Saldırıda cevap bekleyen sorularSaldırıyı tek başına düzenlediğini söyleyen Alparslan Arslan, gerçekten tek başına mı hareket etti? Bina içinden bir yardım aldı mı? Polis Arslan'ı 1 yıl boyunca neden takibe etti?![]() Danıştay'da dün sabah yaşanan hain saldırı saat 09.45'te gerçekleşti. İstanbul Barosu'na kayıtlı ve Üsküdar'da oturan 29 yaşındaki avukat saldırgan Alparslan Arslan, saat 09.25'de Danıştay'a gelerek ana kapıdan binaya giriş yaptı. Kapıda görevli polis memurlarına avukat kimliğini gösteren Arslan, hayalet silah olarak bilinen 'Glock' marka silahıyla elektronik kapıda bir engelle karşılaşmadan geçti. SEKRETERE SİLAHLA TEHDİT Arslan, daha sonra Danıştay 2'nci Dairesi'nin bulunduğu beşinci kata çıktı. Daire sekreteri Aynur Taslı'yı tehdit ederek 'neredeler' diye sordu. Başkan Birden ve üyelerin toplantıda olduğunu öğrenen Arslan, kapıyı açarak odaya girdi ve 'Allah'ın elçisiyiz, Allah'ın askeriyiz, Allahu Ekber' diye bağırdıktan sonra ateş etmeye başladı. TOPLANTI KAN GÖLÜ Danıştay 2'nci Dairesi Başkanı Mustafa Birden, Üyeler Ayla Gönenç, Mustafa Yücel Özbilgin, Ayfer Özdemir ve Kamuran Erbuğa ile Tetkik Hakimi Ahmet Çobanoğlu kurşunlara hedef oldu. Üye Kamuran Erbuğa ise yere yatarak kan gölüne dönen odadan, yara almadan kurtuldu. Çevredekileri tabanca ile tehdit ederek kaçmaya çalışan saldırgan, silah seslerini ve imdat çığlıklarını duyarak olay yerine gelen Şenol isimli polis memuru ile karşılaştı. Polis memuru, Arslan'ın üzerine atlayarak etkisiz hale getirdi. Yaralılar Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kaldırıldı. KURŞUN ÇIKARILAMADI Başına bir kurşun isabet eden Özbilgin, Hacettepe Üniversitesi Rektörü Beyin Cerrahı Prof. Dr. Tunçalp Özgen'in başkanlığındaki ekip tarafından ameliyata alındı. Altı saatlik operasyonun ardından Mustafa Yücel Özbilgin, yoğun bakımda verdiği yaşam mücadelesini kaybetti. Genel Direktör Uğur Erdener, Özbilgin'in beynindeki kurşunu alamadıklarını açıkladı. Danıştay 2. Daire Başkanı Mustafa Birden'in sağlık durumunun iyi olduğunu açıklayan Erdener, şu bilgileri verdi: 'Birden'i mide ve dalağındaki yaralanmalar nedeniyle ameliyat ettik. Ayfer Özdemir, damağından yaralan Ahmet Çobanoğlu ve Ayla Gönenç'in tedavileri sürüyor.' Kendisini yere atarak saldırıdan yara almadan kurtulan Danıştay 2'nci Daire Üyesi Kamuran Erbuğa da, 'Her şey çok kısa sürdü. Saldırganın ateş ettiğini hatırlıyorum, başka bir şey söylediyse de ben duymadım, kendimi yere attım' diye konuştu. Polis, saldırganı bir yıl takip etmiş Arslan'ın 2001- 2001 yıllarında İBDA - C ve Hizbullah bağlantısı iddiasıyla polisçe takibe alındığı ancak somut delile ulaşılamayınca takipten vazgeçildiği ortaya çıktı. Arslan saldırı kararını 1 ay önce verdiğini söyledi 1977 Bingöl doğumlu olan saldırganın, çocukluk yıllarını Elazığ'da geçirdiği, ancak ilköğretim müfettişi babasının görevi nedeniyle 12 yaşından sonra ailesiyle birlikte İstanbul'a göç ettiği öğrenildi. Burhan Felek Lisesi'nde okuyan Arslan lise son sınıfta ise Elazığ'a dönerek liseyi burada bitirdi. