Türkiye bu krizden avantajlı çıkabilirSPK Başkanı Turan Erol carry trade'in sorun doğurmayacağı görüşünde..Gelişmiş ülkeler arasında faiz farkının daha fazla küçülmemesi durumunda carry trade işlemlerinin büyük bir problem doğurmayacağını belirten SPK Başkanı Turan Erol, Türkiye'nin krizden avantajlı çıkabileceğini söyledi. Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı Doç. Dr. Turan Erol, Türkiye piyasasının cazibesini korumaya devam ettiğini, belli kurallara uyulmaya devam edildiği müddetçe Türk piyasalarının bu dalgalanmalardan rahatlıkla korunabileceğini kaydetti. Uluslararası piyasalarda oluşan tutsat (mortgage) kaynaklı son dalgalanmalara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Erol, batı ülkelerinin aksine Türkiye gibi ülkelerin krizden avantajlı çıkabileceğini söyledi. Uluslararası piyasalarda Japonya ile ABD ve Avrupa Birliği (AB) ülkelerindeki faiz spredinin daha fazla küçülmemesi durumunda carry trade işlemlerinin uluslararası likidite açısından büyük bir problem doğurmayacağını belirten Erol, bu durumdan gelişmekte olan ülke piyasalarının olumlu etkileneceğini vurguladı. Yeni fırsatlar doğabilir Merkez bankalarının kontrolünde seyreden gelişmeler sonucunda, beklenenin aksine dünya piyasalarında faizlerin düşme eğilimine girebileceğini belirten Erol, uluslararası piyasalardaki dalgalanmanın sona ermesinin ardından Türkiye açısından yeni fırsatlar doğabileceğini ifade etti. Erol, dalgalanmadan yara almamak için uygulanması gereken üç kuralı “gelirin gerçeğe uygun beyan edilmesi”, “konutun piyasa fiyatını doğru yansıtacak şekilde değerlenmesi” ve “bankaların kullandırdıkları kredileri doğru bir şekilde finanse etmesi” olarak sıraladı. Bankalar tarafından gerçek gelire uygun ve konut değerine orantılı olarak kullandırılan kredilerin finansmanında kısa vadeli ticari krediler yerine uzun vadeli sermaye piyasası araçları kullanılarak finansmanın sağlanması durumunda hiçbir sorun yaşanmayacağını kaydeden Erol, bu şekilde uluslararası piyasalarda yaşanan dalgalanmaların çok kolay atlatılabileceğini söyledi. Riskli kredilerde artış ABD'de mortgage kredilerinde gözlenen sorunların geliri olmayan kişilere kullandırılan kredilerden kaynaklandığına işaret eden Erol, Türkiye'de benzer sorunların ortaya çıkma ihtimalinin bulunmadığını kaydetti. ABD'de subprime (yüksek riskli) mortgage hacminin, son 6 yılda önemli ölçüde artarak, yaklaşık 1.4 trilyon dolarlık büyüklüğe ulaştığını belirten Erol, yaklaşık 10 trilyon dolar büyüklüğündeki bu piyasanın toplam büyüklüğünün yaklaşık yüzde 14'ünün subprime kredilerinden oluştuğunu, bunun da toplam büyüklük içindeki payının yüzde 2,8 olduğunu ifade etti. Gerçekçi belirlenmiş konut fiyatlarının, piyasa koşullarındaki değişmelerin konut sahipleri ve yatırımcılar üzerindeki etkisini asgariye indireceğini belirten Erol, SPK'nın bu konuda gerekli düzenlemeleri yaptığını, ABD'de son zamanlarda gözlendiği üzere derecelendirme konusundaki bir zafiyetin çok pahalıya mal olduğunu unutmamak gerektiğini vurguladı. Uluslararası piyasalardaki dalgalanmanın altında temel bir hata olan “kısa vadeli ticari borçlarla uzun vadeli konut finansmanı sağlanmasının” yattığını dile getiren Erol, “SPK'nın öngördüğü sistemde bunun tam aksine ikincil piyasalar yoluyla uzun vadeli finansman sağlanması hedefleniyor” dedi. Türkiye'de kredilerin takibe dönüşümü düşük Türkiye'de konut kredilerinin takibe dönüşüm oranının Avrupa'daki en düşük ikinci oran olan yüzde 0,2 seviyesinde olduğunu söyleyen Erol, ABD'de zamanında ödenmeyen tutsat kredilerinin toplam mortgage kredilerine oranının yüzde 6 olduğunu kaydetti. Benzer bir durumun İngiltere'de de görüldüğünü bildiren Erol, İngiltere'de ise bu oranın yüzde 1,5 olduğunu ifade etti. Halka açık şirketlere ilişkin mali tabloların ve özel durum açıklamalarının, bu şirketlerin hisse senetleri üzerinde işlem yapan kişilerin yatırım kararlarında çok önemli bir rol oynadığını belirten Erol, “SPK olarak, İMKB şirketlerinin mali tabloları üzerindeki gözetim sistemlerinin geliştirilmesi amacıyla Hollanda'nın Finansal Piyasalar Otoritesi (Autoriteit Financiele Martken-AFM) ile ortak çalışmalar yürütüyoruz" dedi. Son dönemde makroekonomik istikrar ortamının sermaye piyasaları lehine gelişmesi ile birlikte, piyasada hem bireysel, hem kurumsal yatırımcıların artan taleplerine cevap verebilecek çeşitlilikte enstrüman ihtiyacının ortaya çıktığını kaydeden Erol, SPK tarafından, serbest yatırım fonu (hedge fon), korumalı/garantili fonlar ve fon sepetleri (funds of funds) gibi yeni araçların Türk sermaye piyasasına kazandırıldığını, bu araçların çok yakın bir gelecekte, kurumsal yatırımcı tabanının gelişimine katkıda bulunacağını söyledi. (HABERTURK) YORUM YAZIN
|
|