Dur asker!
Birkaç gün önce Türkiye'de, Cumhuriyet tarihinde ilk olan bir olay yaşandı. Genelkurmay Başkanı ve 3 kuvvet komutanı istifa ederek, emekliliklerini istediler. Aslında bu aynı zamanda askerin daha fazla tahammül edemediğinin en açık göstergesi oldu.
Zira Balyoz, Ergenekon, internet andıcı ve diğer olaylar; Hasdal Askeri Hapishanesi'ni adeta Hasdal Askeri Karargahı'na dönüştürdü. Hal böyle olunca da her geçen gün askerin sinirleri biraz daha gerildi. Ve en sonunda bütün sinirler bir anda boşaldı.
Şimdi herkesin en çok merak ettiği durum şu: Tüm bu yaşananlar doğal mı, değil mi? Bana kalırsa her şey normal ve demokratik ülkelerde olabilecek durumlardır bunlar.
Diğer ülkelerdeki bazı askeri zaaflar sonrasında istifasını veren Genelkurmay Başkanları oldu. Batı'nın gelişmiş ülkelerinde ihmalin olduğu normal bir olayda bile üst rütbeli askerler, bir bir apoletlerini çıkarırken; bizde ihmaller silsilesi olan olaylarda bile tek bir subay dahi şimdiye kadar istifa etmedi.
Asker istifa etmeyi hiçbir zaman kendi önüne koymadı. Onun için ihmali olan durumlarda bile, kendi işine devam etmeyi düşündü. Aslında bunun altında yatan düşünce çok net ve açık. Asker kendini ülkenin asli ve kurucu unsuru olarak görüyor. O olmadan ülkenin harap olacağını ve ayakta duramayacağını düşünüyor. Bu yüzden bir işte her ne kadar onun ihmali olsa bile, önüne istifa etme seçeneğini asla getirmez.
Geçmişten günümüze bu hep böyle geldi. Ancak her geçen gün değişen ve gelişen Türkiye'de askerin de hak ve hukuka uygun hareket etme zamanı geldi. Asker bu değişim ve gelişime açıkçası tam olarak ayak uyduramadı. Birçok hukuksuzluğu kendisine dokunulamaz düşüncesi ile devam ettirdi.
Karargahlarda darbe planları hazırlandı, insanlar fişlendi ve insanların sosyal hayatlarına müdahalelerde bulunuldu. Tüm bunlar yapılırken de asker kanunsuz bir iş yaptığını düşünmedi. Zira yaptığı işin kanunsuzluk tarafını düşünseydi ve bunun için ifade vereceği düşüncesini taşısaydı muhtemelen bu planları da yapmayacaktı.
İşin en ürkütücü ve korkunç yanı ise koca bir karargahın büyük bir bölümü bu işlerin içindeydi. Şimdi öğreniyoruz ki internet andıcı Genelkurmay Eski Başkanı İlker Başbuğ'a sunulmuş. Ya da kitapçıya bomba atanlar için Genelkurmay'ın eski başkanlarından Yaşar Büyükanıt iyi çocuklardı diyor.
Yani asker içerisindeki yanlış işleyiş tepeden tırnağaydı adeta. Kuvvet komutanları zaman zaman milletin iradesinin ölümü demek olan darbe planlarını hazırlamaktan geri durmadılar. Tüm bunlar yapılırken, kimse hesap vereceğini bile düşünmüyordu.
Fakat Türkiye'deki demokrasi yelkenleri hızla yol almaya başladı. Yıllarca dokunulmaz sanılan birçok kurum ve kişiye dokunuldu. İnsanların ve kurumların etrafına örülen koca zırhlar bir bir kaldırıldı.
Zırhlar kırıldıkça, dokunulan insan sayısı arttıkça bu defa olayların farklı boyutları ortaya çıktı. Vatanını seven ve bu milletin bekçisi olan askeriyede bile ne kadar farklı davranışların olduğu görüldü. Bu millet askeri peygamber ocağı olarak görürken, peygamber ocağında yaşananlar ve yapılanlar hiç de iç açıcı değildi.
Her geçen gün paşalar bir bir gözaltına alınıyor ve her biri hakkında birçok iddia ortaya atılıyor. Olayların üzerine gidildikçe de asker içerisindeki işler daha çok ortaya çıktı.
Tabii bunların ortaya çıkması birçok çevreyi rahatsız etti. En çok da asker bu işlerden rahatsız olmaya başladı. Her tutuklamadan veya her gözaltından sonra acaba asker ne diyecek diye beklentiler oluştu.
Ve gelinen süreçte yüzlerce komutan, general ve muvazzaf subayın tutuklanması bir sona doğru getirdi her şeyi. Asker bu duruma daha fazla tahammül edilmedi. Bunun için tepkiler gösterilmeye başlandı. Kamuoyunda sık sık dışarda komutan kalmadı denildi.
Karargah da her geçen gün tepkisini biraz daha belli ettirdi. Tutuklanan askerlerin ve komutanların arkasında oldukları mesajı verildi.
En son Yüksek Askeri Şura'ya kısa bir süre kala, asker ve hükümet arasındaki gerilim had safhaya ulaştı. Üst üste toplantılar yapıldı. Muhtemelen YAŞ'da tutuklu olan generallerin terfi ve hakları konusunda anlaşmazlıklar oldu ve buna karşılık kuvvet komutanları ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner İstifa etti. Komutanların emekliye ayrılacak olması demokrasinin bir gereğidir ve bir tercihtir.
Ancak ben şunu her zaman aklımın bir köşesinde taşıdım. Keşke karargah ve medyanın bazı çevreleri bir kez dahi olsa bu generaller, komutanlar, muvazzaf askerler neden içeri alındı şeklinde kendilerini sorgulasalardı.
Keşke bir kez dahi olsa bu generallerin, komutanların hiç mi suçu yok şeklinde bir öz eleştiri yapılsaydı.
Keşke bir kez dahi olsa, bu komutanlar darbe hazırlığı yaptı, halkın iradesini yok saydılar, insanları fişlediler, bunlar kanunsuz işlerdir, bunların yapılmaması gerekirdi deselerdi.
Türkiye gelişiyor ve Türkiye'nin demokrasi taşları yerine oturuyor. Zaman zaman bu taşların yerine oturmasında büyük gürültüler, sesler çıkıyor; ama sonuçta yine de her taş kendi yerine oturuyor.
Ahmet Said Tuğralı YORUM YAZIN ![]()
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ
|