Gazeteci-Yazar Abdurrahman Dilipak, Bingöl Üniversitesi'nde düzenlenen ‘Demokratikleşme Sürecinde Türkiye' konulu konferansa katıldı.
“Herkesin emeğinin karşılığını aldığı bir dünya gerçekleştirmemiz gerekiyor”
‘Dünyada yıllık 31 trilyon dolarlık üretim var' diyen Dilipak: “Bunun 13 trilyonluk kısmı Amerika Birleşik Devletleri'nde gerçekleşiyor. Neredeyse dünya gelirinin yarısı Amerika'da. Geri kalan yarısının yarısı Avrupa'da, diğer yarısı Avrupa ve Çin'de. Geri kalan yarısı tüm dünyada. Birileri, bu sömürü düzeni değişmesin diye terörü ve darbeleri başımızdan eksik etmeyecek. Bunu size bırakmayacaklar. Onun için biz kendi sınırlarımızda özgür ve bağımsız bir devlet değil, yeryüzünde bütün mazlumların, haktan, adaletten, özgürlükten, barıştan yana olan herkesin, hangi inançtan olursa olsun el ve gönül birliği yaparak yeni bir devrim gerçekleştirmemiz gerekiyor. Herkesin emeğinin karşılığını aldığı bir dünya gerçekleştirmemiz gerekiyor” dedi.
“Bu oyuna düşmememiz gerekiyor”
Yapılanların oyun olduğunu vurgulayan Dilipak: “Artık birbirimizle uğraşmaktan vazgeçmemiz gerekiyor. Karı-koca kavgalarından, kan davalarından, miras kavgalarından vazgeçmemiz gerekiyor. Birileri bizi, birbirimize düşürerek, bizim kanlarımız ve gözyaşlarımız üzerinden kendilerine iktidar ve servet üretmek istiyor. Bu bir oyun. Bu oyuna düşmememiz gerekiyor. Bu oyundan kurtulduğumuz ve kendi değerlerimize döndüğümüz zaman yeniden tarih doğduğu yerde yükselecek. Doğdu yer diyorum çünkü Anadolu, Mezopotamya havzası Hz. Âdem'in yurdudur. İnsanlık tarihi burada doğdu. Hz. Nuh'un, Hz. İbrahim'in yurdudur burası” ifadelerini kullandı.
“Biz ancak adalet diyebiliriz, barış diyebiliriz, hürriyet diyebiliriz”
Çözüm önerisiyle ilgili taleplere de değinen Dilipak: “Haksızlık kimden gelirse gelsin, mazlumdan yana olmamız, zalime karşı durmamız gerekiyor. İnsanlığın vicdanı olmamız gerekiyor. Bizim çözüm önerimiz; ‘bütün insanlığın hayrına olmayan bir çözüm önerisi benim önerim değildir' şeklinde olmalıdır. Biz, İslamcılık yapabiliriz, ne Türkçülük, ne Kürtçülük, ne Arapçılık yapabiliriz. Biz ancak adalet diyebiliriz, barış diyebiliriz, hürriyet diyebiliriz. Pasif de kalmayız. Herkes inandığı gibi yaşayacak ve düşündüğünü özgürce ifade edecek. En üstün değer hak olacak. Düşmanımın, celladımın bile hakkını, onurunu, namusunu koruyacağım. Bunu yaparsanız, kendi medeniyetimizin öncüleri ve önderleri olabiliriz” şeklinde konuştu.