrın sömürgeci lisanını terk etmelidirler. Bizzat kurdukları veya kuruluşuna öncülük ettikleri dünya çapında faaliyet gösteren siyasi, askeri, hukuki, dini ve kültürel kurumlarla verdikleri demokrasi, özgürlük, hukukun üstünlüğü mesajlarını evinin içinde de, dışında da Müslümanlara da uygulamalı ve onlara yönelik aksamaları bertaraf etmelidirler.

Amerika, imamların davasını tartışıyor

Müslüman cephesine; bu ülkede yaşayan Müslümanlar meşhur Türk atasözünde ifade edildiği gibi "iğneyi başkasına çuvaldızı kendine batırma"lı, kendi yanlışlarını da nazara almalıdırlar. Bunun için öncelikle gerçeklerin görülmesi lazım. 11 Eylül sonrası ABD insanı medyanın yalan-yanlış bilgilerle aktardığı taraflı yayınları, genellemeci tavrı, korku pompalanması, siyasilerin heptenci ve toptancı demeçleri gibi sebeplerle genelde Müslümanlara karşı menfi bir bakış açısına sahiptir.

Bu aşamada doğru veya yanlış, kabul edilebilir veya edilemez tartışması yapmaya hiç gerek yok; gerçek budur. "Aksi ispatlanıncaya kadar her insan masumdur" evrensel hukuk kaidesi burada Müslümanlar için maalesef: "aksi ispatlanıncaya kadar her Müslüman teröristtir" şeklinde algılanmaktadır. Öyleyse bu akıntıyı tersine çevirmek gerek. Bu da muhataba zaman tanımak, onunla ikili temaslara geçip yanlışlığını ispatlamakla olur. Strateji belirlenirken muhatabın bilgisi, önyargısı, hissiyatı hesaba katılmak zorunda değil midir? Rüzgara savaş açmanın bize kazandıracağı bir şey var mıdır?

Diğer taraftan turist, çalışma vizesi veya green kart hangi statü ile olursa olsun yabancı bir ülkede bulunan Müslüman, o statü ile kendine tanınan kanuni hakların dışına çıkmama, onları su-i istimal etmeme mecburiyetindedir. Bu alınan statü ile altına imza atılan dünyevi bir yükümlülük olduğu gibi, aynı zamanda dünya ve ukba mesuliyeti mucip İslami bir vecibedir.

Mazlumiyet ve mağduriyet söz konusu ise bunu sonlandırmanın yolu meşru bir dairede olmak zorundadır. Eğer iddialar doğru ise Müslüman olarak seslerini duyurma, haklılıklarını anlatmak için, başkalarını yetkili makamlara şikayet etmelerine sebebiyet verecek ölçüde şüpheli davranışlarda bulunmanın İslami bir mantıkla bağdaştığını söylemek imkansız denecek ölçüde zor. Efendimiz (sas) tarihin bu bağlamda gösterebileceği en büyük inanç mağdurlarından biridir. Tam 13 yıl Mekke'de görmediği eza ve cefa kalmamıştır. Ama o haklı davasını anlatmak, haklılığını ispat etmek, insani haklarını aramak için gayri meşru yollara hiç başvurmamış, bu konuda izin isteyenlere izin vermemiştir.

Çok açık ve net; gerilim politikası ile bir şey edilemez, bir yere varılamaz. Maalesef "I want to be Usama; Ben Üsame olmak istiyorum" şarkıları bu gerilim siyasetinin uzantılarıdır. Bu ve bu gibi şeyler, taraflar arasında düşmanlığı körüklemekten, dostları düşman canibine itmekten başka işe yaramaz. İki menfi katiyen bir müsbet etmez. Olumsuz bir şeyden olumlu doğmaz.

Nitekim imamların bu davası ABD'de iki şeyi tetiklemiştir. Ve bu her iki şey de son tahlilde Müslümanların aleyhine olmuştur. Bir; şüpheli hareketlerde bulunan insanları ihbar etmekte çekingen davrananlara yönelik ülke genelinde telkinlerde bulunulmaya başlanmıştır. "İf you see something, say something: bir şey görürsen söyle" şeklinde sloganla adeta bir propagandaya dönüştürülen uygulamaya hız verilmiştir.

