FATMA KORKUTATA / İSTANBULAdı Nasiha. Pakistan'da üniversiteyi okuyup vatanı Bosna'ya dönmek üzere Türk arkadaşı ile beraber 1 günlüğüne İstanbul'a gelen Nasiha, yıllar evvel Bosna'dan Pakistan'a üniversite eğitimi görmek-İktisat okumak- için gitmiş. Ve masterını da tamamladıktan 5 yıl sonra memleketine dönmeden evvel Türk arkadaşı ile beraber, hani o adından ‘Türkiye'nin İncisi' diye bahsedilen İstanbul'u merak etmiş ve arkadaşının teklifi üzerine bir gün bile olsa gezip görmek-yaşamak istemiş yaşayan tarihi… Türk olan babaannesinden dinlediği istanbul Masalı'nda yaşamak.. Bu sevinçle; ‘Ben Boşnak değil Türküm' diyor Nasiha…
Bu şehri beğenmemek elde değilİlk kez geldiği bu kentte gün boyu gezip dolaşan Nasiha, İstanbul'u çok beğendiğini söylüyor. Bosna'da Osmanlı eserlerinin varlığına değinerek İstanbul'la mukayesesini yaptığında gerek Kapalı Çarşı'sıyla gerekse mimarisiyle tarihin eşsiz kenti olduğunu dile getiriyor Boşnak kızı. Onun için dünyanın İstanbul olduğunu, İstanbul'un da mimarisiyle, sanatıyla yaşayan bir Osmanlı olduğunu söylüyor Nasiha… Pakistan'ın çok sıcak ve cansız olduğunu, İstanbul'un ise Bosna'ya göre daha hareketli olduğunu dile getiriyor ve ekliyor: ‘Burası cennet'..
Filistin için çok üzülüyorumSon zamanlarda Filistin'de yaşanan olaylardan duyduğu üzüntüyü dile getiren Nasiha, buna dünyanın kayıtsız kalmaması gerektiğini söylerken geçtiğimiz günlerde Çağlayan'da yapılan ‘İsrail'i tel'in Filistin'e destek' mitingini ekranlardan izlediğinden bahsediyor. Anlatırken bir kez daha o anı yaşayıp duygulanıyor Boşnak kızı…
Dünyanın ağladığı, İşgal altında olan Filistin halkının içinde olduğu durumdan üzüntüsünü dile getiren Boşnak kızının sevgiyle bakan gözleri bir an buruk bir hüzne bırakıyor yerini ve ‘Dünyada yaşanan bunca olaydan beni en çok etkileyen Filistin'deki müslüman kardeşlerimizin durumu' diyor ve ekliyor Nasiha; ‘onlar için dua ediyorum.'
Pakistanlılar tuhaf bakınca...Osmanlı öncesinden bu yana İstanbul'un güzelliğinden bir şey kaybetmediğini dile getiren Nasiha, öğrendiği kadarıyla insanların yaşayışlarının çokça değiştiğinden ve üniversitelerde yaşanan başörtü sorunlarından duyduğu üzüntüden bahsediyor ve ekliyor: 'Pakistan'a 5 yıl önce üniversiteyi kazandığım için gittim, gitmeden önce başı açıktım ve Pakistan halkının bunu çok tuhaf karşıladığını (Pakistanlı kadınların başlarını kapalı olduklarını) gördüm. Bundan duyduğum rahatsızlıkla önce bilinçsiz bir şekilde başımı kapatttım ve sonra da karar verip İslamı araştırdım. Bundan sonra da Müslüman iş adamlarından kredi alarak kendi ülkemde İslami bankalarda görev alacağım.
Ahh Ayasofya!..Boşnak kızı, dünyanın 8. harikalarından birisi sayılan ve Sanat Tarihi- Mimarlık dünyasının 1 numaralı yapısı hüviyetiyle bu yaşta ve bu ebatta zamanımıza gelebilmiş ender eserlerden biri olan Ayasofya müzesini gezerken, içinin sonsuz bir huzura erdiğini söylüyor.
