BDP Grup Başkan Vekili Bingöl Milletvekili Dr. İdris Baluken, yaptığı açıklamayla Belediye Başkanı Serdar Atalay'a cevap verirken, AK Parti'ye yönelik de eleştirilerde bulundu.
Başkan Atalay'a yönelik eleştirilerde bulunan BDP Grup Başkan Vekili Bingöl Milletvekili Dr. Baluken: “AKP'nin izlediği iç ve dış politikanın ülkemizi getirdiği çatışmalı sürecin can yakıcı sonuçları ile karşı karşıya geldiğimiz bugünlerde yaşanan sürecin hassasiyetini paylaşmak ve kamuoyunda duyarlılık yaratmak amacı ile halkımızın yoğun ilgi gösterdiği bir basın açıklamasını 27.08.2012 tarihinde yapmıştık. Bu basın açıklamasında AKP'nin genel siyasi başarısızlığının yanında yerelde Bingöl'de de yaşadığı başarısızlıklara dikkat çekmiş, bu anlamda AKP'nin yereldeki temsilcilerine de siyasi eleştirilerimizi yöneltmiştik. Yaptığımız bu eleştirilere karşı ilimizin AKP'li belediye başkanı basın aracılığı ile halkımızın değerlerine, partimize ve şahsıma karşı eleştiri sınırlarına uymayan, düzeysiz bazı hakaret ve suçlamaları içeren açıklamalarda bulunmuştur. Her şeyden önce AKP'li belediye başkanını bu düzey ve üslubu nedeniyle hiçbir zaman muhattap olarak kabul etmediğimizi bundan sonra da etmeyeceğimizi vurgulamak isteriz. Ancak söz konusu şahsın hakaret, tehdit ve suçlamaları noktasında bu açıklamanın zorunlu bir gereklilik haline geldiği de açıktır” dedi.
Açıklamalarında AKP ve Atalay'a yüklenen Baluken: “Son dönemde AKP'li bakanların, yetkililerin partimize ve halkımıza karşı başlattığı kin, nefret söylemleri ve linç kampanyalarının Bingöl'deki görevi belli ki Bingöl Belediye Başkanı'na verilmiştir. Demokratik siyaset yapan, bütün siyasi çalışmaların merkezine yaşanan savaşı bitirmeyi, anaların gözyaşını dindirecek demokratik bir çözümü ve onurlu bir barışı aldığını kabul eden bir partinin öldürmeyi teşvik eden zihniyet olarak suçlanması hiçbir şekilde kabul edilemez. BDP olarak yaşanan savaşta asker, korucu, polis, sivil ve gerilla can kayıplarının tümünün acısını yüreğimizde hissettiğimizi, bu can kayıplarının yaşanmaması için tüm siyasi partilerin ayrım yapmadan ölümlere karşı aynı hassasiyeti göstermesi ve yaşanan savaşın bir an önce bitmesi gerektiğini her fırsatta kamuoyuna deklare ettik. Ancak söz konusu şahsın mensup olduğu siyasi partinin “terörün kökünü kazıyacağız”, “son terörist öldürülünceye kadar mücadele devam edecek”, “kadın-çocuk demeden gereği yapılsın” yaklaşımları; yaşanan sivil can kayıplarından sonra üç adet vatandaşın exi, asker kayıplarına üç beş Mehmet kaybı, gerilla kayıplarına “geberdiler” ifadelerini kullanmaları bile ölüme ve öldürmeye teşvik eden zihniyet hakkında yeterince açıklayıcı olduğunu düşünüyoruz. Belediye başkanının basına yansıyan açıklamasında, şahsıma yönelik utanmazlık, yüzsüzlük gibi kullanılan ifadeleri kendisine iade ettiğimi, siyasi eleştiri dışına çıkacak her türlü tanımlama için kendisini uyarmayı siyasi bir sorumluluk olarak kabul ediyoruz. Bu tanımlamaların tamamının duyarlı, yurtsever Bingöl halkında bir provokasyon yapma girişimi olduğunu, olası bir provokasyonla da kendi siyasi başarısızlığını kapatacak mazlum bir role soyunma gayreti içerisinde olduğunu belirtmek gerekir. Ayrıca sadece 3,5 milyon Kürdün TBMM'ye “siyasi irademdir” diyerek dilekçe verdiği Sayın Abdullah Öcalan'ı, kutsal dinimizin Peygamberi Hz. Muhammed (S.A.V) ile kıyaslamak ise oportünist, siyasi bir rant arayışından başka bir şey değildir. Kürt halkı bu