Büyükanıt'ın artıları ve eksileriVe gerilim oluşturması için çaba sarf edilen konuşma dün yapıldı. Bu tablo Türkiye'yi nereye götürür? Orgeneral Büyükanıt'ın konuşmasının artıları ve eksileri nelerdi?![]() Doç. Dr. Osman Özsoy, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın öncesinde büyük fırtına koparılan ve gerilim beklentisi oluşturulmak istenen konuşmasını olumlu ve olumsuz yönleri ile haber7.com okurları için değerlendirdi. Paşa'nın konuşmasının artıları ve eksileri Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt beklenen konuşmasını yaptı. Böylece, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin komuta kademesi son bir haftada değişik vesilelerle kamuoyu karşısına çıkmış oldu. Tüm komutanlar kameralar karşısında adeta içini döktü. Gelelim bu tablonun artı ve eksilerine... Akıllara takılan birinci nokta şu… MGK toplantılarında saatlerce bir arayan gelen sivil ve askeri erkân, devlet kurumlarının ülkenin iç ve dış meselelerine dair farklı bakış açılarına ilişkin yaklaşımları neden o toplantılarda gidermezler de, kamuoyu önünde uzaktan serbest atışlarla bu işleri halletme yoluna giderler ki acaba? MGK'nın temel işlevi başka ne olabilir ki? Biri söylemeliydi… Orgeneral Büyükanıt, müttefik bildiğimiz ülkelerin içişlerimize karışması anlamına gelen davranışlarına haklı eleştiriler getirdi. Hükümet, AB sürecini sekteye uğratmamak için Avrupalı yetkililerin kamuoyunda rahatsızlık oluşturan kimi açıklamalarına gereken cevabı vermekte mütereddit davranıyordu. Bu durum Avrupalı yetkililerin giderek daha da patavatsızlaşmalarına neden oluyordu. Orgeneral Büyükanıt lafı eğip bükmeden, Bay Krestchmer'in doğrudan adını da verdi. Biri AB yetkililerine bunu hatırlatmalıydı. Hükümet gecikince bu konudaki boşluğu asker doldurdu. Orgeneral Büyükanıt'ın, ülkede sürekli gerilime neden olan laiklik tartışmalarından yola çıkılarak, laikliğin net bir tanımının yapılmasını isteyen çevreleri eleştirmesi doğru olmadı. Bu konuda net bir tanıma ulaşılmasından kaçındığı gibi bir izlenim ortaya çıktı. İrticadan en çok kim rahatsız… Gündemi meşgul eden ve kurumlar arası gerilime neden olan irtica tartışmalarına gelince… İrtica eğer; bir takım çevrelerin, cahilliğe dayalı yobazlıkla İslam'ı kendi kısır düşüncelerine göre yorumlayıp “din budur” diyerek İslam adına ortaya çıkmasıysa, bundan öncelikle samimi dindarlar rahatsız olur. Bunun aksini iddia etmek, bu milleti yeterince tanımamak olur. Hâlbuki başta cumhurbaşkanı olmak çeşitli çevrelerin dile getirdiği irtica iddialarından neyin kast edildiğinin kamuoyu tarafından net algılanamaması gerilimi artırmaktadır. Üstelik bu iddiaların, kendi halinde dinini diyanetini yaşayan geniş halk kesimlerini rahatsız edecek üslupta ifade edilmesi, devletle millet arasındaki makasın da giderek açılmasına neden olmaktadır. Kurumlar arası gerginlik… Orgeneral Büyükanıt konuşmasında haklı olarak, TSK'nın yıpratılmak istendiğine dikkat çekti Bunu ifade ederken de, “Bütün bu mesnetsiz açıklamalara devletin hiçbir kademesinden açıklama gelmedi” dedi. Ülkemizde kurumlar arası gerginlik öylesine belirgin hale geldi ki, aynı durum sadece TSK'nın değil, siyaset kurumunun ve parlamentonun yıpratılması çabaları karşısında devletin diğer kurumlarının sessiz kalması örneğinde de yaşandı. Her kurumun yaşanan olayları kendi çıkar ölçeğinden ele almasının son örneğine Danıştay saldırısında şahit olduk. Kurumlar arası gerilimin ülkeye büyük zarar verdiğini artık herkes görmeli ve elbirliği içinde hareket etmelidir. Asker polis gerginliği Orgeneral Büyükanıt'ın, Polis Akademisi'nde görevli bazı hocaların kaleme aldığı makalelerden yola çıkarak doğrudan polis teşkilatını hedef alması doğru olmadı. Yıllardır konuşulan ama yazıya dökülemeyen asker-polis rekabetine ilişkin iddialar ilk kez bu seviyede açıkça dile getirilmiş oldu. Bu durum hayra alamet değildir. Bu anlamsız çekişmeye bir an önce son verilmelidir. Paşa'nın dile getirdiği en belirgin saptamaların başında, “TSK'ya saldırının dozu ne kadar artarsa, bu demokratikleşme yönünde atılmış o kadar büyük adım olarak kabul edilmektedir” tespiti gelmektedir. Paşa'nın bu yorumuna katılmamak imkânsızdır. Orgeneral Büyükanıt'ın, “TSK, AB üyeliğini tamamen destekliyor” açıklamasını bir kez daha net bir şekilde ifade etmesi ise yerinde olmuştur. Şimdi değilse ne zaman? Günümüzde devletlerin, diğer ülkelerin kamuoylarını kendi çıkarları istikametinde yönlendirmek için sivil toplum örgütü kisvesi altındaki kimi kuruluşları el altından desteklediği artık sır olmaktan çıkmış bir konudur. Orgeneral Büyükanıt dünkü konuşmasında bir raporunu eleştirdiği kuruluştan bahsederken, “Bu raporların kim veya kimlerin desteği ile yapıldığını biliyoruz. Bu raporlar daha da artarsa belgelerle açıklama yapacağız” demiştir. Eğer Büyükanıt Paşa'nın elinde, bu tür çalışmaların ülke çıkarlarını tehdit eden odaklar tarafından finanse edildiğine dair kanıtlar varsa, gerekeni neden hemen yapmadığı da merak konusudur. Aynı durum Başbakan Erdoğan için de söz konusudur. Başbakan Erdoğan'da kimi zaman, elinde belgeler olduğunu ve zamanı geline açıklayacağını ifade etmektedir. Bu noktada herkesin merak ettiği şudur. Yolsuzluğa dayalı bir ekonomik vurgun veya güvenlik açısından ülke çıkarlarını tehdit eden karanlık noktalar varsa ve bunlar tespit edilmişse, neden beklendiğini anlamak da mümkün değildir. TSK şeffaflaştı… Başta Genelkurmay Başkanı Büyükanıt olmak üzere, kuvvet komutanlarının son dönemde peşi sıra yaptığı konuşmaların bir başka yönü de şudur: Artık medyada; “İsminin açıklanmasını istemeyen bir düzey askeri yetkili” diye başlayan habercilik yapma dönemi sona ermiş, TSK daha şeffaf hale gelmiştir. Bu sürecin ülke açısından ne tür sonuçlar vereceğini de, sanırım çok geçmeden göreceğiz. Unutmayalım ki, güçlü bir ordu bu coğrafyada demokrasiyi sürdürebilmenin de teminatıdır. Tabi ki, kurumlar arası denge korunabildiği sürece… haber7 YORUM YAZIN ![]()
|
|