Bingöl'ün makus talihi değişecekYANKI Dergisi'nin son sayısında Bingöl'den, erken seçime, Irak sorunundan, KKTC sorununa kadar gündemde yer alan önemli konuları değerlendiren Bingöl Milletvekili Berdibek, bölgenin kaderini değiştirmenin bu hükümete nasip olacağını söyleyerek, “Bingöl'ün makus talihi değişecek” dedi.
![]() Türkiye'nin en büyük ve en saygın dergilerinden biri olan YANKI Dergisi, son sayısında Bingöl Milletvekili ve TBMM İdare Amiri Feyzi Berdibek'e 6 sayfa ayırdı. Berdibek, YANKI dergisinde yer alan röportajında şunları söyledi: -2005 yılında Bingöl için verdiğiniz hizmetler ve 2006 yılı için gerçekleştirmeyi planladığınız projeleriniz nelerdir? İstatistiklere bakıldığında Bingöl şu anda her yönüyle son derece geri kalmış, tarımda, endüstride, hayvancılıkta, ayrıca kişi başına düşen milli gelirde çok düşük konumdayız. Biliyorsunuz bu konuda da Ak Parti Hükümeti döneminde çok ciddi çalışmalar yapıldı. Türkiye genelinde 1500 doların altında olan illerde bir teşvik yasası getirildi. Bingöl de bu teşvik yasası kapsamına girdi. Tabi bu teşvik yasasının, ülkenin geneli için düşündüğümüzde son derece faydalı olduğuna inanıyoruz. İl bazında düşünüldüğünde Bingöl'e çok katkısı olmayan bir teşvik yasası olduğunu gördük. Çünkü Elazığ, Düzce ve Bingöl arasında bir mukayese yaptığımız zaman Düzce'nin olduğu bir ortamda, insanlar Bingöl'de yatırım yapmayı tercih etmiyorlar. Dolayısıyla teşvikteki kademenin düzeltilmesi gerekiyor. Öyle olursa bana göre son derece farklı şeyler de yaratılabilir. Yani yeni bir düzen gerekiyor. İller arasında rekabeti ortaya koyarken, rekabet haklı olmalı. Kesinlikle adalet kavramlarıyla hareket edilmeli. Dengeler doğru olduğu sürece son derece farklı bir durum içine girilebilir. Şimdi Düzce'ye baktığımızda ulaşımı son derece rahat, deniz ulaşımı var, hava ulaşımı rahat. Bingöl'de şu anda karayolu ulaşımı yok. Olan yolu da kimse kullanmak istemez. Tamamen geri kalmış ve aşırı derecede kenara itilmiştir. Fakat biz bu dönemde duble yol çalışmalarıyla ve alt yapı düzenlemeleriyle kara yolu ulaşımını düzene soktuk. Herkesin korkulu rüyası olan, kışın tipiden, kardan geçilmeyen, yazın da hararetten çıkılmayan yolarımız vardı. Onları düzelttik. Bu ve benzeri hizmetlerle Bingölümüzü il olma özelliğine kavuşturduk. Arada sırada yaptığım bir mukayeseden bahsetmek istiyorum. 1999 yılında meydana gelen Marmara depreminde eski hükümetin yaptığı çalışmalarla Bingöl depreminde bizim hükümetimiz tarafından yapılan çalışmaları karşılaştırdığımda o günkü hükümetin depremde tamamen sınıfta kaldığını görmekteyiz. Ama bugünkü hükümet Bingöl depreminde sınıfı geçmiştir. Nasıl diye soracak olursanız. Bingöl'e bakmak yeterlidir. Konutlaşmasıyla, okullaşmasıyla, duble yol çalışmalarıyla, alt yapı çalışmalarıyla bütün hizmetleri getirmiştir. Ama bunlar bir ilin altyapısını oluşturmakla beraber ekonomik anlamda bir