1 800'lü telefon hatları, yollarda ışıklı levhalar, şehirlerde bilboardlar, bu cümlenin yer aldığı reklam afişleri ile dolu. İki; eğer imamlar haklı çıkarsa bu hadisede olduğu gibi yanlış ihbarlar karşısında açılacak davaları bizzat devletin üstlenmesi ve muhtemel tazminatı yüklenmesi için kanun hazırlıklarına hız verildi. Yarın bu kanun da çıktıktan sonra 1 800'lü şikayet hatları 911 acil yardım hattı gibi çalışırsa hiç şaşmamak lazım.

(Zaman)



YORUM YAZIN
Profiliniz ziyaretci statüsünde görünüyor. Yorumlarınız aşağıdaki isimle yayınlanacaktır
Değiştir
Dilerseniz web sitemize üye olarak daha özgün bir profil oluşturabilir ve yorumlarınızı hesabınızdan takip edebilirsiniz
Kodu Girin
Yapacağınız yorumların şiddet ve hakaret içermemesine lütfen dikkat edin. Aksi taktirde yorumlarınız onaylanmayacaktır. Gönder
10.06.2025
15:50
Bingöl`de arananlar yakalandı, sürücülere ceza yağdı
Bingöl'de arananlar yakalandı, sürücülere ceza yağdı
Bingöl'de Kurban Bayramı boyunca jandarma ekipleri tarafından yapılan uygulamalarda aranan 390 şüpheli yakalandı. Trafik denetimlerinde ise 504 bin 804 TL idari para cezası uygulandı.
10.06.2025
15:50
Bayramda 7 Bin kişiyi sorgulayan Bingöl polisinden sürücülere 2 milyonluk ceza!
Bayramda 7 Bin kişiyi sorgulayan Bingöl polisinden sürücülere 2 milyonluk ceza!
Bingöl'de Kurban Bayramı boyunca polis ekipleri tarafından yapılan uygulamalarda 7 bin 258 şahıs sorgulanırken aranan 59 şüpheli yakalandı. Trafik denetimlerinde ise 1 milyon 881 bin 57 TL idari para cezası uygulandı.
10.06.2025
01:06
Rektör Çelik`ten bilimsel üretim başarısı!
Rektör Çelik'ten bilimsel üretim başarısı!
Türkiye'deki 202 üniversite rektörünün akademik alandaki başarısını gösteren h-indeks sıralaması açıklandı. Bingöl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erdal Çelik 195 rektörü geride bıraktı. Çelik'e, ayrıca İTÜ tarafından düzenlenen Akademik Performans Ödül Töreni'nde '2024 Yılı Yayın Ödülü' takdim edildi.
10.06.2025
01:05
Sami Akbulut mevcut rektörü geride bıraktı!
Sami Akbulut mevcut rektörü geride bıraktı!
İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nusret Akpolat, 202 üniversitenin rektörünün uluslararası arenada kabul gören ve bilimsel üretim performanslarının ölçüldüğü araştırmada 34 h – indeks ile ilk 20'ye giremedi. İnönü Üniversitesi Rektörlüğüne aday olan ancak siyaseten yalnız bırakılan Bingöllü hemşehrimiz Prof. Dr. Ahmet Sami Akbulut'un indeksinin Akpolat'tan 10 puan daha yüksek olduğu ortaya çıktı.
10.06.2025
01:04
Bingöl`den gitmişlerdi! Kaybolan 2 kişi bulundu
Bingöl'den gitmişlerdi! Kaybolan 2 kişi bulundu
Bingöl'den Tunceli'nin Pülümür ilçesine giden ve Buyar Gölü'ne gitmek üzere yola kaybolan 2 kişi, ekipler tarafından yapılan 12 saatlik çalışma sonucunda bulundu.
10.06.2025
01:03
Prof. Dr. Çapak`a bir görev daha!
Prof. Dr. Çapak'a bir görev daha!
Bingöl Üniversitesi Rektörü iken Kırgızistan Manas Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı olarak atanan Prof. Dr. İbrahim Çapak, YÖK Denetleme Kurulu üyeliğine seçildi.
Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir
©Copyright 2017
Haberler, Fotoğraf Galerisi, Video Galerisi, Köşe Yazıları ve daha fazlası için arama yapın