İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin kabul edilişinin 58. yıl dönümü münasebetiyle Memur-Sen Konfederasyonu Bingöl İl Başkanlığı tarafından bir açıklama yapıldı. Konfederasyona bağlı sendikaların başkan ve üyelerinin katılımıyla Dörtyol Saat Kulesi önünde yapılan açıklamada konuşan Memur-Sen Bingöl İl Başkanı Abdurrahman Ensari, kurumlar ile kişilerin yasakçı ve darbeci gelenekten arındırılması gerektiğini söyledi.
10 Aralık 1948 tarihinde Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu tarafından kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin, tüm devletler tarafından kabul edildiğine dikkat çeken Ensari; “Dünyada ve Türkiye'de yaşanan ihlaller İnsan Haklarının önemini gözler önüne sermektedir. 20.yy'ın ilk yarısına damgasını vuran savaş ve totaliter devlet politikaları, insan haklarına duyulan ihtiyacı ortaya çıkarmış ve evrensel bildirgenin kabulünü sağlamıştır. Ancak, devletlerin birey hak ve özgürlüklerini tehdit eden uygulamaları devam etmekte, savaş, işgal ve ihlal politikalarının insan hakları alanına yönelik saldırıları sürmektedir. Özellikle Afganistan ve Irak'a yönelik askeri müdahalelerde, Filistin'de, Lübnan'da ve daha birçok ülkede insanların vahşete maruz kaldığını görüyoruz. Dünyada yaşanan bu katliamların baş sorumluları da maalesef kendilerini insan hakları savunucuları olarak gösteren başta emperyalist ABD ve işbirlikçisi İngiltere'dir. 11 Eylül sonrası gelişen güvenlik anlayışının doğurduğu korkular Avrupa'da insan hakları kazanımlarında geriye gidişi yaygınlaştırmaktadır” dedi.
TCK, TMK gibi önemli yasalarda yapılan değişikliklerin uygulamada özgürlüklerin alanını genişletmediğini, aksine daralttığını vurgulayan Ensari, başta 301. madde olmak üzere ifade özgürlüğüne yönelik kısıtlamaların örgütlenme özgürlüğüne, yönetime katılma hakkına yönelik müdahaleleri de beraberinde getirdiğini söyledi.
Kültürel haklardan inanç özgürlüğüne kadar birçok alanda doğrudan Anayasadan kaynaklı yapısal sorunların ortadan kaldırıldığını aktaran Ensari, asker-sivil ilişkilerinde hukuk devleti ilkelerinin egemen kılınmamış olmasının, yaşam hakkına yönelik tehditlerin varlığını devam ettirmesine neden olduğunu belirtti.
Bölgede barışın tesisine yönelik çabaların desteklenmesi gerektiğini kaydeden Ensari, şöyle devam etti. “Türkiye'de insan hakları alanında atılan olumlu bazı adımlardan rahatsızlık duyan, içselleştirmemekte direnç gösteren çevreler, dünyada yaşanan geriye gidişi emsal gösterme eğilimi sergilemektedir. Olumsuz örneklemeler üzerinden yapılan yanlış kıyaslar, yasal değişikliklerin bir zihniyet değişimine dönüşmesini engellemektedir. Ancak bununla beraber TCY'nin özgürlükleri kısıtlayan 301.maddesi değiştirilmelidir. Düşünce özgürlüğünü kısıtlayan tüm yasal engeller kaldırılmalıdır. Eğitim ve öğretim hakkının önündeki özellikle meslek liselerine yönelik insan onuruna aykırı engellemeler kaldırılmalıdır. Türkiye´de; bütün kurum ve kişiler yasakçı ve darbeci gelenekten arındırılmalı, hukukun üstünlüğü insan haklarına saygılı bir demokrasi bilinci tesis edilmelidir. İnsanlığın gelişimini sağlayan düşünce özgürlüğü yöneticilerin insafına bırakılmamalıdır. Hakaret içermeyen, şiddete ve suça teşvik etmeyen her düşüncenin özgür olmasını istiyoruz. Türkiye´de; bütün kurum ve kişiler yasakçı ve darbeci gelenekten arındırılmalı, hukukun üstünlüğü insan haklarına saygılı bir demokrasi bilinci tesis edilmelidir. İnsanlığın gelişimini sağlayan düşünce özgürlüğü yöneticilerin insafına bırakılmamalıdır. Hakaret içermeyen, şiddete ve suça teşvik etmeyen her düşüncenin özgür olmasını istiyoruz”
BİNGÖL KENT HABER