İstanbul'un fethi ile birlikte başlayan dönemde çeşitli onarımlar gören Ayasofya'nın mihrap evresinin hikâyesine kulak kesiliyor, Türk Çini Sanatı ve Türk Yazı Sanatı'nın en güzel örneklerini içeren bu mimarinin özelliklerini dinliyor rehberin ağzından. Kubbedeki ünlü Türk Hattatı Kazasker Mustafa İzzet Efendi'nin Kur'an'dan alınma bir suresi ile 7.50 m. çapındaki en ilgi çekici olan yuvarlak levhalar çarpıyor gözüne Nasiha'nın. Allah, Muhammed, Ömer, Osman, Ali, Hasan, Ebubekir ve Hüseyin'in isimleri yazılı olduğu bu levhaları gören ve mihrabın yan duvarlarında ise Osmanlı padişahlarının yazıp buraya hediye ettiği levhalara bakan Boşnak kız, özlemini çektiği-babaannesinden hikâyesini duyduğu Osmanlı'yı önceden yaşamış gibi ona olan aşinalığını ve sevgisini dile getiriyor. Birkez daha-yeniden bir İstanbul macerasına dalmak istiyor benliği şimdi.
Fatih Camii'nden başlayıp Çarşamba'nın içinden geçerek Kariye'ye çıkan serin bir İstanbul sabahından yürüyerek sokağın sonuna vardığında, bir zamanlar ahşap konaklarla dolu bir eski zaman mahallesinin içine dalıyor Boşnak kızı. Ve gözlerindeki özlemle dolu sevinç yerini hayalinde yaşattığı çınarlar, erguvanlar, leylaklar ve akasyalar kalmış antik bir İstanbul'a bırakıyor (Büyük annesinin hatırına ektiği kadarıyla...). Beyazıt Cami, Sahaflar Çarşısı, Beyazıt Kütüphanesi ve Çınaraltı, Surlar, Yerebatan… İstanbul'a olan hayranlığını anlatırken kelimelerin yetersiz kaldığını seziyoruz…
Rumeli Hisarı'nda günbatımı‘Hisarı gezerken, kuşbakışı maviyi izlemek bana sonsuz sevinç veriyor. Vapurların geçişi sanki saklı bir zamanı anlatıyor' diyor ve Fatihi anlatıyor öğrendiği kadarıyla Boşnak kız bir de O'na olan hayranlığını şöyle dile getiriyor, Fetih Marşı'ndan ezberlediği tek mısrayla: Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın'. Rumeli Hisarı, Fetih'in anısına dikilmiş bir abide gibi Boğaz'ın kıyısında soylu bir sessizlikle yükselirken Osmanlı'nın İstanbul'a attığı bu ilk adım; mimarisindeki estetiğiyle göze hitap ediyor, o muazzam yapısıyla da harcanan emeklere saygıyı daha bir kutsallaştırıyor şimdi… Ve son mısrayla beraber günbatımında boğazın asiliğine erteleniyor yeni dilekler artık…
Kız Kulesi'nde balık keyfiVakit son demini göstermektedir artık. Yirmi dört saatlik İstanbul macerasının son merhalesi, masallara konu olan Kızkulesi'nde balık keyfiyle sona eriyor. Boğaz'ın girişindeki kayalık üzerine kurulmuş küçük, o şirin kule'de… Kızkulesi'nde… Nasiha'nın gözlerindeki ışık mehtaba yansıyor adeta. Mehtap ise gecenin karanlığına karışıp başka zamanlarda başka gezilerde ziyaret edilmek üzere İstanbul'un kalbiyle birliktedir artık; kimbilir! ...Her dem hasreti çekilen-tarih kokan efsane kentte saklı zamanın çizdiği rota, Bosna'ya gidecek Nasiha için içten içe dua edip gülümsüyor şimdi uzaktan. Terkedilmenin burukluğuyla güle güle diyor Aziz İstanbul ve hüzünlü gözlerden kalbinin konuştuğu kadarıyla Boşnak kız da geri dönmenin temnnisiyle Allah'a ısmarlıyor dualarını şimdi. Martı çığlıklarıyla İstanbul'u şimdi.
Haber Kaynak:
http://www.milligazete.com.tr/index.php?action=show&type=news&id=27803