Solhan imam hatip'te kutlu doğum coşkusuSolhan Anadolu İmam-Hatip Lisesi öğrencileri Kutlu Doğum Haftası nedeniyle Kültür Merkezinde program düzenledi. Solhan Anadolu İmam-Hatip Lisesi öğrencileri Kutlu Doğum Haftası nedeniyle etkinlik düzenledi. Kültür Merkezinde yapılan programa Solhan Belediye Başkanı Abdulhakim Yıldız, İl Milli Eğitim Müdürü Yakup Sarı, İlçe Milli Eğitim Müdürü Fevzi Aktaş, İlçe Müftüsü Sırrı Fuat Ateş, Arakonak Belediye Başkanı Mustafa Döner, kurum amirleri, vatandaşlar ve öğrenciler katıldı.![]() Sunuculuğunu Salim Kildiş ve Mehmet Aslan'ın yaptığı program, Muhammed Muaz Korkmaz'ın Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Programda konuşan Okul Müdürü Selahaddin Akdeniz, Kutlu Doğum Haftası'nın bu yıl ki temasının ‘Hazreti Peygamber, Birlikte Yaşama Ahlakı ve Hukuku' olduğunu dile getirdi. Okul Müdürü Akdeniz; “Adına ‘cahiliye' denilen karanlık bir dönemde, âlemlere rahmet olarak gönderilen yerin Mustafa'sı, göklerin Mahmud'u, İncil'in Ahmed'i, Kuran'ın Muhammed'ini gönderene sonsuz hamd-ü senalar olsun. Bundan tam 1444 yıl önce pazartesi günü dünyaya teşrif eden habibine de binlerce salât ve selamdan sonra hepinizi saygı ile selamlıyor, Kutlu Doğum Haftanızı tebrik ediyorum. Her yıl kutlu doğum programlarıyla, Resulullah (s.a.v.) Efendimizi anmakta, onu övmekte, sevgi ve duygularımızı yenilemekteyiz. Onu ne kadar övsek, ne kadar sevsek azdır. Çünkü onu sevmek imanımızın gereğidir. Kâinatın sahibi kendisine uzanan elleri, Resulü'nün eliyle tuttu. Bu Resul, ezilen, horlanan, diz çökmüş mütevekkil bir derviş sabrıyla bekleşenleri kucakladı, göklerden aldığını yeryüzüyle buluşturdu. Göklerin öğrencisi, yeryüzünün öğretmeni oldu” dedi. “İNSANLIK ONUNLA KEMAL BULDU” İnsanlığın Hz. Peygamber (s.a.v) ile kemale erdiğini belirten Akdeniz, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Nuruyla karanlıklara aydınlandı, ahlakıyla insanlık kemal buldu, sözleri mutluluğun adresi oldu. Nefret bataklığından muhabbet bağına, kin ve gazap tortularından merhamet iklimine yol bulundu. Çatık kaşlı, asık suratlı putlara meydan okudu, taşlaşan gönülleri merhamet potasında eritti ve Allah'ın güler yüzlü kulları olmamız için uğraştı. Muhtaç bir kimse gördü mü içi sızladı, onu koruyup gözetti, ihtiyacını karşılamaya çalıştığında elinde avucunda ne varsa verdi. Bu cömertliğinden ve fedakârlığından dolayı evinde birikmiş, saklanmış bir şeyden söz edilmez oldu. O dönemde adı bile yoktu kadının, haklarından söz etmek şöyle dursun, alınıp satılan bir metaydı. İnsanlık onurunun hiçe sayıldığı sefil bir hayatın ve şehvetin eseriydi. Efendimiz, yaratılıştaki değeriyle kadına muamele etti: “Cennet annelerin ayakları altındadır” buyurarak insanlık tarihinde kadına en yüksek payeyi verdi. Müminleri sevgiyle kucaklamak, onlarla gelen sıkıntıdan ıstırap duymak ve kendisine yapılanlardan değil, müminlere reva görülenlerden dolayı incinmek, ancak fazilet abidesi olan efendimize mahsus bir ayrıcalıktı. İnsanları ateş çukurundan kurtarma gayreti, iman, sevgi ve merhametin eseriydi. Sağır olsa da kulakları, kör