Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yeni anayasa taslağının hazırlanış yöntemini eleştiren ve türbanın üniversitelerde serbest bırakılmasına karşı çıkan rektörlere "İşlerine baksınlar" diyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la ters düştü. Gül, Hacettepe Üniversitesi'nde "Üniversitelerin toplumda olup bitenler karşısında sessiz kalmaları elbette mümkün değildir" dedi.
Hacettepe Üniversitesi'nin akademik yıl açılış törenine katılan ve Rektör Prof. Tunçalp Özgen'in sert konuşmasının ardından kürsüye gelen Gül, üniversitelerin rolünün "kapalı mekânlarda insanlara teorik bilgiler aktarılmasından ibaret olmadığı"nı dile getirdi. Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Toplumu aydınlatmak görev'
"Aslolan, şartların ürünü olan fikirler değil, şartları değiştiren fikirlerin üretimidir. Bunu da üniversite sağlamalıdır. Üniversitelerin toplumda olup bitenler karşısında sessiz kalmaları elbette mümkün değildir. Üniversiteler kişi ve toplumların karşı karşıya bulunduğu sorunları tanımlayan ve çözüm önerileri sunan kurumlardır. Üniversitenin bir başka rolü toplumu aydınlatmak, toplumun sesinin duyurulmasına aracılık etmektir. Üniversiteler bunu yaparken, tek yönlü bir görüşün değil; çoğulculuğun, demokrasinin, aklın ve bilimin temsilcisi olmalıdır."
Üniversitelerin bilgi üretme, topluma önderlik etme ve kamuoyu oluşturma amaçlarını üstlenmiş özgür ve özerk kuruluşlar olduğunu kaydeden Gül, "Toplum adına karanlığı kurcalamak, medeniyet yolunda kendi toplumunun keşif kolu olmak, olayları eleştirel bakış açısıyla sorgulamak, aydınların görevlerinden biridir" dedi. Gül, taşrada açılan akademik kurumların Ankara ya da İzmir'dekilerle aynı hedefe yönelmesini de "hem ütopya hem de kaynak israfı" olarak niteledi.
Bazı bölümleri atladı
Gül, konuşma metnindeki şu bölümleri ise atladı: "Üniversiteler tabii ki konuşmalı, kendilerine kulak verilecek sözler söylemeliler. Bu değerlendirmeler, itidalin ve aklın sözleri olmalı, toplumu ortak paydada buluşturmalıdır. Üniversite hayatın içinden gelen bir kurumdur. O yüzden toplumsal hayatın tüm sektörleri üniversitenin ilgisi içindedir ve bu yaklaşıma kimi zaman arızi dalgalanmalardan, kısa vadeli kaygılardan etkilenen her sektörün ihtiyacı vardır."
Konuşmasında Erdoğan'a sert yanıt veren Özgen de siyasal otoritenin üniversiteden gelen eleştirileri haksız ve yanlış olsa dahi dinlemek zorunda olduğunu vurguladı. "Üniversite, siyaset üstüdür, düşüncelerini topluma aktararak toplumu aydınlatmak üniversitenin asli görevidir. Bundan korkulmaması gerekir. Siyasal iktidarın üniversiteye, üniversitenin de siyasal iktidara küsmek lüksü yoktur" diyen Özgen şöyle konuştu:
'Üniversite dışlanamaz'
"Üniversitenin görüş bildirmesini 'siyaset yapıyorlar' diye eleştirip küçümsemesi, üniversiteyi dışlayıcı bir tavır içine girmesi, çağdaş demokrasilerde kabul edilebilecek bir tutum değildir. Üniversite siyasal iktidardan farklı düşünebilir, uygulamalarını eleştirebilir. Bu doğaldır ve gereklidir. Aksi takdirde rejimin sigortası gitmiştir. Üniversitede hiçbir şey din süzgecinden geçirilerek incelenmez. Üniversitenin dini yoktur, olamaz. Dini bilgileri önkoşul kabul ederek bilim yapamazsınız. Hepimizin inancı vardır. Öyle gösterildiği gibi dindar insanlarla da sorunumuz yoktur."
Anayasa tartışmalarına da değinen Özgen, "Seçimden sonra alelacele yeni anayasa hazırlamanın, yok yere toplumu germenin nedenini anlayamıyoruz. Acaba maksat, değiştirilmesi önerilmesi dahi mümkün olmayan maddeleri değiştirecekmiş gibi tartışıp sonra geri adım atmak ve bu şekilde diğer maddeleri gözden saklamak mı?" dedi.
milliyet