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu. Üniversite yıllarında ülkücü olarak tanınan Arslan, Hizbullah ve İBDA -C ile ilgi bağlantısını olabileceği iddiasıyla 2001-2001 yıllarında takibe alındı. Ancak somut delil bulunamayınca takipten vazgeçildi. Çevresinde, dine düşkünlüğü ile tanınan Arslan'ın, arkadaşlarıyla yaptığı sohbetlerde, Filistin, Irak ve Çeçenistan'a giderek, Müslümanlarla birlikte savaşmak istediğini dile getirdiği öğrenildi. Bir gün önce keşif yapmış OLAYIN ardından yakalanan saldırgan avukat Alparslan Arslan, gözaltına alınarak Danıştay'a birkaç yüz metre mesafedeki Çankaya Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü. Saldırgan Arslan'ın Danıştay'dan götürülürken, 'Allah'ın gazabı Danıştay'ın üzerinde olacak' diye bağırdığı da duyuldu. Arslan, daha sonra Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'ne götürülerek sorguya alındı. Arslan'ın polise verdiği ilk ifadede, saldırıyı, Danıştay 2'nci Dairesi'nin türban kararına tepki amacıyla gerçekleştirdiğini söylediği öğrenildi. Arslan'ın, saldırıyı gerçekleştirmek amacıyla önceki gün Danıştay'a geldiği Daire Başkanı Mustafa Birden'in oda kapısını zorladığı ancak polise bildirilmesi üzerine, beşinci kattan ayrılarak izini kaybettirdiği öğrenildi. GÜVENLİK KAMERASI ARIZALI Saldırının birden fazla kişi tarafından gerçekleştirilmiş olabileceğini dikkate alan polis, saldırının ardından giriş ve çıkışları yasakladı. Bina didik arandı. Kamera kayıtlarını da incelemek istedi. Ancak güvenlik kamerasının arızalı olduğu öğrenildi. . Olayın yaşandığı odada beş adet boş kovan bulundu. Soruşturma başlatan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, saldırının örgütlü bir eylem olup olmadığını araştırıyor. Olayla ilgili soruşturmayı Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekili Hamza Keleş ve Cumhuriyet Savcısı Şemsettin Özcan yürütecek. Saldırganın çantasında iki adet boş şarjör de bulundu. Arslan'ın, Danıştay'a 34 BE 0216 plakalı Opel marka otomobiliyle geldiği ve aracı, Necatibey Caddesi'ne park ettiği tespit edildi. Otomobilde yapılan aramada bir adet 14 milemetrelik silah bulundu. Çelik yelek giydirilen Arslan sağlık kontrolünden geçirildi. Avukatların aranması yasak Alparslan Arslan adlı avukatın, tabanca ile Danıştay'a girerek gerçekleştirdiği saldırı, 'Avukatların üzerleri aranmalı mı?' tartışmasını yeniden gündeme getirdi. Avukatlık Kanunu'nun 58'inci maddesine göre, ağır cezayı gerektiren suçüstü durumu dışında, avukatların üzerleri aranamıyor. Uygulamada, güvenlik gerekçesi ile avukatla da elektronik kapılardan geçmek zorunda. Elektronik, kapı sinyal verirse avukat üst aramasını kabul etmezse aranmıyor. Silahı 7 bin 500 YTL'ye almış ARSLAN polisteki ifadesinde olayın tüm ayrıntılarını tek tek anlattı. Arslan'ın ifadesi Danıştay'daki güvenmlik zafiyetini de ortaya koydu. Danıştay'ın türbanı yasaklayan kararlarından, bir Müslüman olarak büyük rahatsızlık duyduğunu ve psikolojik açıdan etiklendiğini de ifade eden Arslan, hiçbir örgütle bağlantısı bulunmadığını, türban kararı veren üyeleri isim olarak tanıdığını söyledi. Saldırı kararını yaklaşık bir ay önce, tek başına kendi iradesiyle verdiğini de ileri süren Arslan, olayda kullandığı tabancayı ise tanımadığı bir kişiden 7 bin 500 YTL'ye satın aldığını söyledi. Saldırıdan iki gün önce binaya gelerek keşif yaptığını, önceki gün de saldırıyı gerçekleştirmek için harekete geçtiğini belirten Arslan, polisteki ifadesinde şunları söyledi: '16 Mayıs Salı gün tabancamla Danıştay'a geldim. Amacım, türban kararını veren 2'nci Daire'nin Başkanı Mustafa Birden'i öldürmekti. Ancak, odası kilitliydi. Oradaki görevlilere avukat olduğumu bir dava konusunda görüşmek istediğimi söyledim. Başkan'ın olmadığını, yarın da toplantıya katılacağı için görüşmemin mümkün olmayacağını