Bingöl Şehit Aileleri Gazileri ve İnsan Hakları Derneği (BİŞHAK) Başkanı Ziya Sözen, Bingöl'de katıldığı bir programda Zazaca'nın ayrı bir dil olarak seçmeli ders kitaplarında yer alacağını açıklayan Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in bu yaklaşımını eleştiren Sivil Toplum Örgütlerine yüklendi.
“RAHATSIZ OLANLAR DA ZAZA'DIR”
“Milli Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer ilimizde yaptığı açıklama ile Zazaca'nın Kürtçenin bir lehçesi olmadığı, önümüzdeki yıl Zazaca ders kitabının Kürtçe'den ayrı bir şekilde bastırılıp okullarda okutulacağı beyanları biz Zazalar için tarihi bir öneme haizdir” diyen Sözen,
Bu açıklamanın Zaza olan Bingöl halkında çok büyük bir memnuniyet ve mutluluk yarattığını belirtti.
Bu açıklamanın tarihi bir gerçeğin devlet tarafından kabul edildiğinin sözlü bir belgesi olduğunu vurgulayan Sözen, şunları söyledi.
“Zazaca ders kitabının çıkmasıyla bu yazılı bir belge olarak tarihteki yerini alacaktır. Yıllarca Zazaca tarihi gerçekle bağdaşmayacak şekilde Kürtçenin bir alt lehçesi olarak gösterilmeye çalışılmış, biz Zaza halkı da Kürt olarak gösterilmeye çalışılmışız. Oysa tarihi gerçek öyle değildir. Sayın Bakanın bu açıklamasından rahatsız olan kesimleri görmek bizi oldukça şaşırtmıştır. Çünkü bu açıklamadan rahatsız olanların kendileri de Zaza'dır. Zaza olan bir milletvekilinin ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin Zazaca kitap basılmasından rahatsız olması akıl tutulmasıdır. Bunun başkada izahı yoktur.”
BALUKEN KÜRTÇE BİLİYORSA ÖZÜR DİLERİM
Bu söylem, bu çevreleri siyaseten rahatsız etmiş olacak ki aldıkları talimatın gereği olarak Zaza olan milletvekilini kendi dilini inkâr etme gafletine sokmuştur.
Kimse Zazaları Kürt olarak gösterme gafletinde bulunmaya çalışmasın. Zaza Bingöl halkı kendi dilini inkâr eden bir anlayışa gereken cevabı vermelidir ve günü gelince verecektir. Ben bir gerçeğe daha işaret etmek istiyorum. Zazaca'nın Kürtçenin bir lehçesi olduğunu iddia eden milletvekili ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileri bir kelime dahi Kürtçe bilmemektedirler. Sayın milletvekili Kürtçe biliyorsa ben kendisinden özür dilemeye hazırım. İnsanları kandırarak kendi aslını inkâr etmeye çalışanların çabaları beyhudedir.
SADECE ULU DEREDE İNSANLAR ÖLMEDİ
Uludere olaylarını Türkiye gündemine getirenler bu ülkede 33 askerin Bingöl de şehit edildiğini onlarca köyümüzde katliamların yapıldığını Erzincan'ın Başbağlar köyünde katliam yapıldığını unutmuş olacaklar ki bu olayları nedense hiç gündeme getirmiyorlar. Solhan ilçesi Hazarşah Köyümüzde 19 sivil savunmasız vatandaşımızı katleden zihniyetin temsilcileri neden sessiz kaldılar. Genç ilçemizin birçok köyünde araçlar taranarak onlarca vatandaşımız şehit edilmiştir. Bu insanların içinde genci yaşlısı kadını çocuğu vardı. Yoksa bunlar insan değil miydi? Kaldı ki bu insanlar kaçakçılık ta yapmıyorlardı. Biz bu ülkede bir insanımızın burnunun dahi kanamasına razı olmayız. Ama insanlar arasında siyasi tercihlerine göre muamele yapmayı da asla kabul etmeyiz. Ulu dere olayını gündemde tutan sözde aydınlar, basının temsilcilerini 33 asker olayını Başbağlar katliamını Hazarşah olayını ve Güneydoğuda BTÖ tarafından yapılan yüzlerce katliamı da gündeme getirmelerini bekliyoruz. Uludere de kaçakçılık yaparken ölen vatandaşlara 124 bin TL tazminat verilirken Hazarşah Köyümüzde katledilen masum sivil savunmasız vatandaşlarımıza Terörden Doğan zararların karşılanması kanunu kapsamında yıllar sonra 14 bin TL tazminat reva görülmüştür. Bu durumu adalet ve eşitlikle izah eden var mı? Bu ülkede adaletten eşitlikten insan haklarından söz edenler her kesime eşit davranmalıdırlar.
ŞEHİT KÖY KORUCUSUNUN ALDIĞI TAZMİNATIN İKİ KATI ULUDEREDEKİLERE VERİLDİ
Gece gündüz kar yağmur çamur demeden bu ülke için çalışan bir köy korucumuzun aldığı maaş 800 TL iken ve bu korucumuz BTÖ ile çatışırken şehit olması halinde ailesine 67 bin TL tazminat ödenirken Uludere'deki ailelere, Şehit Korucu tazminatının iki katını vermek hangi eşitlik ve adalet anlayışında vardır. Ayrıca korucularımız terörle mücadele de sigortasız bir şekilde çalıştırılmaktadırlar. Kaldı ki biz devletimize olan sevgimizden bağlılığımızdan ve saygımızdan konuşmuyoruz. Bu haksızlıkları sineye çekiyoruz. Ama sabrımızı sınama uğraşında olanlar bu ülkenin kanunlarına riayet etmeyip kaçakçılık yapanları neredeyse kahraman gibi göstermeye çalışıyorlar. Bu asla kabul edeceğimiz bir şey değildir. Bu ülkede kimse şehitlerimiz gazilerimiz kadar kahraman değildir. Çünkü onlar bu ülkeye asla ihanet etmediler ve bu ülkeyi karşılıksız sevdiler. Bu gerçeği herkesin görmesini özellikle aydın geçinen sözde aydınlarımızın ve basın kuruluşlarımızın özellikle görmesini istiyorum. Şehidine Gazisine sahip çıkmayan bir toplumun sonu hüsrandır.