Danıştay eve de girdiMetin Bostancıoğlu döneminde "Eşi evde başörtülü olduğu için" yurt dışına gönderilemeyen bir öğretmenin davasında; Danıştay yine aleyhte karar verdi.![]() Milletle, mütedeyyin insanlarla adeta inatlaşırcasına kararlar alan Danıştay, bir skandal hükümde daha bulundu. Zina yaptığı için görevden alınan bir öğretmenin öğretmenlik mesleğine iadesine karar verirken, Aytaç Kılınç'la ilgili davada “öğretmene sokakta da başörtüsü yasağı” getiren Danıştay, bu defa, eşi başörtülü diye bir öğretmenin atamasını yapmayan Milli Eğitim Bakanlığı'nı haklı buldu. Danıştay bu kararı ile “evin içine de girmiş oldu.” DSP'li Metin Bostancıoğlu'nun Milli Eğitim Bakanlığı döneminde yurtdışı sınavlarına katılan Abdullah Yılmaz'ın, Türkiye ikincisi olması ve sabıka kaydının bulunmamasına rağmen görevlendirilmemesiyle ilgili dava sürecinde yargı bir dizi skandal karara imza attı. Önce Bakanlık, ardından idare ve bölge mahkemeleri ve son olarak da Danıştay, öğretmen Yılmaz aleyhinde karar verdi. Gerekçe ise, “Yılmaz'ın, eşinin evin içinde de başörtüsü takıyor olması ve evde harem-selamlık uygulanması”. İŞTE O SÜREÇ Abdullah Yılmaz isimli öğretmen, 2000 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'nın açtığı yurtdışı sınavına girdi. Sınavda Yılmaz, büyük bir başarı göstererek Türkiye ikincisi oldu. Sözlü mülakatı da kazanan Yılmaz, Ankara'da da uyum seminerleri aldı. Ve böylelikle yurtdışında görev yapma önündeki tüm yasal prosedürleri tamamlamış oldu. Yılmaz görevine gitmeye hazırlanırken, müracaat belgelerini inceleyen Bakanlık komisyonunun “takdir” yetkisiyle karşılaştı. Yurtdışı görevlendirme yönetmeliğinin (a) maddesinin 5. fıkrası uyarınca Yılmaz hakkında yapılan güvenlik soruşturması sonucunda Bakanlık, müracaatı reddetti. Ve “görevlendirilmeniz uygun görülmemiştir” dedi. Bakanlık gerekçe olarak, “Yılmaz'ın, eşi Ayşe Yılmaz'ın evin içinde de başörtüsü taktığını ve evde harem-selamlık uygulandığını” gösterdi. YARGIDAN BİR DİZİ RET Hakkında hiçbir sabıka kaydı bulunmayan Yılmaz, Bakanlığın müracaatını reddetmesini hukuki bulmayarak, hakkının iadesi talebiyle Eskişehir İdare Mahkemesi'ne başvurdu. Mahkeme de Bakanlık'la aynı gerekçeleri ileri sürerek Yılmaz'ın talebini reddetti ve Bakanlığı haklı buldu. Yılmaz bunun üzerine, konuyu Bölge İdare Mahkemesi'ne taşıdı. Aynı gerekçelerle Bölge İdare Mahkemesi tarafından da talebi reddedildi. 2001 yılı sonunda Yılmaz, kararı bu defa Danıştay'a taşıdı. Ancak Danıştay da aynı gerekçelerle Yılmaz'ın talebini reddetti. Yılmaz bu sefer temyiz başvurusunda bulundu. Temyiz başvurusunu görüşen Danıştay 2. Dairesi'nden de Yılmaz aleyhine karar çıktı. Bakanlık haklı bulundu. TOPLUM TAHRİK EDİLİYOR Danıştay'ın son kararına siyasi ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerinden büyük tepki geldi. Mazlum-Der Genel Başkan Yardımcısı Ayhan Bilgen: “Başörtüsü yasağı ile ilgili kararlar ‘yargı bağımsız' ne yapalım mantığı ile geçiştirilemeyecek kadar ciddidir. Toplumsal barışı tahrik eden bu tutumlar karşısında siyaset kurumunun gerilim çıkarmamanın ötesinde bir yaklaşım geliştirmesi zorunluluktur.” “KARARA SAYGI DUYMUYORUZ” Özgür-Der Genel Başkanı Hülya Şekerci: “Danıştay daha öncekilerden çok daha vahim bir karar aldı. İşin ilginç olan bir tarafı var, Danıştay'ın son dönemde de aldığı skandal kararların hepsi 28 Şubat yıldönümü sürecinde gerçekleşti. Böylece Danıştay darbe geleneğini sürdüren en önemli kurumlardan bir tanesi olduğunu kanıtlamış oluyor. Hiçbir hukuki dayanağı bulunmayan kararlar alınıyor. MİT raporları kullanılıyor. Bu kararlara saygı duymuyoruz. Bu kararlar sokakta başını örtenlere yöneliktir.” “HADLERİNE DEĞİL” Öğretmen-Sen Genel Başkanı Yusuf Tanrıverdi: “Danıştay'ın aldığı son kararlar, zaten kısıtlamalarla ve yasaklarla dolu olan, din özgürlüğünü bütünüyle ortadan kaldırmaya yöneliktir. Danıştay üyeleri, bu halkın kültürel yapısını, tarihini yok sayarak kararlar alıyor. Millete ve hukuka rağmen, alınan bu kararlar ülkemizde yargının siyasallaştığını ve yargı bağımsızlığının olmadığını adeta ispata çalışıp bu durumu meşrulaştırmaya çalışıyor. Artık Türkiye'de yargının tartışılması ve bir neşter vurulması zamanı gelmiştir. Çalışanı inancıyla işi arasında tercih yapmaya kimse zorlayamaz.” “3. DÜNYA ÜLKELESİ GİBİ” Bağımsız Eğitim Sendikası Genel Başkanı Gürkan Avcı: “Danıştay'ın böyle bir karar vermesi daha üzücüdür. İnsanların kılık kıyafetiyle, görünüşüyle ilgilenmek yerine kafalarının içindekilerle ilgilenilmesi gerekir. Bu durum üçüncü dünya ülkelerine has bir manzaradır. Bu kararla üçüncü dünya liginden kurtulamadığımızı düşünüyorum. Danıştay da bu kararı verenler başlarını iki ellerinin arasına alıp düşünsünler. İnsanlarımızı bu şekilde haksız yere üzüp incitmeye ne hakları var?” VAKİT YORUM YAZIN ![]()
|
|