rahatlama getirmiyor. Bana göre ekonomik alandaki rahatlamayı teşvik yasalarında, KOBİ işletmelerindeki güçlendirmeyi ve o alandaki dengeyi sağlayarak başarabiliriz. Dengeyi oluşturduğumuz zaman o ile yatırımcı gelir. Mesela benim Bingöl'le ilgili hayallerimden biri hayvancılığın ve tarımın gelişmesidir. Büyük baş küçük baş hayvancılık, arıcılık, tarım gibi konularda çalışmalar yapılsa, ilimiz için büyük katkı olacaktır. Rakımın yüksek olduğu yerlerde yetişen ve tamamen tabii ve daha güzel olan çiçek balı ilimizde üretilmektedir. Bu konuda da istihdam sağlamak için yaptığımız çalışmalar çerçevesinde Arıcılar Birliği'ni kurduk. Tüm bu konularda Sayın Başbakanımızla defalarca görüştük, geri kalmışlık bizim için bir kader değildir. Yenebilmek için ortaya atacağımız çalışmalarda o ilin başarısı adına ne gerekiyorsa onu yapmak için her türlü fedakarlığa hazır olduğumuzu belirtmiştir. Biz ilimizdeki demir rezervleri, kömür işletmeleri, mermer yatakları gibi kaynakları değerlendirmek istiyoruz. Bu tür çeşitli işletmelerin kurulması durumunda çok farklı şeylerin olabileceğine inanıyorum. Hatta bizim bölgede bir de diyatomik dediğimiz bir hammadde var bu hammadenin özellik itibariyle son derece çeşitli elementler ihtiva eden bir yapısı vardır. Uzak bölge olduğu için yol, ulaşım ve benzeri konulardaki dezavantajları; teşvik yasası düzenlenirken göz önünde bulundurmak gerekir. Çankırı Çerkeş'te de diyatomik var. Zonguldak Sivrihisar'daki ateş tuğla fabrikaları için alınacak malzeme Çankırı'dan alınması dururken Bingöl'den alınması tercih edilen bir durum değil. Aradaki mesafeyi mukayase ettiğiniz zaman biri 1000 km'den geliyor, biri 300 km'den geliyor. Böylece Bingöl adına bir dezavantaj oluşuyor. Biz diyoruz ki, devletin sübvansiyon uygulaması sonucunda Bingöl mamulu daha rahat ulaştırabilir. Devlet bazı konularda riskler göze almalıdır. İnsan gücü devlet için önemlidir. Çünkü devlet, insan yaşarsa yaşar. Bu bölgenin makus talihine dur diyebilmek belki de bizim hükümetimize nasip olacaktır. Hükümetimizin bakış açısı güzeldir. Götürdüğümüz bütün programlar konusunda da bizimle hemfikirler. Yapılması gerekli ne varsa yapıyorlar. Bingöl'de konutlaşma noktasında on bine yakın konut yapıldı. Bu yeniden bir ilin kuruluşu demektir. İçme suyu şebekemiz bu hükümet döneminde çözüldü. Et Balık Kurumu Türkiye'de özelleşti, Bingöl'de özelleşmedi. Bu da hayvancılık adına bizim için önemliydi. Bingöl'e fen lisesini kurduk. Eğitim adına önemli bir gelişmedir. 360 dersliğe yakın okullar yapıldı. Bu bizim artık Avrupa'yla rekabet edebilme durumumuzun doğduğunu göstermektedir. Sınıfların mevcudu 20- 30 kişiye düşmüştür. 