KİM KİMDİR FİRMA REHBERİ Hemen Üye Ol Üye Girşi
Uye Girişi
Giriş
Beni Hatırla
Yeni Üye Kayıt
Haber sitemizin aktivitelerinden yararlanmak için üyelik başvuru yapın.
Hemen Üye Olun
Uye Hizmetleri
 
09 Haziran 2025 Pazartesi
°C

Vatan millet dediler genelevi bastılar.

Akşam Gazetesi yazarı Rıza Zelyut 6-7 Eylül olaylarının bilinmeyenlerini yazdı

Vatan millet dediler genelevi bastılar.
09 EYLÜL 2007 PAZAR 17:47
0
1848
0
AA aa
1955 yılında Kıbrıs'ta Rum terörü yükselirken Türkiye, Yunanistan'a sert bir nota verir. Bunun üzerine İngiltere iki ülkeyi de Londra'ya görüşmelere çağırır. Ve Kıbrıs konusu milli bir histeriye dönüşür. 6 Eylül'de Beyoğlu'nda başlayan dükkanları yakma, yağmalama işi Bakırköy'den Adalar'a kadar yayılır. Hatta saldırı o kadar şiddetlenir ve çılgınlık öyle artar ki göstericiler Abanoz Sokak'taki genelevi bile basarlar

YIl 1955...

İktidarda, halkın Demir Kırat dediği Demokrat Parti (DP) bulunuyor. Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes. Demokrat Parti'nin kılıcının önü de kesmektedir ardı da. Çünkü, 1954 seçimlerinde Demokratlar, 541 milletvekilinden 502'sini almışlardır. Kıbrıs'ta Rum terörü yükselirken Türkiye, Yunanistan'a sert bir nota verir. Çünkü Yunanistan, Kıbrıs'ın bir Rum adası olduğunu iddia etmekte ve Enosis (Yunanistan'a katma) peşinde koşmaktadır. İngiltere bunun üzerine Yunanistan ve Türkiye'yi Londra'da görüşmelere çağırır. 27 Ağustos'ta başlayan konferansı Türk kamuoyu büyük bir dikkatle izlemeye başlar. Hükümet, Kıbrıs konusunu milli bir histeriye çevirmiştir.

DP'NİN GAZETESİ KIŞKIRTTI

Bu ortamda DP yönetimi, halkın kendi arkasında olduğunu dünyaya göstermek için bir gösteri düzenlenmesini planlar. Bu planın parçası olarak 6 Eylül sabahı, Selanik'te Atatürk'ün doğduğu evde bir bomba patlatılır. Bu haber İstanbul'daki Adnan Menderes'e ulaştırıldığında, o hemen emir verir: “Bu haberi saat 1 ajansına (13.00 haberleri) yetiştirin!”

DP Milletvekili Mithat Perin, İstanbul Ekspres Gazetesi'nin sahibidir. Bu gazete öğleden sonra ikinci bir baskı yapar. Manşette şu haber vardır: ‘Atamızın evi bomba ile hasara uğradı'

Zaten önceden hazırlanan kitleler harekete geçirilir ve Tünel'den Taksim'e doğru binlerce insan yıkıp yakmaya başlar.

Olayların Büyük Ada'ya yansımasını anlatan Ahmet Tanrıverdi; örgütçülerin Ada'daki DP temsilcisi esnaf olduğunu belirtir. İstanbul'dan sürat motorları ile buraya gelen çapulcular davul çalarak adaya çıkarlar, her yeri yakıp yıkmaktadırlar. Eli baltalılar, “Bu gece 10 Rum'u üst üste koyup kesmezsem bana da adam demesinler!” diye nara atmaktadırlar. O gece adada 2 kilise ve 200'den fazla dükkan yakılıp yıkılmış, yağmalanmıştır.

Aslında Anadolu, o sıralar hızla İstanbul'a akmaktadır. İstanbul'un çevresi gecekondularla dolmakta, buralarda yoksulluk dizboyu gitmektedir. İstanbul'daki Rum esnafın durumu ile kenardaki Türklerin durumu, birbiri ile 180 derece terstir. Yoksul Türk, zengin Rum'un malına göz koymuş bulunmaktadır.

