Rektör seçimine doğramacı isyanı"YÖK ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında güven boşluğu var" diyen YÖK kurucularından Prof. Dr. İhsan Doğramacı, rektör seçimi ile ilgili uygulamaya veryansın etti.![]() Türkiye'de liselerde uygulanan eğitim sisteminin tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini ifade eden Doğramacı, Türkiye'de eğitimde başarı isteniyorsa YÖK ile MEB arasındaki bu güven boşluğunun giderilerek bu iki kurumun çok sıkı bir işbirliği içerisinde çalışmasının sağlanması gerektiğini söyledi. Türkiye'de bazı kurumların objektif davranamadığını ifade eden Doğramacı, şunları kaydetti: ''Bütün soran imam hatip okullarında düğümleniyor. Bu okullar da birer meslek lisesi. Milli Eğitim Bakanlığı, meslek liselerinden mezun olan öğrencileri, branşlarına uygun üniversitelere yönlendirmeli. Ancak imam hatip liseleri bunun istisnası olabilir. Çünkü çocuğunun lise eğitiminde din dersi görmesini, dini öğrenmesini isteyen bazı aileler, çocuklarını imam hatip lisesine göndermiş olabilir. Bu aileler, çocuğunun üniversitede başka bir fakültede öğrenim görmesini isteyebilir. Bunun için ben, lisede seçmeli din dersi konulabilir diyorum. Çocuğunun din eğitimi almasını isteyen veliler, bu sayede çocuklarını liselere de gönderebilirler. İmam-Hatip liseleri de kaldırılmamalı ki eğitimini ilahiyat fakültelerinde sürdürmek isteyen öğrenciler, imam hatip liselerine devam edebilsin.'' -REKTÖR SEÇİMİ- Üniversite rektörlerini öğretim üyelerinin seçmesine karşı olduğunu belirten Doğramacı, ''Dünyanın hiçbir yerinde hocaların oyu ile rektör seçildiğini görmedim. Rektörler kendi dışında bir makamın kararı ile getirilmeli. Çünkü rektörler, kendilerini seçen hocaları denetlemek durumunda. Bir rektör, kendini seçen hocayı nasıl denetleyebilir?'' dedi. Doğramacı, şöyle devam etti: ''Hükümetin zirvesinde bir güvensizlik var. Hükümet kanadı diyor ki, 'Biz 3 aday önerelim, Cumhurbaşkanı bunlardan bir tanesini seçsin, kendi tayin etsin.' Cumhurbaşkanı diyor ki, 'Ben bunu veto ediyorum. Hükümet kendine yakın isimleri aday gösteriyor. Bu doğru değil. Doğru olan rektörleri YÖK'ün seçmesi, ataması.' Bugün rektör adaylarını YÖK göstersin, hükümet göstersin kavgası var. Bu yanlış.'' -YÖK SAVUNMASI- YÖK'ün kuruluşunda ''çıkarları bozulanlar''ın eleştiriye başladıklarını söyleyen Doğramacı, şöyle devam etti: ''Üniversitelerin liseye dönüştürüldüğünü söylediler. Bilimsellikten uzaklaşıldığını söylediler. Ancak görüldü ki bu iddialar doğru değil. YÖK'ün ilk kurulduğu yıllarda üniversitelerde hoca yoktu. Hukuk fakültelerinde hocalar yarım gün çalışıyor, geri kalan zamanlarında avukatlık yapıyorlardı. Biz sistemi değiştirdik, tüm öğretim üyeleri tam zamanlı oldu. Öğretim üyeleri, dışarıda çalışamazlar, aylıkları kadar tazminat alırlar, döner sermayeden faydalanırlar gibi maddeler getirdik. Ancak bu sistem değişti üniversiteler geri gitti.'' -''VAKIF ÜNİVERSİTELERİNİN SAYISI ARTMALI''- İhsan Doğramacı, vakıf üniversitelerinin sayısının artması gerektiğini de savundu. Vakıf üniversitelerinin Anayasa gereği kar amaçlı kurulamayacağını kaydeden Doğramacı, şunları söyledi: ''Vakıf ve özel üniversitelerin sayısı artmalı. Bu durum rekabeti de beraberinde getirir. Bilkent olmasaydı hiçbir devlet üniversitesi mektup göndererek başarılı öğrencileri kendi üniversitelerine davet etmezdi. Ancak üniversite kuracak kişilerin, öğrencilerin tüm ihtiyaçlarını karşılaması lazım. 2-3 bina yaparak üniversite kurulmaz. Öğrencilerin tüm ihtiyaçları karşılanmalı. Öğrencilere sosyal tesisler hazırlanmalı. Öğretim üyelerinin ihtiyaçları karşılanmalı. Rekabet kaliteyi beraberinde getirir. Bu bir yarıştır. Bu yarış içersinde devlet üniversiteleri de kendilerine çeki düzen veriyorlar.'' -''SIRADA DOĞU VE GÜNEYDOĞU VAR''- Türkiye'de Doğu ve Güneydoğu'nun ihmal edildiğini söyleyen Doğramacı, şöyle konuştu: ''Sırada Doğu ve Güneydoğu var. Biz buralara dünyanın en mükemmel eğitim kurumlarını kuracağız. Buralar ihmal edilmiş. Burada ilköğretimden üniversiteye, yüksek lisansa kadar öğrencilere eğitim vereceğiz. İlk olarak Erzurum'da, Malatya'da, daha sonra Şanlıurfa'da 1. sınıf eğitim kurumları kuracağız. Birçok aile çocuğunu bu okullara gönderecek. Bu okullarda eğitim gören çocukların yüzde 70' burslu olacak. Şu anda 50-60 eğitmen yetiştiriyoruz.'' -''OTURDUĞUM KONAĞA BİLE 2 BİN DOLAR KİRA ÖDÜYORUM''- Tüm mal varlığını Bilkent Üniversitesi'nin vakfına bağışladığını kaydeden Doğramacı, ''Fransa'da, Avrupa'nın çeşitli yerlerinde evlerim vardı. Türkiye'de Ankara'da evlerim vardı, hepsini Vakfa bağışladım. Şu anda, oturduğum konağa bile aylık 2 bin dolar kira ödüyorum'' dedi. Başarılı öğrencilerle fotoğraf çektiren Doğramacı, öğrencilere birer diz üstü bilgisayar hediye etti. AA YORUM YAZIN ![]()
|
|