Kaçak kur'an kursları neden var?Yazar Gülay Göktürk, 'Bir insanın kutsal kitabını istediği yerde istediği şekilde öğrenmesi en temel hakkı iken, neden kaçak büyücü kursu gibi, kaçak Kur'an kursları var?' diye sordu![]() Kur'an kursları ya da daha genel olarak dini eğitim meselesi kronikleşmiş tartışmalarımızdan biri... AK Parti iktidara geldiğinden beri de, eğitimle ilgili bütün diğer sorunlarımızı bu "sorun" a kurban ediyor, milli eğitimde başka hiçbir sorunumuz yokmuş gibi başka bir şey tartışamıyoruz. Bu defa da öyle oldu. Yeni öğretim yılının açılması dolayısıyla bir demeç vermesi söz konusu olduğunda, Cumhurbaşkanımızın aklına yine başka bir konu gelmedi. Yine kaçak Kur'an kurslarına, tarikat ve cemaat okullarına dikkat çekti. "Öğrencileri dogmalarla ve boş inançlarla etkileme amacı güden kurs ve okulların kapatılmasını" istedi. Yanlış anlaşılmasın, itirazım Sezer'in bu eğitim kurumlarını dogmatiklikle eleştirmesine değil, kapatılmasını istemesine... Zira dogmatik bir anlayışla eğitim yaptığı için okul kapatacak olsaydık, doğrusu ortada devlet okulları da kalmazdı. Malum, sadece dini dogmalar yok ortalıkta. Dogmatizm çeşit çeşit... *** "Kaçak Kur'an kursları" adını taktığımız sorunumuz ise başlı başına bize özgü bir vak'a... Normal çalışan bir zihne hemen şu soru düşmez mi: Neden kaçak Kur'an kursları var ki? Kaçak büyücü kursu gibi! Bir insanın kutsal kitabını istediği yerde istediği şekilde öğrenmesi en temel hakkı olması gerekirken, neden bazı kurslar kaçak kurs oluyor? Bazı insanlar hapsi bile göze alıp da "kaçak kurs" açıyorlar? Çünkü devlet, kutsal kitabınızı sadece benim açtığım kurslarda, benim kontrolümde öğrenebilirsiniz, diye dayatıyor. İşte sorun asıl budur. Sorunun adı, "Kaçak Kur'an kursları sorunu" değil, "devletin Kur'an kurslarını tekeline alma sorunu"dur. Bu kurslarda baskı varsa, şiddet varsa, zor kullanma varsa, uluslararası çocuk haklarına aykırı herhangi bir uygulama varsa devlet elbette engelleyecek. Haberdar olmak için de, diğer bütün kurumları nasıl denetliyorsa, onları da bu açıdan denetleyecek. Ama hepsi bu... "Diyanetin açtığı kurslara göndersinler, neden kaçak kursa yolluyorlar, değil mi efendim!" Böyle söyleniyor. İnsanlar boşu boşuna çiğnemezler yasaları; hapis cezasını ya da para cezasını boşu boşuna göze almazlar. Demek ki beğenmedikleri bir şey var Diyanetin kurslarında... Demek ki, çocuklarının dini eğitiminin devlet eliyle, devletin kontrolünde verilmesini istemiyorlar. Belki de devletin dine bakışını, Müslümanlık anlayışını beğenmiyorlar. Ki, bu da din ve vicdan özgürlüğüne girer. Ayrıca biliyoruz ki, birçok aile ilköğretimi bitirme yaşının Kur'an öğrenmek için çok geç olduğunu düşünüyor. Devletin izin verdiği yaşta iş işten geçmiş olacak diye korkuyor. Bütün bunları anlamaya çalışmak yerine, mahalle aralarında kaçak Kuran kursu avına çıkmak; yakaladığınız kurslara baskınlar yapıp ruhsatsız genelev yakalamış gibi insanları yaka paça götürmek ne demokrasiye sığıyor, ne hukuka ne de insanlığa... İnsan haklarına ilişkin uluslararası metinler açıkça anne babanın çocuklarını istedikleri gibi yetiştirme, dini eğitim verme hakkını vurguluyor. Ama bizim "militan laikler" uluslararası hukuku da çiğnemeyi göze alarak, din eğitiminin devlet kontrolünde yapılmasını savunuyorlar. Gerekçeleri de, Türkiye'deki anne babaların "genel durumu"! Ortalama okumuşluğun 3,5 yıl olduğu bir ülkede, anne babaların çocukları için sağlıklı karar veremeyeceklerini; çocukların anne babaları tarafından da olsa ehliyetsiz ellere teslim edilmesine kayıtsız kalınamayacağını savunuyorlar. İşte böylece geliyoruz, demokrasimizin çıkmaz sokağına: Eğer bu halka kendi çocuğunun okulunun seçimini yaptıracak kadar bile güvenmiyorsanız, ülke yönetimini nasıl seçtiriyorsunuz? Nasıl oluyor da seçimde oy kullanmasına izin veriyorsunuz? Aslında cevabı biliyoruz: Eğer mümkün olsa ona da izin vermeyeceksiniz, ama o kadarı elinizden gelmiyor. (Bugün) YORUM YAZIN ![]()
|
|