İsrail ise buna daha büyük bir saldırıyla cevap vereceğini bildirirken, Bu durumda bölgenin iyice kan gölüne dönmesinden endişe ediliyor. Nasrallah, Lübnan televizyonlarında banttan yayınlanan konuşmasında ayrıca “İsrail, sivillere saldırıyı durdurursa biz de füze saldırılarını durdururuz.” diyerek ‘kısmi ateşkes' önerdi. Hizbullah lideri, konuşmasında ABD ve İsrail'e çifte gözdağı verdi: “Lübnan, ‘yeni Ortadoğu' için üslerden biri olmayacak. Hizbullah'ı imha edemezsiniz. Çünkü direniş, klasik bir ordu ya da düzenli bir devlet değil. Amacımız azami kayıp verdirmek, düşmanın kapasitesini zarara uğratmak; bunu başarıyoruz. Lübnan, Amerika veya İsrail olmayacak.” Hizbullah'ın elindeki 250 kilometrelik Zilzal-2 füzelerinin İsrail'in her yerini vurabilecek kapasitede olduğu belirtiliyor.
Şeyh Nasrallah'a “jet tepki” veren İsrailli üst düzey bir İsrailli yetkili ise, “Eğer Tel Aviv'e saldırılırsa Lübnan'ın ulusal altyapısı imha edilir.” tehdidinde bulunarak gerilimi iyice tırmandırdı.
Hizbullah, roket saldırılarını ve kuzeye doğru ilerlemeye çalışan İsrail birliklerine kayıp verdirmeyi sürdürüyor. Dünkü saldırılarda 4'ü asker 12 İsrailli ölürken bu, 3 haftalık çatışmalarda İsrail için en kanlı gün oldu.
6 günlük aranın ardından Hizbullah kalelerinden Beyrut'un güneyindeki Dahiye bölgesini tekrar bombalayan İsrail uçakları, kuzeydeki Akkar'da bir köprü, Bekaa Vadisi, Suriye sınırı yakınlarındaki karayolları ve güneydeki Nebatiye'yi de yoğun şekilde bombaladı. Beyrut'ta havadan bildiri dağıtarak başkentin güneyindeki 3 Şii mahallesinin boşaltılmasını isteyen İsrail ordusu, sınıra 5 km uzaklıktaki Tayibe köyündeki saldırıda aynı aileden biri çocuk 3 kişiyi katletti.
Lübnan'a 4 ayrı koldan giren yaklaşık 10 bin İsrail askeri ile Hizbullah arasında 11 köy ve kasabada ise çatışmalar yaşanıyor. İsrail güçleri, Hizbullah'ın kontrolündeki Bint Cibeyl, Tebnin ve Nebatiye'ye hakim tepeleri ele geçirmeye çalıştı; ancak örgütün sert direnişini kıramadı.
Bu gelişmeler yaşanırken, ABD ile Fransa'nın Lübnan'da acil ateşkes ve kalıcı barış için iki aşamalı bir plan üzerinde çalıştıkları, görüş ayrılıklarına rağmen bazı ilerlemeler kaydettikleri belirtiliyor.
ZAMAN