1980'li yılların sonu...Türkiye Büyük Millet Meclisi her zaman olduğu gibi o yıl da 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla kokteyl veriyor.
Milletvekillleri, bakanlar, bürokratlar, gazeteciler...Bunların yanısıra spor dünyasının ünlü isimleri, işadamları, sanatçılar, mankenler...Dönemin çiçeği burnunda Cumhurbaşkanı Turgut Özal da, Genel Kurul binasının, milletvekillerinin kullandığı kapınının karşısına kurulan platformda yerini almış...Tebrikleri kabul ediyor...Bir ara yanına sokulup, bir süre önce gördüğüm rüyayı rahmetliye anlattım: "Son teknolojik ürünlerle donatılmış geniş bir odada çalışıyorsunuz.. Dünyanın çeşitli yerlerindeki bilgileri nasıl aldığınızı anlatıyorsunuz..O sırada bir başka perde açılıyor..Plakasını hatırlayamadığım bir araba Kocatepe Camii'nin yakınlarında bir yerde size çarpıp kaçıyor. Zoom yapmama karşılık, aracın plakasını göremiyorum.."
Özal, rüyamı dinleyince kahkahayı patlattı:
Sen hangi gazetedeydin bakayım?...
Gazeteciliğe başladığımın henüz 3. yılıydı..'Zaman'da çalışıyorum.' deyince yine benzer bir kahkaha daha attı: Haa, bizim Fehmi'nin (Koru) gazetesi. Biz O'nunla zaman zaman teknoloji sohbetleri de yaparız..."
***
Turgut Özal, 1993 Nisan'ında hayatını kaybetti. 17 Nisan öncesinde gerçekleştirdiği Türk Cumhuriyetleri ziyaretinde çok yorulduğu, yemesine içmesine dikkat etmediği için kalp rahatsızlığı geçirerek vefat ettiği dile getirildi, hep. Ancak en yakınında bulunan eşi Semra Özal, bir süredir bazı kuşkularını yüksek sesle dile getiriyor. Semra hanım, özetle merhum Cumhurbaşkanının zehirlendiğini söylüyor. Özal, zehirlendi mi? Resmi kaynaklar Semra Özal'ın bu iddialarının doğru olmadığını açıkladı.
Özal'ın, Başbakan, ANAP Genel Başkanı olduğu dönemde, 1988'de partisinin kongresinde uğradığı suikast ise hala sır perdesi arkasında. Özal, Kartal Demirağ'ın silahından çıkan kurşunlara hedef olmuş, parmağından yaralanmıştı. Suikasttten hemen sonra "Allah'ın verdiği canı onun izninden başka alacak yoktur." cümlesi hala zihinlerde..Suikasti kim/kimler, hangi amaçla düzenledi, ne mesaj verilmek istendi? Hala tartışılan sorular.
Başbakan olarak Turgut Özal'ın bu konuyla ilgili olarak birkaç kez, "Gittim, gittim duvara yaslandım.." dediği biliniyor...Kardeşi Korkut Özal, suikast ile ilgili olarak ünlü bir basın imparatorunu işaret etmişti..Özal'ın, kendisine düzenlenen bu suikasti araştırdığı biliniyor. Bu araştırmasında belleğinde oluşan sonucu birkaç yakını dışında kimseyle paylaşmadığı da..Bu isimlerden birisi de eski Cumhurbaşkanının özel kalem müdürlüğünü yapan, eski ANAP milletvekili Engin Güner..Güner, 20 yıla yakın Avrupa Konseyi'nde bulunmuş yetkin bir isim.."Özal'ın bu sırrını paylaştığı üç isimden birisi benim." diyor, Güner. Peki, neydi bu sır? Güner'e göre, "Suikastin perde arkasındaki isim ünlü bir Türk.." Ancak kim,belli değil..Güner'in bu suikaste ilişkin bir tespiti de ilginç; Kennedy suikasti ortaya çıkarılamadı, Özal suiktasti de ortaya çıkarılamayacak, maalesef.."
Engin Güner, Özal'ın vefat haberini ise ilginç bir biçimde almış; "Ürdünde
temaslardayız..17 Nisan sabahı biraz erken indim Otelin lobisine..Oturdum..Hafif dalmışım..Böyle birşeyi de hayatta yapmam..Gözlerimi gördüğüm rüyayla biraz üzgün açtığımda Yunanistan Dışişleri Bakanı Pangalos bana doğru geliyordu. İlk cümlesi "Mr. Güner, Özal öldü." dedi. CNN'i izlemiş..Hemen otel odasını koştum.. Gözlerimden yaşlar boşanıyordu..."
Özal öldükten sonra, onun fikirlerini, düşüncelerini, vizyonunu, yapmak istediklerini anlatan birçok yazı çıktı. Güner bunları takdirle karşılarken yeterli olduğuna inanmıyor. O'na göre, bir üniversite bünyesinde mutlaka 'Turgut Özal Kürsüsü' kurulması şart. Bu noktada üzgün olduğunu da saklamıyor. Çünkü büyük bir guruba ait üniversitenin yetkilileri ile konuyu görüşmüş ama hiç ummadığı bir şekilde 'ilgi' görememiş. "Oysa sağlığında o grubun başındaki isim, merhum Özal'ın yanından hiç ayrılmazdı.." cümlesini de ekleyerek...