60- 70 kişinin okuduğu sınıflar bugün tamamen ortadan kaldırılmış, bu paralelde de artık 22-34 arasında öğrencilerin olduğu sınıflar yapılmıştır. Bu da eğitim adına önemli bir gelişmedir. Bingöllülerin hassas olduğu bir başka nokta ilimizde bir eğitim fakültesinin kurulmasıdır. Bu eğitim fakülteleri hemen hemen ülke genelinde bütün illerde açılmakta. Bingöl'de de bir eğitim fakültesi kurmak istiyoruz. Bu konudaki tespit ve tasarıları verdik ve çalışmalarımızı yaparken, eğitim fakültesi olmayan 12 ilde fakülte bazında bir rahatlamayı sağlayabilirsek iyi olur dedik. Bu konuda Sayın Milli Eğitim Bakanımız ve Sayın Başbakanımızla görüşmelerimiz sağlandı. Elazığ Fırat Üniversitesi rektörüyle de görüştük. Ayrıca sağlık konusunda çok ciddi çalışmalar vardır. Bingöl'de yaptığımız sağlık çalışmaları kamuoyu tarafından takdir edilmektedir. Özellikle yoğun bakım ünitemizin açılışından sonra hasta sevkiyatı konusunda düşüş yaşanmıştır. Bu da bizim için bir avantajdır. Ayrıca hastanelerimizde her türlü analizin yapıldığı laboratuarlar oluşturulmuştur. İlimizde hemen hemen tüm ameliyatların yapılabileceği koşullar sağlanmıştır. Göğüs hastanemiz yapıldı. Yenişehir Devlet Hastanemizi güçlendirme adına ciddi çalışmalar yapıyoruz. Sağlık Bakanlığı da Bingöl'de genişletilmiş sağlık ocaklarının kurulacağı müjdesini verdi. 112 ambulansdan Bingöl'e üç tane gönderildi. Kar makinesi verildi. Böylece kışın çetin koşullarında ilimizde mahsur kalma problemi ortadan kalkacak. Maliye Bakanımız ilimize Kilittaş Fabrikası'nı hibe etti. Sayın Zeki Ergezen'in Bayındırlık Bakanlığı döneminde ise sıcak asfalt dökümüyle ilgili tolerans tanıdı. Sulama ünitesi konusunda ciddi anlamda çalışmamız var. Gerekli ödeneği çıkarttık, onu bitirmeye çalışıyoruz. Bittiğinde 15 bin kişiye istihdam sağlanacak. O da Bingöl üzerinde ciddi anlamda rahatlama sağlayacak. Bizim için burada ölçü sadece ilimiz değil, ortaya koyulan devlet politikaları ülkemize ne kadar rahatlama getirirse, Bingöl de ülkemizin bir parçası olarak bundan faydalanacaktır. Bingöl halkı çok fazla bir şey beklemez. “Allah devlete zeval vermesin” diye düşünür ama devletin yaşaması için insanın yaşaması gerektiğine de inanır. -Bingöl'deki okullar ve hastanelerde personel açığı var mıdır? Mutlaka açıklarımız vardır. Zaten bütün sorunların bitmesi çok zor. İnsanoğlu var oluşundan bugüne kadar problemlerle uğraşmak zorunda kalmıştır. Örneğin sorunsuz bir aile yoktur. Sabah kalktığında evde şeker, yiyecek yemek olmayabilir, öğlene, akşama hazırlıklar yapılması gereklidir. İllerde tıpkı aileler gibidir. Sürekli düzeltilmesi, onarılması gereken sıkıntılar, yapılması gereken hazırlıklar vardır. Bu sadece Bingöl'e has değildir. Tüm ülkemizde bu tip sorunlar vardır. Hatta dünyada da bu böyledir. Dünya çapında yaşanan sorunlardan biri de işsizliktir. İşsizlik konusunda ciddi bir sorun olduğu hepimizin ortak fikridir. Ama özellikle mecburi hizmetten sonra daha önce doktor sıkıntısı yaşadığımız Bingöl'de şu anda o kadar güzel bir ortam oluştu ki. Şu anda Bingöl'de 150'ye yakın doktor var. Pratisyen ve uzman kadrolarıyla beraber mecburi