KİM KİMDİR FİRMA REHBERİ Hemen Üye Ol Üye Girşi
Uye Girişi
Giriş
Beni Hatırla
Yeni Üye Kayıt
Haber sitemizin aktivitelerinden yararlanmak için üyelik başvuru yapın.
Hemen Üye Olun
Uye Hizmetleri
 
08 Haziran 2025 Pazar
°C

Üniversitelerde korku hakim

Türkiye'de ilk kez Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ve üniversite sisteminin baskıcı, antidemokratik ve otoriter yapısı bilimsel bir araştırmayla ortaya konuldu.

Üniversitelerde korku hakim
08 EKİM 2007 PAZARTESİ 13:22
0
857
0
AA aa
Üniversitelerde öğretim elemanlarına uygulanan ayrımcılık, baskı, eziyet, korkutma, küfür, hakaret, taciz gibi resmî olmayan cezalar bir akademisyen tarafından doktora tezine konu edildi. Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü'nde bir eğitim yönetimi sorunu olarak öğretim üyelerine uygulanan informel (resmî olmayan) cezalar araştırıldı. Yard. Doç. Dr. Erkan Yaman'ın yaptığı araştırmanın tez danışmanlığını Prof. Dr. Hoşcan Ensari yapmış. Buna göre üniversitelerimizin genel görünümü şöyle: "Korku kültürü hakim. Baskıcı ve otoriter yönetim anlayışı üniversiteyi yozlaştırıyor. Akademisyenler sürekli sindiriliyor, tehdit ediliyor. Adam kayırma ve yandaşlık had safhada. Öğretim elemanları bu ortamda bilim üretemiyor ve mutsuz."

Halen Sakarya Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak görev yapan Erkan Yaman, doktora tezini Türkiye'nin değişik bölgelerindeki üniversitelerde informel cezalara maruz kalmış öğretim üyeleri ile yüz yüze görüşmeler yaparak gerçekleştirdi. Araştırmaya göre üniversitedeki otoriter yapı sisteme uymayan öğretim üyelerine yasa ve yönetmeliklerde yer almayan cezalar veriyor. Bu cezalar tutum ve davranışlar yoluyla şu şekilde tezahür ediyor: "Ayrımcılık, kayırma, yıldırma, korkutma, ihmal, sömürü, istismar, bencillik, işkence, eziyet, şiddet, baskı, saldırganlık, iş ilişkilerine politika karıştırma, hakaret ve küfür, bedensel ve cinsel taciz, görev ve yetkinin kötüye kullanımı, dedikodu, dogmatik davranışlar, yobazlık, bağnazlık."

Araştırmada üniversitelerde oluşturulan korku kültürü, öğretim üyelerinin anlatımlarıyla ele alınıyor. İsmi açıklanmayan bir araştırma görevlisi, üniversitelerde askerî hiyerarşik yapılanmanın bir benzerinin varlığına dikkat çekerek şöyle konuşuyor: "Bir akademisyen düşünün ki bağımsız düşünce süreçlerini ve doğru bildiğini her fırsatta ifade etmesi gereken bir bilim insanı tuvalete giderken dahi izin isteyecekti. Bu korkunç bir manzaraydı." Akademisyenlikte usta-çırak ilişkisi bulunması, amirin onayı olmadan bir şey olunamayacağı sonucunu doğuruyor. Bu da insanların hak aramadan çekinme ve korkuyu beraberinde getiriyor. Böylece ideolojik yapılanma ve kadrolaşma da etkisini devam ettirebiliyor.

Resmî olmayan cezalar arasında yöneticilerle ters düşen öğretim elemanlarına ambargo uygulanması da bulunuyor. Bir yardımcı doçent, yöneticilerle ters düştüğü için üniversitedeki memur ve müstahdemlere varıncaya kadar herkese kendisiyle konuşulmaması talimatı verildiğini ifade ediyor. Öğretim üyesi, yaşadıklarını şöyle anlatıyor: "Tabii ki kimse bizimle arkadaş olmuyordu korkudan. Korkuyorlardı insanlar, memur ve hizmetliler dahil. Onlara bizim için 'düşman öğretim üyeleri' denmişti. Maalesef korkunç. Akademik camiada bunları da yaşadık."

Yard. Doç. Dr. Erkan Yaman, Türkiye'nin en önemli sorununu aydınların henüz bu korku kültürünü tartışmaya dahi açamaması olarak görüyor ve şu yorumu yapıyor: "Korku kültürü bir dünya görüşü, yaşama bakış tarzı, diğer insanlarla paylaşılan bir algılama zemini oluşturur. Bu algılama zemini, insanın özünü, onurunu, tekliğini önemsemez; bu zeminin önemsediği en önemli faktör güçtür. Bu bir kültürdür ve ülkemizdeki insanlar bu kültürün içinde yoğrulmuşlardır... Türk toplumunun en can alıcı sorunu budur. Nitekim araştırmamızın bulgularında da öğretim elemanları, çalıştıkları fakülte ya da bölümlerde yöneticileri tarafından oluşturulan korku kültürünün onlarda ciddî düzeyde olumsuz örgüt iklimi algısının ve sorunların oluşmasına neden olduğunu belirtmiştir."

Bilimsel araştırmada öğretim üyelerinin en çok şikayet ettiği konuların başında öğretim elemanlarına akademik yükseltmelerde kadro verilmemesi veya engellenmesi; yaptıkları bilimsel çalışmalara değer verilmemesi; yayınlarının yöneticiler tarafından olumsuz biçimde eleştirilmesi gibi davranışlar geliyor.

