Telefonunuz sizi dinliyor mu? Test ettilerSosyal medya, bize uygun reklamları gösterebilmek için konuşmalarımızı dinliyor mu? Yoksa biz mi biraz paranoyaklaştık? İşte 'Telefonunuz sizi dinliyor mu?' sorusunun cevabını arayan siber güvenlik kuruluşunun yaptığı ilginç test ve çıkan çarpıcı sonuçlar...Günümüzde çoğu kullanıcı, telefonlarının kendilerine hedefli reklam bombardımanına tutmak için günlük konuşmalarını dinliyor olabileceği konusunda bir şeyler duyuyor. Peki, bu söylentide doğruluk payı var mı? Siber güvenlik kuruluşu Eset'in İngiltere'deki güvenlik uzmanlarından Jake Moore, önce Twitter kullanıcılarının bu konu hakkında ne düşündüğünü öğrenmeye karar verdi ve 234 kişinin katıldığı bir anket yaptı. Ankete katılanların yüzde 80'i telefonların kullanıcılarını dinlediği yönünde oy kullandı. DİNLENİYORSAK NELER OLUR? Anketin ardından Jake Moore, “Şimdi bir durup düşünelim: Dinleniyor olsak ne olurdu?“ diyerek şu saptamayı yaptı: “Her şeyden önce bunun patlamaya hazır, dev bir skandal olduğu fikrini bir kenara koymamız gerekir. Böyle bir şey duyulursa gerçekten de söz konusu hizmetlerin batmasına ve bir daha asla ortaya çıkamamasına neden olacak inanılmaz davalar gündeme gelir.“ BU İŞ, KAÇ MEGABAYTLIK SES DOSYASI İLE YAPILABİLİR? Sonraki aşamada konuşmaları dinlemek ve kaydetmek için gereken veri büyüklüğünü hesaplayan güvenlik uzmanı, şu tespitlerde bulundu: “Şimdi konuşmalarımızı dinlemek için gereken veri hacmini tartışalım. Ses kaydederken genel konuşma, saatte 115 megabayt civarında veri tüketir. Sıradan bir günde ortalama 15 saat uyanık olduğumuzu düşünelim. Bütün gün konuşmadığımız için bu değerin yalnızca çeyreğini alalım. Bu durumda kişi başına günde 430 megabaytlık ses dosyalarından bahsediyoruz.” Moore, sosyal medya özelinde ise şunları söyledi: “Instagram'da 800 milyon kullanıcı var, yani Instagram'ın hepimizin konuşmalarını kaydetmesi için günde 344 petabayt (1015 bayt) veri depoluyor olması gerekir. Bunu daha anlaşılır hale getirelim: Bugünkü tempomuzda, tüm dünyada bir gün içinde oluşturulan veri miktarı 2 bin 500 petabayt (1018 byt). Sosyal medya platformları, sıkıştırılmış halde bile olsa bu miktarda veriyi gerçekten işleyebilir mi? Gerçekçi bir pencereden bakıldığında, sosyal medyanın bırakın veriyi inceleyip kullanmayı, her gün bu miktarda veri akışını idare etmesi bile mümkün görünmüyor.“ Bireylerin verilerini başka yollarla analiz etmenin ve çevrimiçi ortamda halihazırda bulunabilen verilerle profil oluşturmanın çok daha kolay olduğuna dikkat çeken güvenlik uzmanı Moore, “Girdiğiniz doğum tarihinizden yaşınız; cinsiyetiniz; ilgi alanlarınızı belirlemek için bir fotoğraf analizi; gönderilerinizdeki açıklamalar, hashtag'leriniz ve beğenileriniz; profil oluşturmaya yardımcı oluyor. Bunun ardından algoritmalar ilişki durumunuz, çalışma durumunuz, çocuğunuz, evcil hayvanınız veya arabanız olup olmadığı; giyim tarzınız, hobileriniz, geleceğe dönük ilgi alanlarınız gibi neredeyse sonsuz bir liste ortaya koyabiliyor. Hatta