Abd ve talabani eksenindeki pkk pazarlığıHürriyet Gazetesi yazarı Fatih çekirge ABD ile yapılan PKK pazarlığının kodlarını yazdı
![]() Soru şu: - ABD Türkiye'de çok ciddi bir prestij kaybında. Bundan nasıl kurtulacak? Başbakan Erdoğan'ın Beyaz Saray'daki görüşmeleri, terörle mücadele özel temsilcimiz emekli Org. Edip Başer'in ABD'li meslektaşıyla yaptığı toplantıların ana sorusu işte buydu. ![]() Amerikalılar bu sorunun cevabını aradılar. Verilen cevabın özeti ise şöyle: - Türk halkı terörden bıktı. Halkın sevgisini yeniden kazanmak istiyorsanız, Kuzey Irak'taki PKK varlığına son verin. Lojistik desteği kesin. Ve bazı önemli PKK'lıları verin. Bu görüşmelerde Türkiye, PKK'nın Kuzey Irak'taki komuta kademesinin isimlerini verdi. Şimdi gelelim bugüne. PKK Öcalan'ın ağzından mart sonuna kadar "ateşkes" ilan ettikten sonra bakın neler oluyor... Türkiye bu konuda ABD'ye şu son mesajı iletti: "Artık zaman doluyor. Kuzey Irak'ta ne yapacaksanız yapın. İlk olarak da somut bir adım atın ve Karayılan ya da Bayık'ı teslim edin." TALABANİ VE BARZANİ İSTEMİYOR Peki, bu talebe karşı ABD ne diyor? Cevap şöyle özetlenebilir: - Tamam, teröre karşı birlikte mücadele edeceğiz. Ancak hep kendi tarafınızdan bakmayın. ABD, Irak'ta çok önemli bir prestij mücadelesi veriyor. Bu mücadelede ABD'ye en önemli desteği Kürtler verdi. Onların istemediği bir durum yaratamayız. Barzani ve Talabani bu işin silahla değil barışçı yolla çözülmesini istiyor. Bu anlamda Türkiye bazı adımlar atarsa gelişmeler olabilir. ÖCALAN'A TV DTP'YE MECLİS Şimdi bu sözün şifresini çözelim: ABD şunu demek istiyor: Talabani ve Barzani'nin istemediği bir durum olmaz. Onlar da PKK'nın varlığını siyasi olarak sürdürmesini istiyorlar. Yani Türkiye PKK'nın siyasileşmesine olanak tanısın. Peki, nedir bu siyasileşme? İşte cevap: - En azından sayıları 4 bine yaklaşan dağdaki teröristlerin baharda aşağı inmeleri. Bir kısmı köyüne, bir kısmı Kuzey Irak'a dönebilir. Türkiye silahını bırakıp gelenleri sessizce karşılasın. - Kuzey Irak'taki dağ kadrosu da zaten şehre inmiş durumda. İstedikleri gibi hareket edebiliyorlar. Lider kadroları bazı ülkelere gidebilir. Talabani bu konuda lider kadroyu ikna edebilecek noktada olduğunu bildiriyor. - Türkiye seçim barajını yüzde 5'e indirirse DTP'nin Meclis'te temsili mümkün olacak. Böylece silahlı yol yerine siyaset yolu açılacak. - Öcalan'ın şartları biraz daha iyileştirilirken örneğin bir TV kanalı izlemesine olanak verilebilse... - Ve kendi dilini konuşabilmek, kendi dilinde eğitim alma hakkı. Evet; ABD'nin Türkiye'ye "hissettirmeye" çalıştığı çözüm mesajları böyle. Belli ki bu konuda PKK yönetimi de ikna edilmiş. KUZEY IRAK'TA BİRŞEY YAPAMAZSINIZ Peki bu durumda Türkiye ne yapacak? Bahara kadar bir karar vermek zorunda. Yoksa hem İmralı'dan hem ABD üzerinden hem de Talabani'den "Terör hortlar, yeniden başa dönersiniz. Kuzey Irak'a da bir şey yapamazsınız" mesajı geliyor. Devletin zirvesine gelince. Açıkça söylemeliyim ki, tam bir karşılıklı güvensizlik var. Hükümet bir adım atsa başta Cumhurbaşkanı olmak üzere "PKK ile pazarlık yapıyorlar" bombardımanına uğrayacaklar. Hükümet Cumhurbaşkanı'na güvenmiyor, Cumhurbaşkanı da hükümete. Asker tavrını koymuş: - Ben teröristle pazarlık yapmam. Sonuna kadar mücadele ederim. Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt bu sözleri birkaç kez en üst düzeydeki toplantıda çok keskin olarak söylemiş. Hatta PKK'nın "sözde ateşkes"inden sonra Org. Büyükanıt bölgedeki tüm birliklere "Mağara mağara arayın eskisinden daha yoğun operasyonlar yapın" talimatını vermiş. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül bazı atılımlar yapmak istiyor. Başbakan, buna olumlu bakıyor. Ama "teröristle pazarlık" saldırısından çekiniyorlar. AĞIR SORU AĞIR AÇMAZ Bu durumda ABD'nin şartı işlemiyor. Şimdi gelinen nokta ise şu: - Önce ABD, PKK'nın önemli bir ismini teslim etsin. Bu da hükümetin bazı atılımlar için elini güçlendirsin. Sevgili okuyucular, işte manzara bu. Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en ağır sorusuyla ya da açmazıyla karşı karşıya. Ve devletin zirvesinde kimse kimseye güvenmiyor. Bu yüzden kararsızlıktan başka karar çıkmıyor. Sanırım cesur kararlar alabilmek gibi önemli bir "devlet adamlığı sınavı" izliyoruz. Çünkü siyasette cesaret, bazen "popülizme rağmen" karar alabilmektir. Halktan gelen duygusal rüzgarlara karşı mantığın kalkanını kullanabilmektir. haberturk YORUM YAZIN ![]()
|
|