Ab'den yeni uyarılarAB'nin 'Ortak Tutum Belgesi'nin ana hatları belli oldu. Belgede, Şemdinli ile ilgili yargı sürecinin 'hukukun üstünlüğü' ve 'yargının bağımsızlığı' çerçevesinde yürütülmesi gereğinin vurgulanması bekleniyor.![]() 12-13 haziranda Lüksemburg'da yapılacak Ortaklık Konseyi Toplantısı'nın öncesinde kaleme alınan belgede yer alan uyarılar arasında en dikkat çekici olanlar şöyle: Şemdinli olaylarına ilişkin yargı süreci hukukun üstünlüğü ve yargının bağımsızlığı ilkeleri çerçevesinde yürütülmeli. Reform sürecinde yavaşlama var. Gümrük Birliği Ek Protokolü 2006 yılı içinde Rum gemilerine yönelik kısıtlamaları da kaldıracak şekilde uygulanmazsa müzakere süreci olumsuz etkilenir. Ordudan gelen açıklamalar sadece askeri konularda olmalı ve hükümetin yetkisi ile yapılmalı. Milli güvenlik stratejisi sivil otoritenin denetiminde belirlenmeli ve savunma harcamaları Meclis'e tabi olmalı. Belge ayrıca, Türk Ceza Kanunu'nun 301'inci maddesinin ifade özgürlüğüne kısıtlamalar getirecek şekilde yorumlandığı eleştirisine yer veriyor. Namus cinayetlerine yönelik yasal düzenlemeler ile Meclis Töre Cinayetleri Araştırma Komisyonu'nun raporundan ise övgüyle sözediliyor. Ek Protokol, Türkiye'nin bütün limanlarını Rumlara açmasını öngörüyor. Türkiye Ek Protokol'ü imzalamıştı Türkiye, Gümrük Birliği'nin Kıbrıs Rum yönetimi dahil AB'ye yeni katılan 10 üyeye de uyarlanması için Ankara Anlaşması'nın Ek Protokolü'nü 29 temmuzda imzalamıştı. Ancak Türkiye, aynı zamanda bir de deklarasyon yayımlayarak, imzanın Kıbrıs Rum kesimini tanıma anlamına gelmediğini ilan etmişti. Altı maddeden oluşan 'Türkiye'nin Kıbrıs ile İlgili Deklarasyonu' adlı metin şöyle: 1. Türkiye, Kıbrıs sorununa siyasi bir çözüm bulunması yönündeki kararlılığını muhafaza etmektedir ve bu yöndeki tutumunu da açıkça ortaya koymuştur. Bu doğrultuda Türkiye, BM Genel Sekreteri'nin iki kesimli yeni bir ortaklık devleti kurulmasını hedefleyen kapsamlı çözüme ulaşma yönündeki çabalarını desteklemeyi sürdürecektir. Adil ve kalıcı bir çözüm, bölgede barışa, istikrara ve uyumlu ilişkilerin tesisine önemli bir katkıda bulunacaktır. 2. İş bu protokolde atıfta bulunulan 'Kıbrıs Cumhuriyeti', 1960'ta kurulan asıl ortaklık devleti değildir. 3. Türkiye bu nedenle, Kıbrıs Rum makamlarının, hali hazırda olduğu gibi, Kıbrıs'ta sadece ara bölgenin güneyinde otorite, denetim ve yetki icra ettiği ve Kıbrıs Türk halkını temsil etmediği şeklindeki tutumunu sürdürecek ve anılan makamların tasarruflarını buna göre muameleye tabi tutacaktır. 4. Türkiye bu protokolün imzalanması, onaylanması ve uygulanmasının, protokolde atıfta bulunulan 'Kıbrıs Cumhuriyeti'nin herhangi bir biçimde tanınması anlamına gelmediğini ve Türkiye'nin 1960 Garanti, İttifak ve Kuruluş anlaşmalarından kaynaklanan hak ve mükellefiyetlerini haleldar etmediğini beyan eder. 5. Türkiye, işbu protokole taraf olmasının Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile mevcut ilişkilerini değiştirmeyeceğini teyit eder. 6. Kapsamlı bir çözüm bulununcaya değin, Türkiye'nin Kıbrıs'a ilişkin tutumu değişmeyecektir. Türkiye, Kıbrıs'ta kapsamlı bir çözüm sonucunda oluşacak yeni ortaklık devleti ile ilişkiler tesis etmeye hazır olduğunu beyan eder. CNN Türk YORUM YAZIN ![]()
|
|