Bingöl'den Erzurum'un Hınıs ilçesi Güllüçimen/Peyik Köyü'ne giden Zıkte Aşireti mensupları, burada bölgedeki aşiret üyeleriyle tarihi bir buluşma gerçekleştirdi. Birlik, dayanışma ve ortak değerler etrafında gerçekleşen bu ziyarette konuşan Zıkte Aşireti Reisi İbrahim Ataoğlu, geçmişten bugüne taşıdıkları sorumluluğun altını çizerek önemli mesajlar verdi.
“Ulu çınarın dalları Anadolu'nun dört bir yanına yayılmıştır”
Ataoğlu, bu buluşmayı sadece bir ziyaret değil, aynı zamanda bir toplumsal aidiyet ve gelecek nesillere bırakılacak güçlü bir miras olarak değerlendirdi:
“Zıkte Aşireti, sadece bir soy bağı değil; yüzlerce yıllık bir kültürün, ahlakın, sadakatin ve kardeşliğin adıdır. Bizim hikâyemiz, dağların ardına sığmaz; her taşında bir hatıra, her deresinde bir dua saklıdır. Bizim kökümüz derin, gövdemiz sağlamdır. Bu ulu çınarın dalları Bingöl'den Erzurum'a, Diyarbakır'dan Muş'a, oradan Anadolu'nun dört bir yanına yayılmıştır. Nerede bir Zıkte evladı varsa, orası bizim yuvamızdır. Biz aynı kıbleye yönelen, aynı duayı eden, aynı lokmayı bölüşen bir milletiz. Bu birliktelik tesadüf değil; dedelerimizin, babalarımızın bizlere bıraktığı en büyük mirastır.”
“Bu buluşma sadece geçmişi yad etmek değil, geleceğin inşası için başlangıç olsun”
Ataoğlu, Hınıs'taki buluşmanın sadece nostaljik bir ziyaret olmadığını, aynı zamanda geleceğe dair güçlü bir irade beyanının ilk işareti olduğunu vurguladı:
“Bu buluşmalar, sadece geçmişi yad etmek için değil; ortak geçmişten ortak gelecek inşa edebilmek için önemlidir. Bu topraklar, nice yaslarımıza, davalarımıza, düğünlerimize şahitlik etti. Her derdimizi birlikte omuzladık, her sevincimizi birlikte çoğalttık. Bu yüzden Zıkte Aşireti, duvarı olmayan bir han gibidir; gönlü olan her kardeşe açıktır. Gençlerimize düşen görev büyüktür. Onları sadece akademik başarıyla değil, aynı zamanda ahlaki, kültürel ve insani değerlerle donatmak zorundayız. Kimliğini bilen, geçmişine sahip çıkan, elindeki değerleri geleceğe taşıyabilen bir gençlik bizim en kıymetli hazinemizdir. Çünkü biz iyi biliriz ki; geçmişini unutanın istikameti olmaz.”
“Araya mesafe girebilir ama gönüllerimize sınır çizilemez”
Ataoğlu, aşiret mensupları arasındaki coğrafi uzaklığın hiçbir zaman gönül bağlarını zayıflatamayacağını belirterek sözlerini şu cümlelerle sürdürdü:
“Elbette yollar uzun, şehirler uzak olabilir. Fakat bizler biliriz ki, mesafe sadece haritalarda vardır. Gönüllere sınır çizilemez. Aynı inançla, aynı değerlerle yoğrulan yürekler; nerede olursa olsun, birbirine yakındır. Birliğimizin özü de tam buradadır. Biz bir oldukça, bu birliğin ışığı hem bize hem çevremize yol gösterecektir. Ne zaman ki birbirimizi unutur, aramıza fitne düşmesine izin veririz; işte o zaman asıl kaybımız başlar. Ama hamdolsun ki, biz her daim kenetlenmeyi başaran bir toplumuz.”
