Yıldırım: bu işi hayrınıza yapmıyorsunuz!

Gazetemizin Haber Müdürü Mehmet Ali Yıldırım, Bingöl Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi'nde yaşanan sıkıntıları dile getirerek, bazı doktor ve hemşerilerin nezaket kurulları dışında hareket ettiğini ve mesai içerisinde bazı doktorların muayene saatinde yerinde olmadığını ifade ederek, bu duruma tepki gösterdi.

Yetkililerin biran önce bu duruma el atmasını isteyen Yıldırım, kendisinin yaşadığı bu olayları bir başkasının da yaşamaması için yetkililerin bu konuya duyarlılık göstermesi gerektiğinin altını çizdi.

“45 gün önce eşim hastalandı ve Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi Acil Servisi'ne götürdüm. Orada bulunan hemşire kan tahlili istedi ve kan tahlili için kan verdik. Sonuçları nöbetçi doktor olan Tarık Göksel Gül'e gösterdik. Daha sonra eşimi NST odasına alarak doğacak çocuğun kalp atışlarını izlemek için odaya yalnız aldı. Doktor Tarık Göksel Gül eşimi hemşire ile birlikte odaya alınca orada eşime “ Nedir bu her karnın ve başın ağrıdığında hastaneye mi geleceksin” diye kızmıştı. Tabii ben bunu akşam eve gidince öğrendim ve durumu başhekime bildirdim. Eşim akşam doktorun kendisine bu sözleri söyledikten sonra bana beni bir daha o hastaneye götürme. Orada doğum yapmaktan korkuyorum dedi. Buda beni çok üzdü. 31 Mayıs 2010 Pazartesi günü eşimin sancıları artınca saat 17.10'da Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi Acil Servisi'ne götürdüm ve oradan da doğum salonuna aldılar. Gece ağrıları ve sancıları artan eşimdin dilinden sürekli Allah kelimesi zikrediliyordu.  Eşimin Allah Allah demesini duyan hemşire eşime gelip “Nedir bu Allah Allah diyorsun” diyerek azarlaması eşimi o anda yaşadığı ağrı ve sancılarını daha bir arttırdı. Bu meseleyi de bana doğumdan sonra eve gittiğimizde demişti.  Doğum salonuna eşimle birlikte annem ve amcamın eşi birlikte gitmiştiler. Hemşireler onlara da sürekli çıkın dışarı diyerek kaba üslup kullanmaları kabl edilebilir bir durum değil. 1 Haziran 2010 Salı günü gece 00.55'te sezaryenle eşimi ameliyata aldılar ve kızım dünyaya geldi. 2 Haziran 2010 günü Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi'nden taburcu olarak eve gittik. 4 Haziran 2010 Cuma günü akşam 22.00-23.00 saatleri arası eşimin dikişlerinden oluşan ağrıları ve midede bulantı oluşunca Annem ile birlikte tekrar Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi Acil Servisi'ne götürdüm. Kan tahlilini çıkarıp o akşam tekrar nöbetçi olan Tarık Göksel Gül'e gösterdik. Kendisi de eşimin müşahede altında tutulması gerektiğini söyleyerek Müşahede odasına aldılar. Doktor Tarık Göksel Gül hastalara baktıktan sonra gitti. Orada nöbetçi bulunan Bahar adındaki Hemşire eşime bakıyordu. Odada eşimle birlikte kalan hastanın durumu çok ağırdı ve müşahede odasının kapısı da kapalıydı. Hastanın havasız kalmaması için annem hemşire Bahar hanıma odanın kapısını az aralamasını ve hastanın hava alması gerektiğini söyledi. Bunu duyan hemşire anneme kızarak çabuk çık dışarı diyerek tepki gösterdi. Annem odadan çıkmayınca hemşire dışarı çıkarak beni çağırdı ve bu kadını buradan hemen çıkarın dedi. Ben neye uğradığımı şaşırdım. Annem bir insani görev yaparak hastanın hava almasını istemesi neden hemşirenin bu kadar zoruna gidiyor anlamış değilim. 5 Haziran 2010 Cumartesi günü sabah 08.30 civarı hastaneden taburcu olduk. Doğan çocuğuma işitme testi yapılması için 15 Haziran 2010 gününe tarih verilmişti. Çocuğumun az rahatsızlığı da vardı. Dün saat 11.00'de Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi'ne gittik ve işitme testi için sıraya girdik. Orada buluna hemşirenin güzel ve iyi alakası ile işitme testini yaptık. Daha sonra çocuğun hastalığını doktora göstermek için Çocuk Servislerine numara kesen yere gittik. Bana Uz. Dr. Serhat Gümüş'e 47. numarayı verdiler. Numarayı aldığımda saat 11.32'ydi. Mesai saatinin bitmemesine rağmen doktor yerinden ayrılmıştı. Tekrar numara verilen yere gelerek doktor beyin yerinde olmadığını söyledim. Numara kesen bey efendi doktor beyi telefondan aradı ancak doktor bey hastane dışına çıkmıştı. Durumu Hastane Müdürü olan Nedim Hant'a bildirdim. Kendisi durumu hemen çözeceğini söyledi ve 3 dakika sonra beni arayarak Doktor Serhat beye numara kesmemi istedi. Bende tekrar Uz. Dr. Serhat Gümüş'e 48. numarayı kestim. Hastane Müdürü Nedim Hant beni arayarak doktor beyin İl Sağlık Müdürlüğü'ne aşı eğitimine gittiğini söyledi ve başka doktora bakıp beni tekrar arayacağını söyledi. 3 dakika sonra beni arayan hastane müdürü Nedim Hant doktorun Hastane dışına çıktığını ve durumu başhekime bildirdiğini, ayrıca doktorlar hakkında soruşturma başlattığını ifade etti. Hastane müdürü Nedim Hant aynı zamanda bana durumu hasta haklarına şikayet etmemi de istedi. Ben de hasta haklarına giderek olayı hasta haklarında bulunan hemşire hanıma sözlü anlattım. Daha sonrada Başhekimle görüşmek üzere oradan ayrıldım. Bu işlerle uğraşırken mesai saatinin bitmesinden dolayı Başhekim Aydın Budunoğlu'da yemeğe gitmişti. Orada bulunan Başhekim yardımcısı Başhekim Yrd. Dr.Ubeydullah Ayan ve Başhemşire Şükran Atala ile odasında görüştüm. Olayı baştan sona onlara anlattım. Onlarda bana mesai saatinin başlamasıyla birlikte doktorlar hakkında soruşturma başlatacaklarını beyan ettiler. Olaydan duyduğu üzüntüyü dile getiren Başhekim Yrd. Dr.Ubeydullah Ayan, Uzman Dr. Muhammed Fatih Şanlı'yı arayarak hasta olan çocuğuma bakmasını istedi. Doktor beyde yemekte olduğunu ve kısa zamanda muayene odasına geleceğini söyledi. Saat 12.27'de Uzman Dr. Muhammed Fatih Şanlı'nın odasına giderek numara aldık ve Başhekim yardımcısı. Dr.Ubeydullah Ayan ve Uzman Dr. Muhammed Fatih Şanlı odaya gelerek çocuğu muayene etmeye başladılar. Çocuğu muayene ederken Uzman Dr. Muhammed Fatih Şanlı benden odadan dışarı çıkmamı istedi ve bende odadan dışarı çıktım. Orada bulunan eşime Senden ve çocuğundan olmasaydı ben buraya gelmez ve çocuğu muayene etmezdim diyerek sözde eşime iyilik ettiğini söylemiş. Başhekim yardımcısı. Dr. Ubeydullah Ayan doktor beye tamam fazla uzatmayın diyerek konuyu kapatmaya çalışmış.”

