Mecliste son virajGündem değişikliğinin saatlere bağlı olduğu Türkiye'de yine baş döndürücü, hatta bağ ağrısı yapan bir gündem ile karşı karşıyayız. Günlerdir “Meclis Krizi” adı altındaki haberlerde birçoğumuz mide fesadı geçirdi. Birçoğu da midedeki bu fesadı atmak için lavabolar arasında mekik dokuyor. Her gün koca koca akil adamlar (!) ekran ekran gezip, efendim bu işin çözülmesi şöyle olur, efendim bunun çözümü böyle olur deyip durmaktalar. Ya sabır deyip, kanaldan kanala zıplıyor insanlar. Doğrudur ortada bir meclis krizi ya da yeni doğan bu çocuğa adını tam vermek gerekirse bir “Yemin Krizi” söz konusu. Meclisin üçte birini oluşturan mebuslar, halkın tercihini göz ardı ederek, efendim biz yemin etmeyiz diyorlar. Bu durumda nasıl bir tablo var Türkiye'de: “AK Parti memnun, CHP kaygılı, MHP kızgın, BDP küskün” Aç parantez. AK Parti mevcut durumdan oldukça memnun. Kaldı ki diğer partiler bu işi AK Parti çözer dedikçe, AK Parti bu yargını işi ben karışmam diyor. Hal böyle olunca uzun bir zamandan beridir AK Parti yargıyı ele geçirdi diyenlerin sözleri kursaklarında kalıyor. Çünkü eğer AK Parti devreye girerse ve işin yargı kısmı çözülürse, o zaman da AK Parti yargıya baskı kurdu ve iş çözüldü diyecekler. AK Parti de kimseye böyle bir koz vermek istemiyor ve mevcut durumdan aldığı zevkin tadını çıkartıyor. CHP oldukça gergin. Kılıçdaroğlu'nun elini masaya vurarak, “bu yemin edilmeyecek” demesi ile kimse yemin edemedi. Her olayda, her kafadan bir sesin çıktığı CHP'de bu defa sular durgun, hatta sular kokmaya bile başladı. Kimsede çık yok. Ancak CHP'deki her MYK toplantısının ertesi günü, MYK'da konuşulanların gazetelerde çarşaf çarşaf yer alması gibi bu olayda da işin ne kadar vahim olduğu dışarıya sızıyor. CHP şimdi verdiği bu fevri kararın içinden çıkma çabasında. Bunun için bir tünel kazılmaya çalışılıyor. Silivri'ye doğru kazılan tünel çöktü, şimdi tünel CHP'nin binasına doğru kazılıyor. Eğer bu tünel de çökerse, korkarım ki CHP'de çökecektir. MHP bu durumdan kızgın. Artık piskevüt esprileri bile MHP'lilerin yüzünü güldürmüyor. Bahçeli, devletin ve Türk milletinin bekası için bir Engin Alan değil, onlarca Engin Alan feda olsun, yeter ki yüce devletimiz bir zeval görmesin diyor. Ancak kaşlarını çatarak CHP ve BDP'ye de alttan dokundurmadan da durmuyor. BDP bu yaşananlardan oldukça küskün. Hatırlayınız referandumda CHP lideri Kılıçdaroğlu oyunu kullanamadığı zaman BDP Başkanı Selahattin Demirtaş mealen dedi ki; Kılıçdaroğlu'nun boykot edeceğini bilseydik, beraber çalışırdık. Herhalde Kılıçdaroğlu bu söze çok içerlendi ve yemin krizinde BDP ile aynı safta yer alıp boykot dedi. Ancak bu defa da BDP'liler çok alındı. BDP dedi ki burada alınacak bir boykot kararı varsa, bunu da ancak ben alırım. Ayrıca BDP, bu boykot kararının CHP'nin gölgesinde kalmasından da oldukça rahatsız. Çünkü CHP yüzünden seslerini istedikleri kadar duyuramadılar ve arka planda kaldılar. Partiler açısından tüm bunlar yaşanırken, her gün onlarda komplo teorisinin üretildiği Türkiye'de, teorisyenler de boş durmuyor. Yemin etmeme krizi ile birlikte her gün yeni bir senaryo üretiliyor. Şimdilerin yükselişte olan komplo trendi ise şu: Eğer CHP ve bağımsızlar yemin etmezse, beş oturum sonra yani yaklaşık bir ay içerisinde, anayasaya göre milletvekillikleri düşecek. Düşen vekillikleri tekrardan toplamak için ara seçim yapılacak. Bu ara seçimde de AK Parti, CHP'nin aldığı vekilliklerin birçoğunu CHP'nin elinden alacak. Böylece AK Parti 367 sayısını aşmış olur ve istediği değişiklikleri tek başına yapabilecek bir sayıya ulaşır. Tabii burada not düşülmesi gereken bir konu daha var. CHP lideri Kılıçdaroğlu seçim akşamı yaptığı kürsü konuşmasında dedi ki; 3 buçuk milyon yeni oydaş kazandık. Eğer yukarıdaki senaryo gerçek olursa, CHP'nin üç buçuk milyon oydaşı AK Parti'ye geçecek ve bunlar artık CHP için oydaş değil olsa olsa yandaş olurlar. Durum karışık. Ortalık toz duman. Siyasi atmosferden dolayı oluşan yoğun duman tabakası neredeyse yurdun dört bir tarafında kendisini hissettiriyor. Bu hafta başından itibaren, o çok karışık olan Arap saçı vaziyeti, daha da karmaşık bir hal alacak. Bu hafta meclis başkanlığı seçimi var ama CHP ve BDP oy kullanamıyor, çünkü yemin etmediler. Meclis başkanlığı seçiminden sonra komisyonlar oluşturulacak ama CHP ve BDP yemin etmediği için komisyonlara üye veremeyecekler. Ortada öyle bir vaziyet oluştu ki yukarı tükürülürse bıyık, aşağı tükürülse sakal var. Bu işin içinden nasıl çıkılacaklar belli değil. Oysaki yüzde 95'lik bir iradenin temsil edildiği mecliste, herkesin en çok beklediği icraat sivil, demokratik ve çoğulcu bir anayasa idi. Bu anayasa şimdilik rafa kaldırıldı, temennimiz raflarda tozlanıp kalmamasıdır. Önü her geçen gün biraz daha açılan bir Türkiye'de böylesi haller, hiç de hayra alamet değildir. İki kişi kavga etmek istediği zaman bile, çıkarlar er meydanına istedikleri gibi kapışırlar. Onun için daha en başından beri mızıkçılık yapmak ve er meydanına çıkmamak olmaz. Bütün partiler yemin etmeli ve er meydanı olan mecliste, herkes kozunu paylaşmalıdır. Türkiye'nin iyi bir demokratik ivme kadar, güçlü bir muhalefete de ihtiyacı var. Daha oyunun başında mızıkçılık yapıp, evine dönen bir muhalefet olsa olsa iktidarın elini güçlendirir ve kendini yıpratır. AK Parti bu dönem için ustalık dönemi demişti. Hakikaten de ustalık dönemi oldu. Seçimlerden hemen sonra bütün partilere büyük bir yenilgi yaşattı. Ve seçim sonrasında yapılan ilk ankette oyunu 1-2 puan daha arttırdı. AK Parti bu on yıllık süre içerisinde Türkiye'nin ve dünyanın dinamiklerini iyi okudu ve yol haritasını sağlam çizdi. Ancak diğer partiler hala milattan önce kalma pusulalar ile yol haritası çizmeye çalışıyorlar. Ahmet Said Tuğralı YORUM YAZIN ![]()
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ
|