olsa da gözleri, şirkten ve isyandan adeta nasır tutmuş kalpleri; bıkmadan, usanmadan, yorulmadan vahiyle diriltme çabası içinde olmak ne büyük bir erdemdi. Uhud'da emrine aykırı hareket eden sahabelerine asla gönül koymamış, onları incitecek söz ve davranışlarda bulunmamıştır. Ashabından kimseyi azarladığı da görülmemişti. O (s.a.v) bir karakter abidesiydi.” “BUGÜN HZ. PEYGAMBERE HER ZAMANKİNDEN DAHA ÇOK İHTİYACIMIZ VAR” Akdeniz, konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi: “O (s.a.v)'ndan 15 asır sonra yaşayan ve onu görmeden iman eden kardeşleri olarak biz bugün ona ne kadar muhtacız. Sevgiye, merhametine, ahlakına karakterine, adaletine, cömertliğine, cesaretine, gayretine, davetine her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Yoksulluk, açlık, işgal ve katliamlar yüzünden ölümü bekleyen masum insanların ona ihtiyacı var. Hayatta kalmak için bir damla suya, bir pirinç tanesine bile muhtaç bırakılan; açlıktan çöplüklere mahkûm edilen, yaprak ve ot yiyerek hayata tutunan insanların O'na ihtiyacı var. Yetimler, köleler, O'nun (s.a.v) rahmet ikliminde hayat bulmuş ve himayesinde korunmuşken; şimdilerde zihinlerine ve yüreklerine şeffaf zincirleri geçirilerek köleleştirilen ve yalnızlığa terk edilen insanların O'na (s.a.v) ihtiyacı var. Namusları kirletilen iffetli hanımların, O'nun (s.a.v) sevdikleri ve getirdiği mesaja gönülden bağlı oldukları için hakları ellerinden alınan Mümin ve Müminelerin, yurtları işgal edilerek her türlü işkenceye maruz kalan mazlumların o'na ihtiyacı var. Gayrı kılıç sesleriyle değil, bomba sesleri ile uykuları bölünen, bir hamlede bir değil binlercesi ölen insanların, savaş meydanlarında merhamet bekleyen çocukların, kan göllerinde kırmızı güller arayan kadınların, O'nun (s.a.v) savaşta bile merhamet sunan yüreğine ihtiyacı var. Kardeşin kardeşi düşman bellediği, birbirini boğazladığı, ateş çukuruna dönen coğrafyamızda haset, kıskançlık, suizan, gıybet, iftira, menfaat, iktidar hırsı, hizipçilik ve tefrika ile paramparça olan ümmetin O'na (s.a.v)a ihtiyacı var. Kısacası güçlünün söz sahibi olduğu bir dünyada, O (s.a.v)'nun sözünün gücüne ihtiyacımız var. Âlemlerin Efendisi (s.a.v)'ni daha fazla tanımaya ve sevmeye ama daha da önemlisi yaşamaya ve yaşatmaya ihtiyacımız var. Onu yaşamak Kuran'ı yaşamaktır. Bizler kalbimizi ve aklımızı İki Cihan serveri Hz. Muhammed Mustafa'ya ve O'nun (s.a.v) emaneti olan Kur'an-ı Kerim'e açıkça; O'nun tertemiz sünnetini davranışlarımıza ve hayatımıza taşıdıkça, Allah'ın hakkımızdaki hükmü değişecek ve zaman tekrar lehimize dönecektir. Bu vesile ile Yüce Rabbimden Âlemlere rahmet olarak gönderilen; sevginin, merhametin ve adaletin simgesi Sevgililer Sevgilisi Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) anısına düzenlenen bu etkinliğin hayırlara vesile olmasını Yüce Allah'tan diliyorum.” Program, yapılan konuşmanın ardından sergilenen şiir dinletisi, ortaokul ile lise öğrencilerinin solo ve koro şeklinde seslendirdiği ilahiler, skeç, Kürtçe ve Zazaca Mevlid-i Şerif'in okunmasıyla son buldu.
YORUM YAZIN ![]()
|
|