söylediler. Bunun üzerine toplantının nerede yapılacağını öğrendim ve daha fazla şüphe çekmemek için Danıştay'dan ayrıldım. Ertesi gün, silahı bir bez parçasına sarıp üzerimde gizledim ve toplantının yapıldığı odaya girip eylemi gerçekleştirdim.' Cevap bekleyen sorular Saldırıyı tek başına düzenlediğini söyleyen Arslan, gerçekten tek başına mı hareket etti yoksa arkasında başka örgütler var mı? İBDA C ve Hizbullah'la bağlantısı olduğu şüphesiyle bir yıl boyunca takip edilen Arslan sonrasında bir işlem yapıldı mı? Böyle bir durumda baroya giren, avukatlık görevini yerine getiren Arslan hakkında emniyetin bir ihmali var mı? Saldırgan hayalet silah olarak bilinen Glock silahı kimden, nasıl ve ne şekilde aldı? Rahip Santaro cinayetindeki gibi Arslan da saldırıyı Glock silahla, tek başına gerçekleştirdi. Arslan uzmanların 'dedektörden geçerken anlaşılır' dediği silahı içeriye sokmayı nasıl başardı? Bina içinden herhangi bir yardım aldı mı? Bir gün önce binaya gelip Başkan'ın odasını aramasına rağmen nden kimse şüphelenmedi? Herhangi bir çekincesi olmadan kendi otomobiliyle ve yakalanacağını bilerek, adeta bir 'intihar' eylemi gerçekleştirirken nereden güç aldı? Çevresinde ülkücü olarak tanınan Arslan'ın herhangi bir siyasi yapıyla bağlantısı var mı? Kimi zaman agresif olsa da genellikle 'düzgün' bir tip olarak tanınan Arslan, böyle kanlı bir saldırıyı nasıl gerçekleştirebildi? Müfettiş baba teftişte öğrendi ELAZIĞ'ın Doğukent Mahallesi 18. Sokak 53 Numara'da eşi Hatice, çocukları Hilal, Ayşe ve Elifnur ile birlikte yaşayan baba İdris Arslan, oğlu Alparslan Arslan'ın Danıştay 2. Dairesi'ne yaptığı silahlı saldırı olayını duyunca şok geçirdi. Milli Eğitim Müdürlüğü'nde müfettiş olarak görev yapan baba Arslan, saldırıyı Elazığ'ın Karakoçan İlçesi'ndeki bir ilköğretim okulundaki teftiş sırasında öğrendi. Baba İdris Arslan, tek oğlunun böyle bir saldırıyı yapabilecek karakterde olmadığını belirterek , 'Oğlumla zaman zaman görüşüyorduk. Böyle bir şeyi nasıl yaptı anlamıyorum. Liseyi ise İstanbul'da bitirdi. Kendi halinde bir kişidir. Onunla en son 3 gün önce görüştüm. Dün 2 kez aradım ancak ulaşamadım. Ben de arkadaşlarını ardım. Onlar da bana Alparslan'ın nerde olduğunu bilmediklerini söylediler. Eğer oğlum böyle bir saldırıyı gerçekleştirdiyse çok yazık olur. Çünkü benim tek oğlumdu. Radikal değildir. Vatanseverdi. Avukat Arslan'ın ikisi türbanlı olan ve özel şirkette çalışan biri ise lise öğrencisi üç kız kardeşi bulunuyor. Ev arkadaşına göre İslamcı değil ülkücü SALDIRININ ardından Arslan'ın tanıyanlar şoke oldu. Üç yıldır İstanbul Üsküdar Ahçıbaşı Mahallesi'ndeki evini paylaştığı arkadaşı Avukat Fikri Cora, Arslan'ı en son dört gün önce gördüğünü belirterek şöyle dedi: 'Herhangi bir İslami örgütle bağlantısı yok. İkimiz de ülkücüyüz. Böyle bir eylem yapacağını bana söylemedi. İyi bir arkadaş ama biraz agresifti.' AGRESİF KİŞİLİKLİ Avukat Arslan'ın Kadıköy Bahariye Caddesi'nde ortağı olduğu Yeditepe Hukuk Bürosu ise dün polis gözetimi altında tutuldu. Arslan'ın ilk stajını yaptığı hukuk bürosundan avukat Ahmet Kılıç 'Kendi halinde, konuşmayı sevmeyen, başına buyruk ve agresifti' dedi. Alparslan Arslan'ın hukuk fakültesi son sınıfında öğrenciyken Sedat Peker'in de avukatı Hakkı Kurtuluş'un yanında staj yaptığı öğrenildi. Avukat Hakkı Kurtuluş, 'İki ay staj yaptı. Siyasi bir kimliği yoktu o zamanlar. Sessiz, sakin biriydi' dedi. Akşam YORUM YAZIN ![]()
|
|