Görev yapan doktor ve hemşirelerin bu tutumlarının kabul edilemez olduğunu ifade eden Yıldırım, doktor ve hemşirelerin hayırlarına bu işi yapmadığını bilakis bu iş için devletten maaş aldığını hatırlatarak, “ Doktor bey acaba bilmiyor mu hasta olmazsa doktorluğun ne önemi kalır. Ayrıca hayrına da kimseye bakmıyor ve devlet ona baktığı hastalar için maaş ödüyor. Yaşanan bu olaylardan sonra eşim bana artık bu hastanede tedavi olmaktan korkuyorum ve tedavi olmakta istemiyorum dedi. Niyetimiz bu meseleleri haber yapmak değildi. Eğer varsa bir yanlış veya sorun basın camiası olarak bunu düzeltip kamu adına her kim olursa olsun hesap verebilmesini sağlamaktır. Bizler basın camiası olarak nasıl ki açılan yeni bölümleri, Hastaneye dikilen ağaçları ve yapılan başarılı operasyonları yazıyorsak bunu da yazmakla mükellefiz. Şunu da vurgulamakta yarar olacağı kanasıyla başta Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi'nde görevli güvenlikçilere, Remziye hemşireye, Kan Bankasında görevli personellere, kantin işletmecilerine, numara kesen personele ve ismini zikredemediğim diğer kişilere teşekkürü bir borç bilirim” diye konuşarak, yaşanan bu olaylara tepki gösterdi ve yetkilileri göreve çağırdı.

Bingöl Online Haber Servisi