SAVAŞ ALANI GİBİ

Kışkırtılmış kara kalabalıklar, korkunçlaşır. Tek başına fare gibi olan korkak kişi; kalabalığın içine girdiğinde canavara dönüşür. 6 Eylül, öğleden sonrasında yaşananlar bunun eseri idi. Yoksul, itilmiş, dışlanmışlar ile ‘mukaddesat kavgası için yemin edenler' yola çıkmışlardı. Bunlar; baltalar, levyeler ve odunlar ellerinde caddeleri, sokakları sel gibi doldurmuşlardı. Havanın kararması ile başlayan dükkanları yıkma, yakma, yağmalama işi Beyoğlu'ndan başlamış, sonra Beşiktaş, Sarıyer, Eminönü, Eyüp, Fatih, Bakırköy, Kadıköy hatta Adalar'a kadar yayılmıştı.

Beyoğlu'nda lüks mağazaların kepenkleri parçalanıyor; ipek topları sokaklara atılıyor; bunlar balta ile kesiliyordu. Kör bağnazlık ve yıkma tutkusu o kadar coşmuştu ki kumaşı kesen adam, “Rumlara ölüm!” sloganı atan kadına, “Kelime-i Şahadet getir bakalım, belki sen Rumsun!” diyor; kadını balta ile öldürmeye kalkışıyordu.

İstanbul'da başlatılan ayaklanma İzmir'e de sıçratılmıştır ve Fuar'daki Yunanistan pavyonu da dahil, bu ilimizdeki Rum dükkanları yakılıp yıkılmaktadır.

PAPAZLARA ZORLA SÜNNET

Tünel tarafından yola çıkanlar otomobilleri devirmekte, içine tutuşturulmuş pamuk atıp yakmaktadır.

Galatasaray'daki Lion Mağazası; Odeon Mağazası, dönemin ünlü kuyumcusu Diamanştayn da dahil bütün dükkanlar tahrip edilmektedir. Kumaş mağazalarındaki her şey yollara saçılır, yakılır. Yiyecek, giyecek, ne varsa yok edilmektedir. Üç mağazadan ikisi kundaklanmıştır. Baylan, İnci, Haylayf pastaneleri gibi Atlantik Birahanesi de yerle bir edilmiştir.

Kiliseler de saldırıdan payını şiddetle alır. Aya Triada Kilisesi'nden alevler yükselmektedir. Balıklı Rum Kilisesi'nin papazı ise dövülerek öldürülmüştür.

O gün olay yerinde bulunan yazar ve politikacı Yılmaz Karakoyunlu'nun anlattığına göre; iş bununla kalmamıştır. Kiliseleri basıp, yakan yıkan mukaddesatçı kitle, papazları tutmuş, zorla sünnet etmişlerdir. Fener'deki kilise de basılmış, yıkılmış; buradaki Rum mezarları bile açılarak kemikler çevreye saçılmıştır.

Bu tahrip ve yağmalardan Ermeni ve Yahudiler ile bazı Türk evleri de nasibini almıştır. Saldırı o kadar şiddetlenmiş ve çılgınlık öyle artmıştır ki göstericiler Abanoz Sokak'taki genelevi bile basmışlardır. Buradaki Rum patronlara ait evler de yakılıp yıkılmış, sermaye kadınları yarı çıplak halde dışarı atılmışlardı. Bu işte onlara, genelevdeki Türk işletmeciler de yardımcı olmuşlardı. Bazı genelev kadınları o sırada, “Haydi, bugün bedava!” diye reklam yapıyorlardı. Yağmacı takımının bu fırsatı da değerlendirdiği daha sonra anlatılmıştır.

Bu saldırıların dehşetini, dönemin patriği olan Athenagoras, 12 Eylül'de Başbakan Menderes'e yazdığı mektupta anlatırken diyor ki: “... Kutsal yerler tahammül edilmez surette ihlal ve tahrip edilmiştir. Aziz heykellerinin gözleri oyulmuş; patriklerin ve diğerlerinin mezarları tecavüze uğramıştır. Kemikler meydana saçılmış ve yakılmıştır. Bir papaz öldürülmüştür, diğerleri taciz edilmiştir. “

6-7 EYLÜL ZENGİNİ

Bu yağmadan kurtulmak isteyen Türkler, dükkanlarına, evlerine Atatürk resmi ile Türk bayraklarını asıyorlardı. Bununla kurtulamacağını anlayan mağaza sahipleri, dükkanın kapısına Kuran-ı Kerim asıyor; hatta ‘Elhamdülillah Müslümanız' diye tabela bile takıyorlardı. Necmi Rıza, kalabalığı ikna etmek için dükkanının önünde yüksek sesle mevlit okuyordu.