hizmetten ötürü, artık beldemizde, ilçemizde, köyümüzde doktor sıkıntısı yoktur. Sayın Bakanımız da bu konuda duyarlıdır. Hatta en son ziyaretimde bir beldemizde üç tane doktor bulunduğuna şahit oldum. Ama bizim doktorlardan ricamız doğu, batı, kuzey, güney ayrımı yapmadan milli hudutlar dahilinde vatan bütündür bölünmez ilkesiyle hareket ederek görevlerini yapmalıdır. Bu konuda duyarlı olmaları gerekir. Onlar için Antalya, Edirne ne ise, Bingöl ve Şırnak da o olmalıdır. Bir de Bingöl'e gelen pişmandır, giden pişmandır. Gelen ben nasıl bir ile tayin oldum Allah'ın dağı, terör var, yaşama koşulları kötü düşüncesiyle hareket ederken, giden de büyüleyici atmosferi gördükten sonra gitmek istemiyor. Gitmemek için uğraşıyorlar. Bazı hocalarımız ayrılarken ağlayarak gidiyorlar. Katıldığım toplantıda bir bayan “Artık Bingöl'ü batının Ankara'sı kabul edelim” dedi. Her yönüyle, ayrıca insanların sıcaklığı, misafirperverliği, alçakgönüllülüğü, yabancıya karşı olan saygısı ve zaafı yabancılar için çok güzel bir ortam sağlıyor. Bingöl'ü görmek ve yaşamak lazım. Bingöl'e gelen insanlık adına da güzel şeylerle karşılaşınca, hürmeti, sevgiyi, saygıyı, mütevazılığı yaşayınca gitmek istemiyor. Sayamayacağım kadar görev süresi bitince kalmak isteyen görevliler var. Niye kalmak istiyorsunuz diye sorduğumda “Bingöl güzel” diyor. İlimize Antalyalı geliyor. “Hayırdır, bütün dünya, herkes tatile Antalya'ya gider, sen neden kalktın da Bingöl'e geldin” demişler. “Burada egzoz kokusu yok, pis hava yok, içip içip nara atan yok, havası temiz, yağı, balı, kaymağı, her şeyi güzel, insanlığı güzel, gürültü, patırtı yok bundan iyi tatil mi olur?” demiş. Tatil derken illa ki uç noktalarda yaşamak gerekmiyor. İnsan tabiatı güzel, sakin ortamlara ihtiyaç duyar, mütevazı, hoş ortamlarda yaşamak ister. Bingöl bunların hepsini vaat ediyor. Gelenlere bir anket yapıp ilimizden memnun olup olmadıklarını sormak lazım. Giden yabancı memurların çoğuyla diyalogumu kesmedim, onlar da Bingöl der başka bir şey demez. -Bingöl turizm açısından ne gibi özelliklere sahiptir. Dört mevsimin en güzel yaşandığı ilimizdir. Şu anda Karadeniz'den sonra % 33'ü ormanlarla kaplı olan tek ilimizdir. Karlıova'da güneşin doğuşu meşhurdur. Güneşin doğuşunu geleneksel bir hale getirdiğimiz festivallerle kutluyoruz. Alişan, Mahsun Kırmızıgül, Servet Kocakaya gibi Bingöllü sanatçılarımızın katılacağı festivaller düzenlemeyi planlıyoruz. Ayrıca dünyada tek yüzen ada bizim ilimizde. Dağlık bir bölgede böyle bir doğa harikası olması çok özel bir durumdur. İlimizde ayrıca kaplıcalarımız çok meşhur. Şu anda Antalya'yı aratmayacak, beş yıldızlı bir kaplıca tesisimiz var. -Peki bunları birer turizm yatırımı haline dönüştürecek misiniz? İlimizin tanıtımı için ne gerekiyorsa yapacağız. Yeşilliği, güneşin doğuşu, Yüzen adasıyla ilgi çeken, insanlarıyla sevilen ilimiz, son derece ilgi çekici özelliklere