siz daha ne alacağınızı düşünmeden, bir sonraki satın alacağınız şeyin ne olacağıyla ilgili destekli bir tahmin bile yürütebiliyor” diye konuştu. Bu tespitlere karşın yine de telefonlarımızın bizi dinlediği teorisini test etmeye karar varan Eset Güvenlik Uzmanı Jake Moore, yine de telefonumuzun bizi dinlediği teorisini test etmeye karar verdi. Moore, bunun için izlediği yollura şu şekilde özetledi: TEST 1: KONUŞTUKLARIMIN REKLAMI ÇIKMADI “Bazı ilginç reklamları çekebilmek ve bunu ciddi bir test haline getirmek için telefonumun mikrofonunu 2 hafta boyunca açık bıraktım ve daha önce konuşmadığım 3 rastgele (hem de benimle ilgisiz) konuyla ilgili net konuşmalar yaptım: Artık vegan olduğumdan, topuklu ayakkabı almak istediğimden ve arka bahçeme yüzme havuzu yaptırmayı düşündüğümden bahsettim. Vegan yiyecekler, topuklu ayakkabılar veya arka bahçeme yüzme havuzu yaptırma konusunda hiçbir şey görmedim ve bu beni hayal kırıklığına uğrattı. Yani konuştuğum hiçbir şey reklamlarımda yoktu ama yine de gördüğüm reklamlar ilgi alanımdaydı. Yukarıda söz ettiğim ürünlerle ilgilendiğimi ve bir gün bunları almamın olası olduğunu tahmin etmek için fazla zeki olmaya gerek yok. Instagram hesabıma baktığınızda rahatlıkla 30'larının sonunda, evli, aile babası, açık alanlara düşkün ve özellikle ekstrem sporlara ilgi duyan biri olduğumu görebilirsiniz.” “Daha sonra Instragram'da telefonumun mikrofonunu 2 haftalığına kapattım ve şu reklamları gördüm: Kayak seyahat çantaları, Morrisons süpermarket peynir çeşitleri, Nike ayakkabı, Cadbury çikolata. Kayak seyahat çantaları, ilgi alanlarım nedeniyle; süpermarket peynir çeşitleri ve Cadbury çikolata ise muhtemelen bu testin Noel'den iki hafta önce yapılmasıyla ilgili. Nike reklamıysa ilginç; çünkü son zamanlarda internetten Nike ayakkabı bakıyordum. Dolayısıyla bu verilerin, Facebook oturumum açıkken Nike ayakkabı sayfalarını incelediğim farklı cihazlardan toplandığını düşünüyorum. Kesin olarak bilincinde olduğumuz bir şey varsa o da bu şirketlerin hakkımızda çok fazla şey bildiği. Kullandıkları algoritmalar, işletmelerine güç katıyor ve onları kârlı hale getiriyor. Algoritmalar bizi bir araya getirmek için çalışmıyor, yalnızca para kazandırmak ve mikro hedeflemeli reklamcılıkla yeni hedefler bulmak için varlar.” Bu şirketlerin algoritmalarının nasıl çalıştığı vela hakkımızda neler bildikleri konusunda hiç kimsenin tam bir bilgiye sapin olmadığının altını çizen Moore, şunları söyledi: “Benim aklımdaki en büyük soru şu: Sosyal medya devleri; WhatsApp, Facebook Messenger ve Instagram Direct Messages mesajlaşma uygulamalarında yazdıklarımızı okuyabiliyor mu? Tüm bunların sahibi Facebook olduğuna göre şu soru da sorulabilir: Bu hizmetler üzerinden iletilen mesajlar üçüncü tarafların görmemesi için şifrelenmiş olsa da hizmet operatörleri, kullanıcılarının reklam hedeflemesini geliştirmek için mesaj içeriklerini okuyabiliyor mi? Unutmayın: Tüm bu ürünleri ücretsiz alıyorsanız, ürün sizsinizdir.” YORUM YAZIN
|
|