Fakat ortam; yoksul kesimin İstanbul'u yağmalamak için eline geçmiş bulunmaz bir fırsattı. Kalabalığın içindeki bazıları ceplerini doldurmanın peşindeydi. Bunlar daha sonra ortaya zengin olarak çıktılar. Giyecek ayakkabı bulamayan tipler, hamallar, köfteciler bir anda paraya kavuşmuşlardı. İstanbul'da bu kişiler parmakla gösterilir ve “6-7 Eylül Zengini” denilirdi.

VURUN SOLCULARA

Güç durumda kalan Başbakan Menderes, 7 Eylül'de bu saldırıyı komünistlerin işi ilan etti. Sıkıyönetim Komutanı Orgeneral Nurettin Aknoz solcuları asmaktan söz ediyordu. Gazeteler, bu işi kışkırtanların komünistler olduğunu yazıyorlardı. Ele geçirilen 43 sosyalist aydın tutuklanmıştı. Bunların arasında Aziz Nesin, Hasan İzzettin Dinamo, Faik Muzaffer Amaç, Kemal Tahir, Arslan Kaynardağ, Nihat Sargın, Hulusi Dosdoğru, Boratav kardeşler gibi isimler de bulunuyordu.

5538 mağaza, 73 kilise, 1 havra, 2 manastır, 8 ayazma, 1 fabrika yakılıp yıkılmış, bunu da komünistler yapmış idi (!).

DP; Amerika'dan uzman getirtip bu işi komünistlerin yaptığına kamuoyunu inandırmaya bile çalışsa da ABD'li uzman, “Türkiye'deki komünistler bu eylemi yapacak güçte olsalar, ülkeyi ele geçirirlerdi!” anlamında bir cevap vererek bu propagandayı geçersiz hale getirmiştir.

YENİ 31 MART

İçerideki gazeteler hala Rum avcılığı yapsalar da dış basın olayları şiddetle eleştiriyordu. Başbakan Menderes, kısa süre sonra 12 Eylül'de yaptığı açıklamada şu gerçeği itiraf etmek zorunda kalmıştı: “Hadise hakikaten misli görülmemiş denecek kadar mühimdir. Şurasını arzedeyim ki mahiyeti itibarıyla başka olmakla beraber, 31 Mart hadisesiyle boy ölçüşebilecek bir hadise karşısında bulunduğumuzu kabul etmek gerekir.”

6-7 Eylül vahşetinden sonra Rumlar, Türkiye'yi terk etmeye başlamışlar; dünyada Barbar Türk imajı yeniden hortlatılmıştı.

Siyaseti, tertiple yönlendirme yolu bu olaylarla açılmış, 1980 öncesinde Çorum-Maraş-Sivas olayları ile sürmüş, 1993 yılında yine Sivas faciası ile geliştirilmiş, 1995 Gazi olayları ile sürdürülmüş, Susurluk'ta kamyona toslamıştır.

Acaba ders aldık mı?

BOMBAYI TÜRK HÜKÜMETİ KOYDURDU

OlaylarI başlatmak için Atatürk'ün doğduğu evin bombalanması DP Hükümeti'nin bir planı idi. Yunan Hükümeti, yaptığı araştırma ile Türkiye'nin Selanik konsolosluk görevlilerinin işin içinde olduğunu ortaya çıkarmıştı. DP'nin Dışişleri Bakanı olan M. Fuat Köprülü, 5 Haziran 1960 tarihli Yeni Sabah Gazetesi'ne yaptığı açıklamada şöyle diyordu: “6-7 Eylül hadiseleri, Fatin Rüştü Zorlu'nun ilhamı ile Menderes ve Gedik (Namık) tarafından tertiplenmiştir.”