sahip. Yapacağımız tanıtımlarla ilimizin turizm yönünü ortaya çıkaracağız. -Türkiye'nin iç politikası ve son dönemde yaşanan gelişmeler ve erken seçim söylentileriyle ilgili düşünceleriniz nelerdir? İki vatandaş protokol yaptığı zaman süre gerekir. Bu süre nedir? Vatandaşa tanınan bir toleranstır. “Ben sana şu parayı veriyorum, bana şu günde teslim edeceksin” diye anlaşılır, günü geldiğinde para ödenir. Vatandaş da bize demiş ki, “Ey Sayın Recep Tayip Erdoğan başkanlığında kurulan Ak Parti Hükümeti, biz size beş yıllığına bir hizmet süresi verdik ve 367 kişilik bir grupla, şimdi 357, sizi Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne yolladık. Bizim sizden talebimiz ise geçmişte ülkenin karanlığa gittiği o dönemleri bize yaşatmayın. Gelecek adına bize bunu vaat edin. Bizlere bir şeyler verin. Ülkemizi muasır medeniyetler seviyesine taşıyın” gibi düşüncelerle şekillenmiş ve bize verilmiş açık çeki en iyi şekilde kullanıyoruz. -Kuzey Irak'ta yaşanan gelişmeler konusunda neler söyleyeceksiniz? Kuzey Irak'ın dününü unutmamak lazım. Dün onlara kapılarını açan bizlerdik. Saddam'ın zulmünden kaçan Peşmergeleri ağırlayan bizdik. Talabani ve Barzani'ye pasaportu veren, sahiplenen, kapılarını açan bizdik. Onları bağrımıza basan da bizdik. Baba Mustafa Barzani'nin de oğluna nasihati vardır. Der ki: “ Oğlum sakın Türklere ihanet etme. Bunun bedeli de ağır olur.” Şimdi biz kalkıp 70 milyon nüfusumuzla bu bölgede üç buçuk milyon insanı getirip başımıza çıkaracağız. Biz onların yaşam hakkına müdahale etmiyoruz. Öyle bir düşüncemiz yok. Ama unutmasınlar ki, milli hudutlara bir tek adım attıklarında bedeli çok ağır olur. Türkiye Cumhuriyeti büyük ve güçlü bir devlettir. Hiçbir Kürt kökenli vatandaşımız da kalkıp ne Talabani, ne de Barzani'ye yataklık yapmaz. Yapacağı her şeyi yine kendi ülkesinin iyiliği için, ülkesine hizmet için yapar. Ben Kürtlerin kesinlikle devletin parçalanışı adına bir harekete gireceklerine inanmıyorum. -Peki Amerika'nın desteği? Amerika bu konuda herhangi bir harekette bulunursa, bedelini ağır öder. Amerika'nın İran'a müdahalesi de Irak'a benzemez. Yani Irak'ta halkın %80'i Saddam zulmünden bunalmıştı, Amerika'ya sarıldı. Buna da bin pişman oldu. İran'da böyle bir şey olamaz. İran tarih boyunca hiçbir zaman yenilgi görmemiş büyük bir imparatorluğun çocuklarıdır. İskender döneminde bir kere yenilgi yaşamışlardır. Bunun dışında hiçbir yenilgi almamışlardır. Amerika İran'a girerse tarihin hüsranını yaşar. Amerika bu bölgede Kürtleri bir ikinci İsrail yaparak nereye varacak? Amerika üç buçuk milyon Kürt için yetmiş milyon Türk'ü karşısına almaz. Amerika şu anda “Ben İmparatorum, ne dersem o olur” düşüncesiyle bu bölgede denge yaratmaya çalışıyor. Şu anda Amerika Irak'a girdiğine pişman. O yüzden o bölgede kesinlikle bir Kürt devleti kurulmaz, kurdurmazlar da. Bingölün Sesi Gazetesi YORUM YAZIN ![]()
|
|