Üniversite İdari Personeli Sendikası (ÜNİPERSEN), yükseköğretim tazminatı sorunu ile ilgili açıklama yaptı.
Bingöl Üniversitesi önünde bir araya gelen idari personel adına açıklama yapan ÜNİPERSEN Bingöl Üniversitesi Şube Başkanı Ergin Ergün, “Bizler, devlet yükseköğretim kurumlarında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na tabi çalışan devlet memurlarıyız. Memur olarak tüm yasal haklarımızdan yararlanmayı beklerken, ne yazık ki hem devlet memuru olmanın hem de yükseköğretim kurumunda çalışmanın getirdiği haklardan mahrumuz. Üniversitelerimizin bel kemiği, akademik ve idari işleyişin ayrılmaz bir parçası olan idari personelimiz, 2014 yılından beri büyük bir adaletsizlikle karşı karşıyadır: Bu adaletsizliğin adı; yükseköğretim tazminatı sorunudur” dedi.
2014 yılında, 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu'na eklenen Ek Madde 3 ile üniversitelerde görev yapan akademik personele, unvanlarına göre yüzde 100 ila yüzde 115 oranında yükseköğretim tazminatı ödenmeye başlandığını ifade eden Ergün, şöyle devam etti;
“Ancak, aynı kurumlarda gece gündüz fedakârca görev yapan idari personelimiz bu haktan tamamen mahrum bırakılmıştır. Ancak benzer tazminatlardan olan adalet tazminatı Adalet Bakanlığında görev yapan tüm memurlara verilmektedir. Bir diğer örnek ise Belediyelerde bulunan sosyal denge tazminatıdır. Bu tazminatta yine aynı kurumda görev yapan tüm memurlara ödenmektedir.
Bu ayrımcılık, üniversitelerin akademik başarılarında idari personelin emeği, katkısı ve sorumluluğunun göz ardı edilmesi anlamına gelmektedir. Oysa akademik personel ile idari personel, aynı yükseköğretim sisteminin asli bileşenleridir. Kurumların başarı ve sürdürülebilirliği, bu iki temel grubun ortak emek ve özverisine bağlıdır.
Emeğe saygının, adaletin ve kurum içi hakkaniyetin gereği olarak, idari personele de bu tazminatın tanınması kaçınılmazdır. Bu tazminat sadece ekonomik bir talep değil; aynı zamanda kurumsal adaletin, eşitliğin ve hakkaniyetin bir gereğidir. Üniversitelerde gerçek anlamda adalet tesis edilebilmesi, tüm personelin emeğine eşit değer verilmesiyle mümkün olacaktır.
Bizler; öğrenci işleri, personel işlemleri, mali hizmetler, teknik destek birimleri, kütüphane hizmetleri ve güvenlik gibi kritik alanlarda çalışıyoruz. Üniversitelerin eğitim ve araştırma faaliyetlerinin yanı sıra sosyal ve kültürel misyonlarını da sürdürebilmeleri bizim fedakârca emeğimizle mümkün olmaktadır.
Yükseköğretim tazminatının idari personele ödenmemesi, o dönemde aceleye getirilen yasalaşma süreci ve idari personeli temsil eden güçlü bir sendikanın olmayışı nedeniyle görmezden gelinmiştir. Ancak artık üniversite idari personelinin güçlü bir temsilcisi vardır. Ve bu adaletsizliğe sessiz kalmayacağız.
Emeğimizin karşılığı olan tazminattan yoksun bırakılmamız, sadece ekonomik değil aynı zamanda moral ve motivasyon kaybına yol açmaktadır. Bu adaletsizlik, üniversite çalışanları arasında derin ayrışmalara ve iş verimliliğinde düşüşe neden olmaktadır. Artan hayat pahalılığı ve ekonomik kriz koşullarında mağduriyetimiz daha da katlanılamaz hale gelmiştir.
Son 7 toplu sözleşmede, sadece TÜİK enflasyonu kadar artış alabildik. Ancak artan yaşam maliyetleri karşısında maaşlarımız erirken, diğer kurumlarda ve kadrolarda farklı tazminat uygulamaları hayata geçirilirken, biz idari personel maalesef göz ardı edilmekte, yok sayılmaktadır. Kendi kurumumuzdaki tazminatlardan bile dışlanmamız kabul edilemez.
Talebimiz Nettir:
Yükseköğretim Tazminatı, hiçbir ayrım yapılmaksızın tüm üniversite çalışanlarına ödenmelidir. 8. Dönem toplu sözleşme görüşmelerinin başlamasına 7 gün kaldı. Bu toplu sözleşmede idari personelin tazminat hakkı teslim edilmeli, 11 yıldır süren mağduriyete son verilmelidir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Yükseköğretim Kurulu'nu bu konuda sorumluluk almaya, somut adımlar atmaya davet ediyoruz. Bu haksızlığın giderilmesi için etkin çözümler üretilmelidir. Hükümeti, Meclis'i ve ilgili tüm kurumları, üniversite idari personelinin haklı sesine kulak vermeye, bu sorunu kalıcı olarak çözmeye davet ediyoruz. Taleplerimiz karşılanana dek, hak arayışımızı her platformda sürdürmeye devam edeceğiz.
Kamuoyunun desteğini bekliyor, tüm sendikaları ve sivil toplum kuruluşlarını bu haklı mücadelede yanımızda olmaya çağırıyoruz. Bu haklı mücadelemizde siz mesai arkadaşlarımızın desteği ve kamuoyunun duyarlılığı en büyük güç kaynağımızdır. Birlikte hareket ederek, yıllardır süren bu haksızlığı ortadan kaldıracak adımları atmaya devam edeceğiz.”