Dönemin İçişleri Bakanı Namık Gedik, daha sonra “Olacağını biliyorduk ama bu kadarını beklemiyorduk!” diyecektir.

Daha sonra anlaşıldı ki Atatürk'ün doğduğu eve bombayı koyan kişi, Yunan vatandaşı Oktay Engin adlı bir öğrenci idi. Olaydan sonra Türkiye'ye kaçmıştı. Oktay Engin, Türkiye'de affedildiği gibi okuyup valilik makamına kadar yükseldi.

Akşam

YORUM YAZIN
Profiliniz ziyaretci statüsünde görünüyor. Yorumlarınız aşağıdaki isimle yayınlanacaktır
Değiştir
Dilerseniz web sitemize üye olarak daha özgün bir profil oluşturabilir ve yorumlarınızı hesabınızdan takip edebilirsiniz
Kodu Girin
Yapacağınız yorumların şiddet ve hakaret içermemesine lütfen dikkat edin. Aksi taktirde yorumlarınız onaylanmayacaktır. Gönder
07.06.2025
21:59
Binler Çaytepe`de buluştu!
Binler Çaytepe'de buluştu!
Zıkte Aşireti'nin merhum lideri Eski Milletvekili Kazım Ataoğlu, Çaytepe Köyü'nde düzenlenen Mevlid-i Şerif programıyla anıldı. 2 bini aşkın kişinin katıldığı anlamlı buluşmada Aşiretin yeni lideri olarak ilan edilen İbrahim Ataoğlu, Zikte Aşireti'nin yüzyıllardır süregelen bir gönül bağı olduğunu vurguladı: 'Toprağa, mala, menfaate değil; sevgiye, sadakate, saygıya ve gönül birliğine dayanan bir yapımız var. En büyük gücümüz birbirimize olan bağlılığımızdır. Bu bayramla birlikte geleceğe daha umutla bakmak, bu birlikteliği kalıcı bir bayrama dönüştürmek istiyoruz.'
07.06.2025
21:58
Bingöl`de uyuşturucu operasyonu! Takibe alınan otobüste yakalandı!
Bingöl'de uyuşturucu operasyonu! Takibe alınan otobüste yakalandı!
Bingöl'de polis ekipleri tarafından yapılan çalışmada, 156 gram kokain ile yakalanan şüpheli, tutuklanarak cezaevine gönderildi.
07.06.2025
21:57
Kazayı telefon uygulaması 112`ye bildirdi
Kazayı telefon uygulaması 112'ye bildirdi
Bingöl-Diyarbakır karayolunda yoldan çıkan bir araç, takla attı. Araçta bulunan bir cep telefonunun kaza algılama programından 112'ye ihbar düşmesi sonucu bölgeye giden ekipler, ilk müdahalelerin ardından yaralıları hastanelere sevk etti.
07.06.2025
21:55
Bingöl-Elâzığ yolunda kaza! 2`si ağır 4 yaralı
Bingöl-Elâzığ yolunda kaza! 2'si ağır 4 yaralı
Kazayı gören diğer sürücülerin haber vermesi üzerine olay yerine sağlık, polis ve jandarma ekipleri sevk edildi.
06.06.2025
00:45
Bingöl Basın Konseyi kuruldu
Bingöl Basın Konseyi kuruldu
Bingöl'de gazetecilerin öncülüğünde 'Bingöl Basın Konseyi' kuruldu. Basının birleştirici gücünü ortaya koymayı hedefleyen konsey, yerel ve ulusal basın temsilcileriyle iş birliği içinde çalışarak kentin sosyal, kültürel ve ekonomik dinamiklerine katkı sunmayı planlıyor.
06.06.2025
00:43
Kazım Ataoğlu için Mevlid okutulacak
Kazım Ataoğlu için Mevlid okutulacak
Bingöl siyasetinde iz bırakanlar arasında yer alan Zıkte Aşireti Merhum Lideri Bingöl Eski Milletvekili Kazım Ataoğlu için 7 Haziran 2025 Cumartesi günü Çaytepe Köyü'nde Mevlid-i Şerif okutulacak.
Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir
©Copyright 2017
Haberler, Fotoğraf Galerisi, Video Galerisi, Köşe Yazıları ve daha fazlası için arama yapın