Üniversitedeki baskı, hocaları hasta ediyor

Üniversitelerdeki baskı ve sindirme kültürü, akademik camianın en alt mertebesi kabul edilen araştırma görevliliğinden itibaren oluşturuluyor. Araştırma görevlisinin geleceği, iş hayatı ve yükselmesi sürekli bir üst amirinin elinde olduğu için özel işlerde kullanıldığına vurgu yapılıyor. Araştırma görevlileri, informel cezaya maruz kalmamak için öğretim üyeleri ve yöneticilerin derslerine giriyor; ama ücretini başkası alıyor, onlar adına akademik çalışma yapıyor; ama ismi yazılmıyor, özel işlerinde kullanılıyor veya çanta taşıtılıyor. İnformel cezaların öğretim elemanı üzerindeki fiziksel ve psikolojik etkileri de doktora tezinde araştırıldı. Buna göre cezaya maruz kalan akademisyenlerde kronik uyku bozukluğu, kronik yorgunluk sendromu, aşırı kilo alma veya verme, boyun ve sırt ağrıları, kalp ritim bozukluğu, ağız kuruluğu, sersemlik hissi, kontrolünü yitirme korkusu, titreme ve seğirmeler, nefes almada zorluk, alerjik reaksiyonlar, baş ağrısı veya migren, kaşıntı ve döküntüler, saçlarda beyazlaşma veya dökülme gibi fiziksel etkiler görüldü. Cezaların en önemli psikolojik etkisi ise stres, mutsuzluk ve hüzün olarak ortaya çıktı.

YORUM YAZIN
Profiliniz ziyaretci statüsünde görünüyor. Yorumlarınız aşağıdaki isimle yayınlanacaktır
Değiştir
Dilerseniz web sitemize üye olarak daha özgün bir profil oluşturabilir ve yorumlarınızı hesabınızdan takip edebilirsiniz
Kodu Girin
Yapacağınız yorumların şiddet ve hakaret içermemesine lütfen dikkat edin. Aksi taktirde yorumlarınız onaylanmayacaktır. Gönder
07.06.2025
21:59
Binler Çaytepe`de buluştu!
Binler Çaytepe'de buluştu!
Zıkte Aşireti'nin merhum lideri Eski Milletvekili Kazım Ataoğlu, Çaytepe Köyü'nde düzenlenen Mevlid-i Şerif programıyla anıldı. 2 bini aşkın kişinin katıldığı anlamlı buluşmada Aşiretin yeni lideri olarak ilan edilen İbrahim Ataoğlu, Zikte Aşireti'nin yüzyıllardır süregelen bir gönül bağı olduğunu vurguladı: 'Toprağa, mala, menfaate değil; sevgiye, sadakate, saygıya ve gönül birliğine dayanan bir yapımız var. En büyük gücümüz birbirimize olan bağlılığımızdır. Bu bayramla birlikte geleceğe daha umutla bakmak, bu birlikteliği kalıcı bir bayrama dönüştürmek istiyoruz.'
07.06.2025
21:58
Bingöl`de uyuşturucu operasyonu! Takibe alınan otobüste yakalandı!
Bingöl'de uyuşturucu operasyonu! Takibe alınan otobüste yakalandı!
Bingöl'de polis ekipleri tarafından yapılan çalışmada, 156 gram kokain ile yakalanan şüpheli, tutuklanarak cezaevine gönderildi.
07.06.2025
21:57
Kazayı telefon uygulaması 112`ye bildirdi
Kazayı telefon uygulaması 112'ye bildirdi
Bingöl-Diyarbakır karayolunda yoldan çıkan bir araç, takla attı. Araçta bulunan bir cep telefonunun kaza algılama programından 112'ye ihbar düşmesi sonucu bölgeye giden ekipler, ilk müdahalelerin ardından yaralıları hastanelere sevk etti.
07.06.2025
21:55
Bingöl-Elâzığ yolunda kaza! 2`si ağır 4 yaralı
Bingöl-Elâzığ yolunda kaza! 2'si ağır 4 yaralı
Kazayı gören diğer sürücülerin haber vermesi üzerine olay yerine sağlık, polis ve jandarma ekipleri sevk edildi.
06.06.2025
00:45
Bingöl Basın Konseyi kuruldu
Bingöl Basın Konseyi kuruldu
Bingöl'de gazetecilerin öncülüğünde 'Bingöl Basın Konseyi' kuruldu. Basının birleştirici gücünü ortaya koymayı hedefleyen konsey, yerel ve ulusal basın temsilcileriyle iş birliği içinde çalışarak kentin sosyal, kültürel ve ekonomik dinamiklerine katkı sunmayı planlıyor.
06.06.2025
00:43
Kazım Ataoğlu için Mevlid okutulacak
Kazım Ataoğlu için Mevlid okutulacak
Bingöl siyasetinde iz bırakanlar arasında yer alan Zıkte Aşireti Merhum Lideri Bingöl Eski Milletvekili Kazım Ataoğlu için 7 Haziran 2025 Cumartesi günü Çaytepe Köyü'nde Mevlid-i Şerif okutulacak.
Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir
©Copyright 2017
Haberler, Fotoğraf Galerisi, Video Galerisi, Köşe Yazıları ve daha fazlası için arama yapın