BDP Grup Başkanvekili ve Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in 03.09.2012 tarihli yerel gazetelerde çıkan “Baluken: AK Parti Atalay'ı bir daha aday göstermez” açıklamalarına cevap olarak, Bingöl Belediye Başkanı Serdar Atalay yazılı bir açıklama yaptı.
“Aynı dava şuuruyla hareket edeceğiz”
AK Parti'de yerel ve genel hizmetlerin devam ettirilmesinin her şeyden daha önemli olduğunu söyleyen Bingöl Belediye Başkanı Serdar Atalay, Hangi şahsın, hangi görevi yaptığının, dava şuuru ve misyondan daha önemli olmadığını vurgulayarak: “BDP Grup Başkanvekili ve Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in şahsımla ilgili yapmış olduğu açıklamalara zorunlu cevabımdır. Bizim mensubu bulunduğumuz AK Parti'nin misyonunda, şahıslardan çok davamız ve misyonumuz önemlidir. Bizim için önemli olan Bingöl'de AK Parti ile başlayan gelişme sürecinin genel ve yerel hizmetlerde kesintiye uğramadan devam ettirilmesidir. Hangi şahsın hangi görevi yaptığı, bu dava şuuru ve misyonundan daha önemli değildir. Adaylıkla ilgili şahsımın tabiî ki Belediye Başkanlığı'nı devam ettirme noktasında talepte bulunması normaldir. Ancak parti teşkilatımız, genel merkezimizin ve Sayın Başbakanımızın bu konudaki takdiri hepimiz için yeterli ve geçerli bir sonucu doğuracaktır. Biz, kader inancımıza göre sadece üzerimize düşen sebepler dairesindeki sorumluluklarımızı yerine getiririz. Nihai kader Cenab-ı Hakkın takdirine bağlıdır ve bizde o takdire her zaman sadık kaldık. Bundan sonra da aynı dava şuuruyla hareket edeceğiz, sizin adaylarınızı İmralı ve Kandil'in belirlemesi bizi hiç ilgilendirmez” dedi.
“Şeffaflık noktasında çok net bir şey ifade ettim”
Siyasi başarının en önemli kanıtının seçimler ve seçimlerde alınan oylar olduğunu dile getiren Başkan Atalay: “AK Parti, adayını belirlerken bir başka parti yetkilisinden herhangi bir görüş ve müsaade de istememektedir. Kendi kriterlerine göre adaylarını tespit etmektedir. Siyasi başarının en önemli kanıtı seçimler ve seçimlerde alınan oylardır. İlk defa halkın önüne çıkıp, Bingöl Belediye Başkan Adayı olduğumuz anda aldığımız yüzde 43 oy, Bingöl Belediye seçimleri tarihinde alınmış olan en yüksek oydur. Bu AK Parti camiasının ve bu misyona gönül verenlerin bir başarısıdır. 12 Haziran 2011 genel seçimlerinde AK Parti Bingöl merkezde (Belediye sınırları dâhilinde) oylarını yüzde 63'e çıkarmıştır. Aynı iki seçimde; 2009 belediye seçimlerinde BDP'nin aldığı oy yüzde 34 iken, 2011 genel seçimlerinde, belediye sınırlarındaki BDP'nin oy miktarı yüzde 29'a düşmüştür. Burada matematik öğrenmiş herkesin bu hesaba göre siyasi başarıyı ya da başarısızlığı anlaması mümkündür. Şeffaflık noktasında çok net bir şey ifade etmiştim; 3 yılda yaptığımız 115 milyon TL'lik yapım ihalesinin tenzilat ortalamasının yüzde 52 olduğunu söylemiştim. Aynı şekilde 2009 yılından bugüne kadar Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nin de yaptığı yapım ihalelerinin toplamının tenzilat oranını sormuştum. Çok basit bir sonucu öğrenemedik. Örneklik ve şeffaflık açısından bu en önemli göstergedir. Belediyeler zaten idari açıdan İçişleri Bakanlığı tarafından, hesap açısından da Sayıştay tarafından rutin olarak sürekli denetleniyor. Allah'a şükürler olsun şuana kadar belediyemizle ilgili bu noktada hiçbir inceleme, soruşturma ya da mahkemelik durum oluşmamıştır” ifadelerini kullandı.
“Burada herkes inandığı şekilde yaşama hakkına sahiptir”
Herkesin inandığı şekilde yaşama hakkına sahip olduğunu belirten Atalay, sorunun şiddet ve terörden kaynaklandığını ifade ederek: “AK Parti hükümeti Zazaca'yı, Kürtçe'yi ve diğer bazı dilleri seçmeli ders haline getirerek cumhuriyet tarihinde büyük bir reforma imza atmıştır. 24 saat yayın yapan TRT Şeş (6) ve özel televizyonlar Zazaca'yı ve Kürtçe'yi bütün kültürel öğeleriyle halkımıza AK Parti sayesinde ulaştırmaktadır. Hiçbir zaman dini siyasete alet etmedik. Şahıs olarak ta bugüne kadar dinle siyaseti kendi mecralarında kabul ederek hareket ettik. Ancak İdris Baluken'in zor sorulara cevap verememe noktasındaki sıkıntılarını da anlıyorum. Burada herkes inandığı şekilde yaşama hakkına sahiptir. Marksist'te olabilir, Ateist'te olabilir, dindar da olabilir. Bu herkesin en doğal hakkıdır. Burada kabul etmediğimiz tek şey; şiddet ve terördür. Yoksa kişilerin bireysel inanıp ya da inanmama hürriyetleri kendilerini bağlar. Cevap vermek zorunda kalmama dileğiyle kamuoyuna saygılar sunar, arz ederim” şeklinde konuştu.