Kalbin ışığı iman

Kalbin hayat dairesi geniştir. İmanla ışık bulur insanlığın maneviyatına hizmet ederek hikmet üretir. Müslüman incinmeden-incitmeden doğru üslubu yaşayışında imanla belirlerken huzur formülünü bu şekilde sağlıklı bir zemine oturtur. Toplumda yükselen refah arzusu modern dünya standartlarıyla sağlanmaya çalışılırken maneviyat perdelenmiş sıkıntılarla beraber mesuliyetlerimizde baş göstermiş durumda.

Peygamberimiz(S.A.V) 'in duygu manzumesinin ışığı (iman) son ümmetin kendisine imanda tabi olmada tek alternatif olmasıyla inananların imanla duygularını nurlandırdıkları için gönüllerinden hayatlarının her karesinde istikamet belirlemesinden çağları aşkın ebede akacak kadar ileri derecededir.

İnananlar bu doğrultuda iyi eğitilerek dönüşmüş gelişmiş olan duygularıyla insan hayvan ve diğer varlıkların hakkını gözeterek faydalarını düşünerek kulluk esasına uyarlayarak Rabb'ine kul olmaya çalışırlar. Bu zirvedeki müminlere Allah'u Teâla bir hadis-i kutside şöyle buyuruyor: Ben göklere ve yere sığmam ama ne hayrettir ki müminlerin gönlüne sığarım.

Müslüman vazifesini yaparken kalbinde Allah ile görüşmesi yani nurunu kazanması değil bir ailenin her varlığın mutlu olma garantisi halini alır.

Çağın insanı madde eksenli hareket ettikçe baskın menfi duygulara eğilim gösterdikçe kalbi kaskatı kesilir. Alanı zamanları aşkın iken küçücük bir yer olur. Ona sığdırdıkları çok az şeyler olur. Her geçen gün kendi kimlik ve kültürüne yabancılaşır sıkıntı yaşar. Madde gereklidir ancak asıl maksat haline getirilerek Müslümanın dünyasında yıkıma yol açmamalıdır.

LEYLA BAYNAL