belediye başkanının aksine siyasi ve ideolojik bir liderliği Peygamberlik kurumundan ayırt edebilecek dini, ahlaki, siyasi ve insani erdeme sahiptir. Bu erdem siyasi çıkarları için pervasızca Peygamber Efendimizi kullanmak isteyenleri red ve mahkûm edecek kadar güçlüdür. Yine bu erdem, ABD çıkarları için Müslüman İran, Irak, Suriye başta olmak üzere pek çok ülke ile savaş pozisyonuna gelmiş bir hükümetin, Müslümanlığın ve Müslüman halkların çıkarını ne kadar önemsediğini değerlendirecek bir seviyeyi de ortaya koyacak güçtedir. Belirtmek gerekir ki; Mübarek Ramazan Ayında bile Bingöl halkını susuz bırakan bir belediye başkanının dini hassasiyetlerden bahsetmeye ve Peygamber Efendimizi siyasi çıkarları doğrultusunda kullanmaya hakkı da haddi de yoktur. Ayrıca Tayyip Erdoğan'ın, AKP'nin genel ve yerel temsilcilerinin hangi Müslüman dava için çırpındıklarını değerlendirmek için ise sadece kendilerinin ve yandaşlarının bir yılda artan mal varlığı bilançolarına bakmak bile yeterlidir. Bu çevreler, dini ve inancı uğruna tek bir çakıl taşı bile miras bırakmayan Peygamberlerin, Âlimlerin, Seydaların, Seyyitlerin, Erenlerin davasına trilyonluk mal varlığı olanların davası ile kıyaslama gayreti ile halkımızı değil, ancak kendilerini kandırabilirler. Bu çevrelere tavsiyemiz kendi siyasi çıkarları için kutsal dinimizi ve değerlerimizi kullanmaktan vazgeçmeleridir. Tüm Türkiye kamuoyunun da bildiği üzere, Şemdinli'de yaşanan çatışmaları yerinde incelemek üzere şahsımın, Parti temsilcilerimizin ve çok sayıda siyasi parti, sendika ve aktivistin de bulunduğu bir heyetle Şemdinli'ye giderken PKK Gerillaları ile karşılaştık. BDP ve ardılı olduğu siyasal gelenek olarak gerillaların bu halkın evlatları olduğunu ve toplumsal barışın bu evlatlarla kucaklaşmaktan geçtiğini sürekli bir biçimde ifade etmekteyiz. Şemdinli'de karşılaştığımız gerillaların en yoğun ilgiyi bizlere eşlik eden Türk vatandaşlarımıza göstermesi de Şemdinli'deki mesajın iyi okunması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Dolayısıyla Şemdinli'de ortaya çıkan fotoğraftan Türkiye'ye barış, kardeşlik mesajları çıkması gerekirken AKP temsilcileri tarafından ırkçı, milliyetçi, provokatif ifadelerin kamuoyuna yansıtılması, hükümetin yaşadığı siyasi iflasın üzerine örtme çabasıdır” ifadelerini kullandı.
‘Belediye başkanının kendisi de biliyor ki; Bingöl halkı kendisinden ve AKP'den hesap soracağı günü iple çekmektedir' diyen Baluken: “Diğer taraftan seçim öncesi son gece ittifakları ile sandık başı kirli oyunları ile seçildiği tüm Bingöl halkı tarafından bilinen şaibeli bir belediye başkanının, siyasete girdiği ilk aylarda ve ilk seçimde Milletvekili olma başarısı göstermiş birisini istifaya davet etmesinin siyasi derinliğini ve reel politik gerçekliğini de siyaset bilimcilerin takdirine bırakmak gerekir. Siyasi ikiyüzlülüğün son noktasını Anadili olan Zazaki'nin belediye hizmetlerinde kullanılmasını engelleyerek ortaya koyanların Zazaki'den, Kurmanci'den, halkın değerlerinden bahsetmesi abesle iştigaldir. Belediye başkanının kendisi de biliyor ki; Bingöl halkı kendisinden ve AKP'den hesap soracağı günü iple çekmektedir. Belediye başkanı mevcut üslubunu devam ettirerek kendi siyasi iflasını daha yakın hale getirmektedir. Söz konusu şahsın bu hizmetsizliği, siyasi basiretsizliği ve üslubu Bingöl halkının beklediği hesap gününün azabını arttırmaktan başka hiçbir işe yaramamaktadır” şeklinde konuştu.